RECEP ASLAN
2018 yılında müzisyen Sinan Güleryüz ile evlenen, 2021'de ise kızı Luna'yı kucağına alan oyuncu Özge Özder, anne olduktan sonra değişen hayatını AKŞAM'a anlattı. Anneler Günü nedeniyle bir araya geldiğimiz Özder, kızına bakıcı tutmak yerine kendisinin büyüttüğünü ve projelerini de ona göre ayarladığını belirtti. "Rol seçimleri tamamen Luna'ya bağlı' diyen Özder, aynı zamanda Cumhuriyetimizin 100. yılına özel hazırlanan '1923 Müzikali'nde yer alıyor.
Gelen teklifleri kızınız Luna'ya göre mi değerlendiriyorsunuz?
Hayatımı tamamen Luna'ya göre programlıyorum. Hamile kaldığımdan bu yana, içinde yer alacağım projeleri de rol ağırlığı az olan dolayısıyla sete haftanın iki gününden fazla gitmeyeceğim şekilde seçtim. Haftanın sadece maksimum iki günü Luna'yı, anneme ve eşime bırakıp evden çıkıyorum hatta bazı haftalar hiç çalışmadığım ya da bir gün çalıştığım da oluyor. Bu rol seçimleri tamamen Luna'nın varlığıyla bağlantılı bir tercih aslında.
Luna'yı kendiniz büyütüyorsunuz. Bakıcıya karşı mısınız?
Evet bakıcımız yok. Bakıcıya karşı değilim ancak evde olmasına ve yeterli vakti olmasına rağmen çocuğuyla arasına bir yabancıyı sokarak mesafe koyan ve kendi konforu, rahatı ya da keyfi için çocuğunun bakımını bir yabancıya bırakan zihniyetten hoşlanmıyorum. Ne yazık ki gözlemlerim; bakıcı ile büyüyen tüm çocukların aslında annelerinin çalışma tempoları yüzünden değil keyfi sebeplerle buna maruz kaldıkları yönünde.
Anne olduktan sonra hayatınızda neler değişti?
Bütün önceliğim Luna oldu. Aynı zamanda hayata bakış açım; çocuklara, dünyaya, olaylara, iyi ve kötü başımıza gelen ya da çevremde gördüğüm her şeye bakış açım yeniden yapılandı. Ayrıca aşırı derecede duygusal biri oldum. Annelik açık bir yara gibi. Anneliğinize dokunan her şey anında o yaranın kanamasına sebep oluyor.
SAHNEYE DEDİKODU YAPMADAN ÇIKARIM
Televizyonda erkek oyuncunun karşısına kadın seçme gibi bir anlayış olduğu söylenir. Siz ne düşünüyorsunuz?
Yapımcıların partnerlerin birbiriyle uyumunu göz etmeleri geçmişten günümüze var olan bir şey ve olmalı da. Onun dışında cinsiyetçi bir yaklaşım arıyorsak bunu çok da uzakta aramamak gerek. Bence kadınla ilgili en büyük problem; kadına şiddetin normalleştirilmesi ve kadına şiddet gösteren erkek kahramanlar yaratılması hatta kadına şiddetin bu kahramanlığın bir parçasıymış gibi gösterilmesi. Kadına şiddeti eleştirmek için o şiddeti ve hikayesini de anlatmak zorundayız.
Sete çıkmadan önce hep yaptığınız bir uğurunuz var mı?
Hayır o tip ritüellerim yok. Yalnızca hem tiyatroda hem dizi setinde Özge'ye dair tüm problemlerimi ya da yaşadığım negatifleri kenara bırakarak tertemiz bir zihinle ve pozitif şekilde sahneye ulaşmak isterim. Sahne arkasında dedikodu ya da negatif yüklenip rol arkadaşımın karşısına o şekilde çıkmak benim oyunculuk metoduma da tamamen aykırı.
Proje seçme kriteriz nelerdir?
Her şeyden önce iyi bir amaca hizmet etmeli, sonuçta siz bütünün yalnızca bir parçasından ibaretsiniz. Yalnızca kendi rolünüze bakarak karar verirseniz çok büyük yanılgıya uğrarsınız. Çünkü roller evrilebilir, değişebilir hatta bazen bir senaryoyu okuduğunuzda başta önemsemediğiniz bir karakter, bir anda başrolden daha önemli hale gelebilir. O yüzden bütünün uyumu ve o bütünün neye hizmet ettiği önemli.
EN BÜYÜK SIRRIMIZ İYİ ARKADAŞ OLMAMIZ
Evliliğimizin sırrı her ne olursa olsun küsmemeyi prensip edinişimiz, iyi arkadaş olmamız, birlikte çok eğlenmemiz ve üçüncü kişilerin hep üçüncü kişi olduğunu unutmamamız. Ama bence en büyük sır; iyi arkadaş olurken birbirine aşık bir kadın ve bir erkek olarak tutkumuzun da hiç yok olmayışı. Anne- baba olduktan sonra da 70 yaşında da bu değişmemeli bence.
İKİNCİ ÇOCUK BENİM İÇİN İMKANSIZ
Benim kadar mükemmeliyetçi birinin tek çocuğu bile inanılmaz yorularak ve aşırı uykusuzluklarla bir yandan çalışarak büyüttüğünü düşünürseniz bunun imkânsız olduğunu siz de anlarsınız. O yüzden ikinci çocuk düşünmüyorum hatta mümkün değil.
SİNEMA BİTMEZ
Artık çoğu filmler dijital platformlara çekiliyor. Sizce sinema artık bitiyor mu?
Sinemanın biteceğine inanan insanlardan değilim. Sinema bambaşka bir kültür, zira tiyatro da öyle... Bir kere ikisinde de insanlarla topluca vakit geçiriyorsunuz yani sosyalleşiyorsunuz. Sinema ve tiyatro; evinizde tek başınıza, ailenizle ya da bir arkadaşınızla izlediğiniz bir şeyin keyfinden çok daha öte bir seyir zevki ve buluşma bahanesi .
DİZLERİMİ TİTRETEN ÖZEL BİR PROJE
'1923 müzikali' adlı eserde yer alıyorsunuz. Duygularınızı alabilir miyim?
1923 müzikali alışılagelmiş bir müzikalden çok daha öte bir sanat buluşması. Cumhuriyetimizin 100. yılına özel düşünülüp bir buçuk senede hazırlanmış dev bir proje ve hatta Türkiye'de şu ana kadar yapılmış en büyük sanat bileşkesi. Bu anlamda içinde bir kum tanesi olmanın bile insana gurur vereceği, iyi ki beni buldu, iyi ki benim başıma geldi dediğim ve bir çocuk gibi dizlerim titreyerek sahneye çıktığım çok gurur verici bir iş.