- Şarkınız “Bağıra Çağıra” için kimlerle çalıştınız? Size “Evet bu şarkıyla çıkmalıyım” dedirten neydi?
İlk başlarda, bir şarkı arayışımız olduğunu herkese ilettik. Okan Kurt’la beraber yüzlerce şarkı dinledik. Sonra Çağrı Telkıvıran’ın demolarını dinlemeye başladık. “Bağıra Çağıra”yı duyar duymaz “Bu şarkıyı ben söylemeliyim” dedim. Şarkının sözü ve müziği Berk ve Çağrı Telkıvıran’a ait. Aranjesini Çağrı yaptı. Çok da güzel oldu. Benliğimden kopmamış oldum bu şarkıyla.
- Müzik sektöründe her gün yeni birilerini tanıyoruz. Kimisi uzun soluklu oluyor, kimisi sabun köpüğü gibi… Siz kendinizi nasıl bir yerde hayal ediyorsunuz? İddialı mısınız?
Kendimi koyduğum yerden ziyade bulunduğum yerle yargılayıp hayal etmek istiyorum. Bu işin eğitimini aldım. Güzel insanlarla yola çıktım ve sabırla yoğrulacağım. Bu yolda kalıcı olmayı hayal ediyorum.
- Son yıllarda yeni jenerasyon şarkıcılar önemli işler yaptı. Bu akımın bir temsilcisi olarak, kendi jenerasyonunuzdan dinlediğiniz kimse var mı?
Derya Uluğ, Simge ve Edis’i dinliyorum.
KONSERVATUVARI BIRAKMAYI DÜŞÜNDÜM
- Demet Akalın ve Okan Kurt’un sizi desteklediğini biliyoruz. Özellikle Demet Akalın, pop müzikte zirvedeki isimlerden biri. Bu ilgi ve desteğini neye borçlusunuz?
Bu ilgi ve desteği ailevi bağlantılara ve yapmak istediğim işin daha iyi yerlere gelmesine vesile olan insanlara borçluyum.
- İki farklı konservatuvarda eğitim aldınız. Bu durumun, sizin için olumlu bir fark yaratacağına inanıyor musunuz?
Mersin ve Haliç benim evrelerimdi. Mersin’de okurken opera sanatçısı olmak isterdim, Haliç’te ise İstanbul’a gelip, iyi bağlantılar kurarak piyasaya girmek istedim. Bunlar, benim için çok evreli yıllar… Ses eğitimi almış olmam, şarkıyı nasıl daha doğru söyleyebileceğimi bilmem, inanılmaz sevk veriyor. Haziranda Carmen Operası’ndan Escamillo rolünü canlandırarak mezun oldum. Şimdi Bağıra Çağıra’yı söylüyorum. Bence bu çeşitlilik olumlu bir fark yaratıyor.
- Müzik yolculuğuna nasıl başladınız, şarkıcı olmaya ne zaman karar verdiniz?
Bu yolculuk, ailemin müziğe olan ilgisiyle başladı. Babam TRT Radyosuna girmiş fakat babası istemeyince bırakmış. Ağabeyim de konservatuvara girmek istedi, babam “Müzik öğretmeni olmalısın” dedi. Ben de lise yıllarında gitara başlamam gerekirken “Sadece şarkı söylemeliyim” dedim. Ufak tefek sahnelerde şarkı söyledim. Bir dönem konservatuvarı bırakmayı düşündüm ve ailem karşıma geçip “O okul bitecek” dedi. O gece iyi ki o lafı söylemişler.
TARKAN ESKİ ŞARKILARINI ÖZLETİYOR
- Sizce başarının tanımı nedir? Klibin çok tıklanması, çok konsere çıkmanız ya da çok para kazanmanız mı?
Bence konserler önemli. Sahnede her seferinde daha iyiye ulaşırsam zaten zamanla çok da dinlenirim. Para da kazanırım. Lafı uzatmayalım, her şeyin başı sağlık (gülüyor).
- Müziğin icracılığı dışında, dinleyicilik boyutunda kendinizi nasıl tanımlarsınız? Ne tarz müzikler dinlersiniz?
Çerçevesiz bir dinleyiciyim. O anki beğenime göre her tarz müziği dinlerim.
- İnsanlar sizi neden takip etmeli? Dinleyicilerinize neler sunuyorsunuz?
Sürekliliği zamanla yakalayarak her kesime hitap edecek müzikler üreten; yorumlayan bir adam olacağımı düşünüyorum. Dinleyicilerime kaliteli müzik ve kaliteli sahne performansı sunuyorum. Mazhar Alanson’un dediği gibi : “Duygu, biraz duygu…”
- Sahne performansınız nasıldır?
İzleyenlerle kontağı kurarım sonra bağıra çağıra şarkılar söyleriz.Sahnede her telden şarkı söylerim en önemlisi de bu.
- Pop müzikte sahne denince akla ilk gelen isimdir Tarkan. Her konserinde ortalık yıkılıyor; yaptığı her çalışmayla gündemde kalıyor. Tarkan hakkında neler düşünüyorsunuz?
Tarkan hakkında ne söylesem, benim gibi düşüneni de, geçtim aynı cümleyi kuracak milyonlarca insan var. O, tam anlamıyla bir fenomen. Türkiye’de her kesime hitap eden biri olmak ve bunun dışında üreten, yorumlayan biri olmak… Kimsenin hayır demeyeceği bir şey bu. Ama yalan yok ben “Karma”cıyım. “10” güzel albüm olsa da eski şarkılarını özletiyor.