Sette her şeyi arkamda bırakırım

Son dönemin dikkat çeken oyuncularından Berna Koraltürk bugünlerde “Baba Candır” dizisiyle gündemde… Dizide Ece karakteriyle ön plana çıkan genç oyuncu aynı zamanda moda tasarımı öğrencisi… Okulu ve işi bir arada yürütmeyi başaran Berna Koraltürk ile oyunculuk serüveni üzerine konuştuk.

Biraz kendinizden bahseder misiniz? 

İstanbul doğumluyum ama aslen Karadenizliyim. 10 yıl Antalya’da yaşadıktan sonra üniversite için İstanbul’a geldim. MSGSÜ’nde Tekstil-Moda Tasarımı okuyorum. 4 yıldır Merve Taşkan’dan oyunculuk eğitimi alıyorum. Kendime kalan zamanlarımda resim yapmayı seviyorum.

Öğrencilik devam ediyor mu? 

Eğitimim devam ediyor. Çünkü sette çalışırken sabit program yapabilmek pek mümkün olmuyor, devam problemi olduğu için de ilk başlarda biraz denedim sonrasında birlikte yürütemeyince zorlamadım. Keyfini çıkarmadan yapmak istemiyorum hiçbir şeyi çünkü. Çok sevdiğim şeyleri yapıyorum yeterince değerini vermekten yanayım. Sanatın üretmenin koşturmacası olmadığına inanıyorum. Hem daha o kadar yolun başındayken şu an tek bir şeye enerjimi aktarabiliyorum yeterli olabilmek adına. Bir şeyleri yarım yapmaktansa parçası olmamayı tercih ederim. Yapabilene de hayranım (gülüyor).  

HALUK-ECE KAPIŞMASI KEYİFLİ 

‘Baba Candır’da Ece çok şık giyiniyor. Kıyafetleri siz mi tasarlıyorsunuz? 

Öncelikle teşekkür ederim. Ben de iyi hissediyorum giydiğim kıyafetler içinde. Kostüm karakterin önemli bir parçası ve birlikte hareket edilebilecek bir şey ama bu işi profesyonel olarak yapan ekiple çalışıyorum, o yüzden sadece küçük detaylara fikrimi söylüyorum.İlk başrolünüz Ece. Dizide Ceylan ve Emrecan romantik aşkı sembolize ederken Haluk ve

Ece biraz daha ihtiraslı, daha çekişmeli bir aşkı sembolize ediyor. Ece’nin bu halleri sizin hoşunuza gidiyor mu?

Ece asabi bir kız değil, sadece rekabetçi bir ruha sahip. Kendiyle rekabet içinde ve hayatını hep çok çalışarak kazanabileceğinin farkındalığında bir karakter. Bu da ister istemez hırçınlaştırıyor insanı. Haluk da Ece’nin tam zıttı biri. Ben bu iki karakterin çatışmasından keyif alıyorum çünkü ikisinin de ezberini bozuyor bu durum. Senaryoyu okurken Haluk’ta Uraz’ın sesini duyarak okuyorum, onun neler yapacağını düşünüyorum. Sonra benim de aklıma bir şey geliyor, böyle okumak da ayrı bir güzellik katıyor. 

SETTE ÇOK EĞLENİYORUZ

Dizide partneriniz Uraz Kaygılaroğlu ile iyi bir elektrik yakalamış gibi görünüyorsunuz. Siz nasıl tarif edersiniz? 

Uraz çalışması çok keyifli bir insan ve iyi bir oyuncu. Aynı zamanda da arkadaşlık kurduğum biri ve bu üçünün bir arada olması çok ayrıcalıklı bir şey. Sette ekipteki arkadaşlarımızla çok güzel bir uyum yakaladık, bunun tadını çıkarıyoruz. Bu uyumu seyirci hissediyor ve seviyor çünkü samimiyetimizle çalışıyoruz. Benim için yeri çok başka bu işin, çok güzel insanlarla çalışıyorum, sette gerçekten çok eğleniyoruz. Bu da enerji olarak geri dönüyor.

İyi bir oyuncunun olmazsa olmaz kuralı nedir sizce? Set öncesi yaptığınız özel bir toteminiz var mıdır mesela? 

Kuralsız olup disiplinli olmak. Sete gelirken her şeyi ama her şeyi arkamda bırakıp arınıp o enerjiyle gelirim. Bazen olmadığı oluyor tabii ama uyguladığım tek şey bu, gerisi zaten hazır çalışmış gelmek. Gerçi bazen o bile imkansız olabiliyor çalışma saatlerinden. Ama aklım ve ruhum sete girdiğim anda oradadır.