Londra’dan bildiriyorum

ÇAĞLA GÜRSOY

cglgursoy@hotmail.com

twitter: CaglaGursoyy 
Instagram: CaglaGursoyy

Bu hafta yazımı Londra’dan yazıyorum. Doğum haftam dolayısıyla bazı yabancı arkadaşlarım ve orada yaşayan Türk arkadaşlarımla ufak bir kutlama yapabilmek adına Londra’ya geldim. Deyim yerinde ise Londra bildiğiniz gibi, size aktaracağım büyük değişiklikler yok. Yine İngiliz vatandaşından çok Arap, Rus hatta Türk görüyorsunuz. Ünlü alışveriş merkezleri Harrods Selfridge ve Harvey Nichols sanki bedava mal dağıtırcasına insan yığını… Yeme içme sektörüne değinecek olursam yine fazla bir gelişim ve değişimden söz edemiyorum. Senelerdir Londra’nın meşhur restoranları Cipriani, Novikov, Buddha Bar, Mr Chow, Hakkasan ve onlara sonradan eklenen Sexy Fish, Zuma, Sumosan Twiga, Park Chinois. Bu restoranları da bir önceki Londra gezilerimde anlatmıştım. Tek gelişim gösteren bölge Soho, yazımın ilerleyen satırlarında Soho’da neler oluyor yazıyor olacağım.

Maymun Evi

Şu an en trend mekânlardan biri Doğuş grubu bünyesindeki Zuma. Zuma’yı görünce gözlerim hemen Nusr-et’i aradı ve öğrendim ki İstanbul, Dubai, Abu Dhabi, New York’tan sonra Türk kasabımız demiri Londra’ya atıyormuş. Haydi hayırlısı... Gelelim şehrin yeni ve hip restoran-barı Monkey House’a yani Maymun Evi. Değişik atmosferi ve dekorasyonunun yanı sıra lezzetli yemek ve hareketli müzik tarzıyla Monkey House doğum günü kutlamak için en keyifli seçimdi. Restoran, bir bodrum katta karanlık bir kafesi anımsatar cinsten dekore edilmiş. Amaç misafirleri maymun kafesinde hissettirmek ve eğlenceye eğlence katmakmış. Masalarda mini maymun figürleriyle süslenmiş, kimi müşteriler bu mini maymunlardan koleksiyon bile yapıyormuş. Gecenin ilerleyen saatlerinde müziğin ritmi hızlandı ve bir anda mekânı alev aldı. Müziğin sesi yükseldikçe alevler yükseliyordu. Mekânın tam göbeğinde konumlanmış DJ kabini geceyi hareketlendirmek adına garsonlar tarafından aleve veriliyor ve size kafes içinde alevlerle sıkışmış maymunlar gibi hissettiriyorlar. Bu şovlar arasında ben de pastamı üfleyerek yeni yaşıma bu eğlenceli mekânda adım attım.

Soho’da neler oluyor?

Soho, İstanbul’umuzun Taksim’i diyebileceğim bir bölge. Hep kalabalık, hep hareketli ve genelde marjinal kesimin eğlenmek için tercih ettikleri bir yer. Bu seferki Londra gezimde bambaşka bir Soho beni karşıladı. Hâlâ uçuk kaçık bir ruhu var tabii buranın fakat özellikle Soho House, Groucho, Blacks tarzı yüksek üyelik meblağlarına sahip ve üyeleri dışında misafir kabul etmeyen lüks keyif kulüpleri sayesinde bölgeye elit kısım girmeye başlamış ve bölgenin piyasası artmış. Son ziyaret ettiğim Soho’nun salaş dükkânları gitmiş yerini ünlü sanatçılar ve tasarımcıların mağazaları almış. Punkçılar ve rockçılarla yine sıklıkla karşılaşıyorsunuz ama elinde kahve fincanı, laptopu, kemik çerçeveli gözlükleriyle Hipster dediğimiz karakterler bölgede artmış. Bu arada tüm dünyada ilk defa bir gitar solo şov gösterisine ev sahipliği yapan Starbucks ile Soho’da karşılaştım. Şimdi şayet yolunuz bu bölgeye düşerse neler yemelisiniz neler içmelisiniz neler deneyimlemelisiniz size ufak bir rehber hazırladım.

Çağla’nın Soho Rehberi

Yauatcha: Bölgenin klasikleşmiş en şık Çin lokantalarından buraya gidip denemeniz gereken mönü favorisi “Dim-Sum”lar.

Duck & Rice: Dekorasyonu dev bir teneke fıçıya girdiğinizi hissettiriyor. Adından da anlayacağınız üzere ördek ve pilavı meşhur buranın fakat size önereceğim enfes Bun’ları. Son dönemin trend yiyeceği olan bu Çin ekmeğiyle yapılan sandviç-burgerler burada bir başka.

Bao: Çin burgeri konusunda hiçbir yer Bao’nun popülaritesini sollayamıyor. Özellikle öğlenleri kapı önünde oluşan çılgın kuyruklarda bunun en büyük göstergesi.

Bar Rafinera: Soho’nun İspanyolu. İspanyol mutfağının vazgeçilmezi tapasları meşhur. Gidenler diyor ki İspanya’da bile bu kadar lezzetli tapas yiyemezsiniz.

Bob Bob Richard: Bölgenin en lüks İngiliz restoranı. Turistik olarak Soho’ya gelenler muhakkak günler öncesinden buraya rezervasyon yaptırıyor. Gelin görün ki içerisi pekte beklentiyi karşılayacak atmosferde değil. Burayı popüler yapan ise sosyal medya. Masaların yanında bulunan bir düğme ve  “Şampanya için düğmeye basın” ibaresi sosyal medyada çılgınca yayıldı ve mekânın ününe ün kattı

Med Bar: Listemin has be has Türk’ü! Soho bölgesinin pazar alanları pek meşhur. Manavı, kasabı, ev yemekçisi, dürümcüsü burada pazar masaları açıyor. Soho bölgesinde çalışanlar ise öğle yemeklerinde bu pazar sayesinde tüm dünya mutfağına ulaşma şansını yakalıyor. Pazara girdiğinizde önünde çılgın bir kuyruk olan ve bangır bangır Demet Akalın çalan bir büfe hemen dikkat çekiyor. Burası döner, dürüm, gözlemelerle yani Türk mutfağıyla Soho halkını mest eden büfemiz.