Röportaj: Bilgen Bülbül
ABD’DEN CHEESCAKE GETİRDİM
Survivor maceram tek kelimeyle muazzamdı. Yemek yemeyi, ailemi ve sevdiklerimi çok özledim. Ailemle hiç bu kadar uzun süre ayrı kalmamıştım. Tabii ki işim nedeniyle ayrı kaldığım dönemler olmuştu ama hiç seslerini duymadığım an olmamıştı. Survivor’dan çıkınca ilk yediğim şey ise tatlı oldu. Çikolatalı kremler tükettim. Vücudum tatlı istiyordu. Acun Ilıcalı bir ödül oyununda ABD’de meşhur olan bir cheescake getirmişti. O zaman oyunu kaybettiğim için yiyememiştim ama adadan dönerken ilk işim ABD’ye uğramak oldu. Oradan kutu kutu cheescake’leri alıp Türkiye’ye getirdim.
ATAKAN İLE ARAMIZI BOZDULAR
Atakan iyi bir yarışçıydı. Ada hayatının ilk zamanlarında aramız çok iyiydi. Ancak bazı kızların dedikoduları yüzünden aramız açıldı. Atakan insanların dolduruşuna çok çabuk gelen zaaflarına yenik düşen biri bana göre... Özünde iyi bir insan... Çünkü ben elenmeden önce karşılıklı konuştuk. Hatta ikimizde ağzımızdan çıkmayan şeyleri sanki biz söylemişiz gibi söylendiğini görünce şaşırdık. Keşke daha önceden konuşsaydık diye iç geçirdik. Sonra zaten ben giderken birbirimizden helallik istedik.
NAGİHAN İLE GÖRÜŞMÜYORUZ
Nagihan keşke yarışlarda olduğu kadar duruşlarında istikrarlı olsaydı. Belki şampiyon olurdu. Ben kimseye yanlış yapmadım, kimseyi satmadım. Çok güzel bir dostluk kurduk. Ama o istikrarı Nagihan sağlayamadı. Ve hırslarına yenik düştü. Ben hep iki kadın gücümüzü gösterelim diyordum ama kendisi oranın koşullarına psikolojik olarak zor dayandı. Onun değişen psikolojisi yüzünden aramız bozuldu. Normal hayatta kendisiyle görüşmüyorum.
HER GÜN NAMAZ KILIYORDUM
Kalabalıktan hoşlanan biri değildim. Bu yüzden adada kendime ait bir otağım vardı. Son iki ay orada yaşamıştım. Kendime ait bir alanımın olması iyi geliyordu. Güneşi namaz kılıp dua ederek karşılamak çok iyi geliyordu. Farelerle yaşamak insanlarla yaşamaktan daha güzel olabiliyor. Issız bir adaya gitsem yanımda götüreceğim şey insan, sevgi ve saygı olurdu.
YALIN AYAK GEZİLEBİLİYORMUŞ
İlginç deneyimlerim oldu. Adadayken çöplük karıştırdım. Yokluğu çok iyi anladım. Yerlerde bade vardı. Fareler ısırmıştı ama umursamıyordum çünkü çok açtım ve onu yedim. Birçok şeyin kölesi olmuşuz onu anladım. Hayatın içine karıştığımız zaman mecbur buna ayak uyduruyoruz. Tek bir elbiseyle yaşanılabileceğini ve yalın ayak gezilebileceğini anladım.
TEMİZLİK YAPARKEN ‘PES ETME’ ÇIKTI
Şarkılarımı yazarken her şeyden ilham alıyordum. Son albümümdeki ‘Pes Etme’ yardımcımla sezonluk temizlik yaparken ortaya çıktı. Korkunç yorulmuştuk. Yatağa uzandım ve bu ev nasıl düzenlenecek diye hayıflanırken ‘Pes etme’ dedim kendi kendime. Ve şarkının sözleri çıktı. Daha önce de bir şiir yazmıştım. Onu da domates yıkarken yazdım. Sonra ise ‘Poşetlik’ diye bir şiir çıktı ortaya. İlla kendi yaşadıklarım da gerekmiyor. Başkalarının yaşadıkları duygularından da etkilenip yazabiliyorum. Hatta ‘Pes Etme’ albümünde bulunan ‘Kötülükler Kraliçesi’ şarkısını bu camiadan birine yazdım.
HAYATTA HEP DİRENDİM
Hayatta pes etme noktasına geldiğim oldu. 9 sene önce sıkıntılı bir dönem geçirdim. Ama onu pes etmeyerek geçirdim. İlk albümüm ‘Armoni’nin ardından ‘3 nokta’ çalışmasını piyasaya sundum. O da hayata kaldığı yerden devam etmek anlamını taşıyordu. Ben hayatta hep direndim. İnadına direnç göstermeli insan. Güçlü kadın olmak beni Tuğba Özay yapıyor.
İNSANLARIN KAFASINDA HÂLÂ MODELİM
Kariyerimin 22. yılındayım. Bu süre zarfında hiç aşağıya düşmedim. Ya zirvede oldum ya da adı konuşulur biri oldum. Kendimi kafamdaki yere gelmiş hissetmiyorum. Bu kadar şarkı yazıp beste yaparken bunun çok fazla insan tarafından bilinmediğimi görüyorum. Hâlâ insanların kafasında model Tuğba var. Kariyerimde ciddi değişiklikler yaptım. Beni meslektaşlarımdan ayıran özellik kendi bestelerimle yola çıkıyor olmam. Ayrıca oyunculuğa tekrar ağırlık vermek istiyorum. Çünkü iyi bir oyuncu olduğumu çalıştığım ustalar hep söyledi.