-Geçtiğimiz aylarda vizyona giren ‘Baş Belası’ filminde sinemaseverlerin karşısına çıktınız. Sizce, Türk izleyici beyazperdeye yeterince ilgi gösteriyor mu?
Türk seyircisi bir ara tüm filmleri izlerdi ama şu son dönemlerde sanki biraz ilgi azaldı. Bundan 10 sene önce bu kadar çok film çekilmiyordu. Şimdi çok film var ve seyirci az. Eskiden halkımız Türk filmlerine sahip çıkıyordu. Hakkında konuşuyor, sinemaya kalabalık gruplar halinde gidiyor ve destekliyorlardı ama artık az bir izleyici var. Seyirci azaldıkça çekilen film sayısı da azalıyor maalesef. Ben tüm sinemaseverleri salonlara bekliyorum efendim (gülüyor).
ARTIK SİT- COM DİZİLERİ ÇEKİLMİYOR
-Genelde komedi türündeki filmlerde görüyoruz sizi. Sit-com tarzında film çekmek kolay oluyor mu? Çünkü dışarıdan oldukça neşeli görünüyor…
Sit-com bence dünyanın en keyifli işlerinden biri (gülüyor). Zorluk sadece fenomen olabilecek bir karakteri yaratabilmek ve o karakteri aşırılığa kaçmayacak bir çizgide oynamaya çalışmak işin en zor kısmı. Ama sit-com çekmek bence program çekmek gibi… Bir tiyatro oyununda oynamak gibi keyifli ve hafif zorlukları olan bir dizi formatı... Artık bu tarzın çekilmiyor olması da bence büyük bir televizyon eksiğidir.
-İlerleyen dönemlerde oyunculuğa dair hayalleriniz, planlarınız nelerdir?
Bu yolculuğun yoğun bir şekilde devam etmesi ve hiç bitmemesi tek hayalim... Çünkü mesleğin en güzel yanı hep sahnede olmak… Beni doyuran, mutlu eden ve hayata sarılmamı sağlayan en güçlü duygum mesleki aşkım.
-Son dönemde Türk izleyicileri internet üzerinden yayımlanan dizilerle yeni bir akımı deniyor. Sizce bu türdeki projeleri halk benimseyebilir mi?
Emin olamıyorum. Henüz çok yeni bir akım. Ne kadar izlendiğine dair bir fikrim olmadığı için, geleceğe yönelik bir yorumda da bulunamam. Ama bendeki ilk intibası bu girişimin doğru gelmesi olmuştu. Çünkü dizi dakikalarını düşündükçe bu kulvarın mantıklı olduğuna karar veriyorum. 180 dakika bir iş çekmeye çalıştıkça ister istemez kalitenizden taviz vermek zorunda kalıyorsunuz. Bazı güçlü yapımların imkânları olsa da ülkemizde yılda 50-60 arası dizi projesi çekiliyor. Hepsinin şartları ortak değil maalesef. İşimiz zor ve emek isteyen bir sektör. Bu sebepten internette 45-60 dakikalık dizi izlemek bence ne seyirciyi ne de dizi setini yorup, sıkar. Aklın yolu bir ise umarım bu internet dizileri giderek çoğalır. Ardından sektör teknolojiyle buluşup daha çok büyür.
HEMCİNSLERİM TARAFINDAN KISKANILDIM
-Ünlüler dünyasında hep bir çekememezlik vardır. Siz de bu sektörde hiç hemcinsiniz tarafından kıskanıldınız mı?
Ben bu tip şeylerin mağduru oldum hep maalesef! Kadın kadını sevemiyor. Bazı kadınlar ne kadar güzel olsa da ego ve kibir, çok çirkinleştirebiliyor. Bir laf vardır ya hani ne insan gördüm üzerinde elbise yok ne elbiseler gördüm içinde insan yok!
-Oyunculuk alanında kendinizi geliştirmek için neler yapıyorsunuz?
Gözlem, deneyim ve araştırmayla geliştiriyorum kendimi... Merak etmek, bizim en büyük öğretmenimiz bence. Tabii aşırıya kaçmamak lazım (gülüyor). Ben insan tanıyarak gelişmeye çalışıyorum. Ana kaynağım insan olduğu için insanları gözlemlemek ve dinlemek hep aklımda başka sorular uyandırıyor ve merak burada başlıyor. ‘İnsanlar neden böyle davranır?’, ‘Alt psikolojisi nedir?’, ‘Küçükken yaşanan ya da erişkinken yaşanan travmaların izleri ne boyutlarda karakterimize kazınır?’ gibi bir dolu açılım arayışına giriyorum. Bu durum, kimi zaman oyunculuğuma kimi zaman hayatıma dahi yön veriyor.
SEVGİLİMİN PSİKOLOG OLMASINI İSTERDİM
-Bir zamanlar ‘Sevgilimin psikolog olmasını istiyorum’ diye bir açıklama yapmıştınız. Buldunuz mu psikolog sevgili?
(Gülüyor) Evet, sevgilimin psikolog olmasını çok istiyordum. ‘Abimm’ filminde birlikte oynadığım Levent Üzümcü’nün eşi psikolog. Levent abi bana anlatmıştı, ‘Bir karakteri yaratırken eşimden çok yardım alıyorum’ demişti. Sevgilim değil de bir arkadaşımın psikolog olmasını çok isterim. Altı yıldır çıktığım bir sevgilim var. O da psikolog değil, spor hocası. Onun sayesinde de her zaman formdayım.
YETENEK IŞIĞIN KAYNAĞIDIR
-Sektörde güzellik mi yoksa yetenek mi daha ağır basıyor sizce?
Bence ekran güzellik dışında ışık arıyor. Mesela Sshnede öyledir. Yetenek ışığın kaynağıdır ve bence yeteneksiz değilseniz ekran sizi seviyor.
HEP OYUNCU OLMAYA ÇALIŞACAĞIM
Bence işlerin kıyası değil, oyunculuk önemli... Bize Müfdat Hoca okula ilk girdiğimizde ‘Oyunculuk serüveniniz ölene kadar bitmeyecek, benimki hâlâ devam ediyor’ demişti. İlk öğretimiz ‘Asla olmuş olamayacağımızdı’. O yüzden ben hâlâ oyuncu olamadım… Ölene kadar da oyuncu olmaya çalışarak yaşayacağım.