Çukur’da ‘’Haydar Haydar’’ türküsünü yeniden düzenleyip dizinin oyuncusu Nebil Sayın’la seslendirdiniz. Bu projeye nasıl karar verdiniz?
Öncelikle ‘Çukur’ gibi fenomen bir diziye müzik yapmak benim için oldukça keyifli ve farklı bir deneyim oldu. Böyle bir proje planda yoktu. Nebil Hoca ile takıldığımız bir sanat okulunda gelişti her şey. Hoca türkü okumayı çok seven birisi, e benimde en zaaf noktamdır türküler. Sonra birlikte bir şeyler mi yapsak diye konuşurken ‘Haydar Haydar’ çıktı ortaya. Orijinaline sadık kalarak yeniden bir düzenleme yaptım ve farklı bir tat oldu.
Çukur’dan sonra başka dizilere de şarkı yapmayı düşünüyor musunuz?
Aslında dizi ve sinema müziği yapmak her zaman hayalimde olan bir şeydi. Hayallere ket vurulmazmış derler o yüzden benimde en büyük hayallerimden birisi bir Tarantino filmine müzik yapmak. Şu an böyle bir proje yok.
Her sanatçının bir hikâyesi vardır. Sizin öykünüz nedir?
Ödünç bir gitarla başlamıştı her şey. Müziğe küçüklüğümden beri ilgim vardı açıkçası. Cem Karaca’lar, Barış Manço’lar, Zeki Müren’ler, Neşet Ertaş’lar açıkçası müziğin bütün türlerini dinleyerek ve taklit edip onlar gibi okumaya çalışarak büyüdüm.
‘’Cehennemin Dibi’’şarkınıza nasıl tepkiler geliyor?
İlgiyi bekliyordum çünkü “Cehennemin Dibi” farklı bir tarzda şarkı oldu.
Şarkınız piyasa müziğinden farklı.
Şarkımı onlardan farklı bir yere koyuyorum. Piyasaya bir bakın hep aynı tınılar, aynı sözler, aynı tarzlar. ‘’Cehennemin Dibi” ticari kaygılarla değil duygusal bir harmanlamadan geçerek yapılan bir eserdir.