Müzik oyunculuğun önüne geçmez

‘Aşk Yeniden’ dizisinin asi ve şımarık kızı Gizem Denizci nam-ı diğer Türkan, şimdilerde beyazperde heyecanı yaşıyor. Genç yetenek ‘Ankara Yazı Veda Mektubu’ sinema filminde rol aldı. Mustafa Pehlivanoğlu’nun hayatının anlatıldığı yapımda Pehlivanoğlu’nun kız kardeşi olarak izleyici karşısına çıkan Denizci hem yeni filmini hem de diziyi anlattı.

‘Aşk Yeniden’ dizisinin setinde durumlar nasıl gidiyor? Çekimler eğlenceli mi geçiyor?

Çok, çok, çok eğlenceli geçiyor. İlk kez romantik komedi dizisinde oynuyorum ve açıkçası bu kadar eğlenceli olabileceğini hiç düşünmemiştim. Daha senaryoyu okurken bile kahkaha atmaya başlıyorum. 

TİYATRO İLK GÖZ AĞRIM

Yanlış hatırlamıyorsak hep drama tarzı yapımlarda yer aldınız.  

Evet. Açıkçası bundan da çok memnunum. Çünkü onun da keyfi bambaşka. O duyguların içine girip çıkmak benim gibi bu mesleğe âşık olan biri için çok heyecan verici.

Oyunculuk aşkı nasıl başladı? 

Çok küçükken. İlk kez 12 yaşımda tiyatro sahnesine adımımı attım, bir daha da inmedim zaten. Senelerce tiyatro yaptım. Küçükken belediye tiyatrolarındaydım. Üniversite için İstanbul’a geldiğimde de özel tiyatroların bünyesine dahil oldum. Tiyatronun yeri bende çok ayrıdır. O benim ilk göz ağrımdır. 

SETTE SÜREKLİ OLARAK AĞLADIK 

Peki bugüne kadar oynadığınız dramalarda sizi en zorlayan rol hangisi oldu? 

Bunu seçmek benim için zor aslında. Mesela Özcan Deniz’in ‘Evim Sensin’ filmindeki sahnelerimin hemen hemen hepsinde ağlıyordum. Sette sanırım sadece bir iki günüm ağlamadan geçmişti. Hikaye olarak da oldukça insanın yüreğini acıtan bir filmdi. Ama ‘Ankara Yazı Veda Mektubu’nda da çoğu sahnemde yine aynı şekilde gözyaşları içindeyim. 

Filmden bahsedecek olursak, ‘Ankara Yazı Veda Mektubu’nun çekimleri nasıl gitti? 

Setimiz çok huzurlu ve rahattı. Zaten eğer bir işteki yönetmen Kemal Uzun’sa o set kesinlikle böyledir. Kendisiyle 3. kez çalışıyorum, şahane bir insan. Aynı şekilde yapımcılarımız Galip Güner ve Elin Ecealp çok uyumlu ve pozitif insanlar. Ama filmin hikayesi öyle ağır ve üzücü ki, her şeye rağmen şen şakrak da olamıyor insan. 

Filmde ağır dram var. Mustafa Pehlivanoğlu’nun idamını anlatıyor. 
Evet. Ben de Mustafa’nın kardeşi Sevgi’yi oynadım filmde. Ve hayatımda ilk kez gerçekten yaşamış bir insanı canlandırdım. Üstelik kendisi hâlâ hayatta. Onun gözünden kendimi izleyebilmeyi o kadar çok isterdim ki. Bence bir oyuncu için bu durum inanılmaz heyecan verici. 

ŞARKI SÖYLEMEYİ SEVİYORUM

Oyunculuğun yanı sıra müzik çalışmalarınızın olduğunu da öğrendik. Albüm gelir mi? 

Evet! ama müziğimi kendime yapıyorum. O da aynı şekilde çocukluğumda piyanoyla başladı, büyüyünce gitar olarak devam etti. Önceden minik bir müzik grubumuz vardı. Ben orada vokal yapıyordum. Şarkı söylemeyi de çok seviyorum. Hem bazen oynadığım role de yarıyor bu müzisyen kimliğim. Ama kariyer hedefimde müzikle ilgili kendi başına bir şey yok. Hayatımda oyunculuğun önüne hiçbir şeyin geçmesine izin vermem.