‘Kafes’te SALDIRMADIK derdimizi anlattık

Hikâyesi Lütfi Şehsuvaroğlu’na ait 1980 darbesine ışık tutan ‘Kafes’ sinema filmi beyazperde izleyicinin yoğun ilgisiyle karşılaştı.

150 olan kopya sayısı 200’e çıkarılan yapımın başrol oyuncularından Nilay Duru ile ‘Kafes’in başarısını konuştuk. İsmail Hacıoğlu’nun kendisine eşlik ettiği filmin çekimlerinde kimi zaman zorlandığını itiraf etmekten kaçınmayan Nilay Duru, oyunculuk hedeflerini de anlattı. 

‘Kafes’ isimli sinema filminin oyuncu kadrosuna nasıl dahil oldunuz?

Yönetmenimiz Mahmut Kaptan ile daha önce başka bir projede çalışmıştık. Senaryoyu okuduğunda sağ olsun ‘Elif’ karakterine beni uygun görmüş. O bu fikrini bana ilettikten sonra senaryoyu okudum ve dahil olmaya karar verdim.

Rolünüze nasıl hazırlandınız?

Fiziksel bir hazırlık gerektirmeyen içeride yani kafada hazır olunması gereken bir roldü bu. Zaten durum, laflar, içerik, bu zamana kadar okuduklarınız, duyduklarınız, yaşamış kişilerin anlattıkları o ruh haline getiriyor insanı. Bilmek lazım yaşananları, belki biraz fazla bilmek lazım ki böyle rollere hazır olabilsin insan.

Çekimler sırasında zorlandığınız sahneler oldu mu?

Şu anki ben olarak düşünecek olursam o kafada yaşayabilmek açısından genel olarak zor. Hep savunma, saldırma halindesiniz ve tetiktesiniz. Kendi insiyatifiyle yapabildikleri az şey var gibi insanların… Çünkü idare başka yerden -hoş şimdi de farklı hayatlar yaşıyor sayılmayız- ama  bulunmadığınız bir dönemdeki hele ki öyle bir dönemdeki her durum ‘zor’ ya da ‘zor’ a yakın. Polisten kaçmak, dayak yemek, merak etmek, ulaşamamak, âşık olup yaklaşamamak...

OYNADIĞIM FİLMDEN  ÇOK ETKİLENDİM 

Bu rolü kabul etmeden önce filmle ilgili çekindiğiniz noktalar oldu mu?

Senaryoyu okumadan önce belki biraz. Kendi derdinde bir işti bu ama saldırmadı sadece derdini anlattı. Ve böyle bir içerikte zaten oyuncuysanız onun bir rol olduğunu algılayarak harekete geçiyorsunuz. 

12 Eylül 1980 darbesini yaşamamış biri olarak film sizi etkiledi mi?

Etkilemez mi? Daha önce de duyduklarım okuduklarım oldu bütün yaşananlarla ilgili. Bütün bunlara kayıtsız kalıp düşünmeyi kenara bırakmak mümkün değil. Şu zamanda da düşünülmesi gereken onca şey varken hem de. Etkilendim tabii, farkındalıklarınızla aksi mümkün değil.

Bu film ortak noktaları vatan olan iki kesimi karşı karşıya getiriyor? Gençlere önerileriniz var mı?

Sabit fikirli olmamalı bence kimse. Bir görüşü savunmak için sadece onu bilmek yetmez kafaya yatmayanı da bilmeli insan ki daha güçlü durabilsin. Bence gerçek bir düşünce özgürlüğü olsa kimsenin zaten öneriye ihtiyacı olmaz.

DUYGULARA DOKUNAN BİR İŞ 

Kafes filmi sinemada büyük ilgi gördü, talepler üzerine kopya sayısı artırıldı, düşünceleriniz nelerdir?

İçinde bulunduğunuz hem de önemli bir meselesi olan bir filmin talep edilmesi ve bu ivmenin artması tabii kıymetli. Hem duygulara hem akıllara hem de hafızalara dokunan bir iş oldu. Bu paylaşıma istekli olmaları anlamlı.

Sizce ‘Kafes’ filmini insanlar niye izlemeli?

O yaşananları bilenler ve bilmeyenlerin ortak paydası ‘merak’ olmalı bence. Zaman boşluğuna değil kafadaki boşluklara hitap eden bir film çünkü.

KENDİ OYUNLARIMI SAHNELEMEK İSTİYORUM 

Şu an oynadığınız ‘İnadına Aşk’ dizisi nasıl gidiyor?

Güzel. Tepkiler, gidişat, ekip, senaryo gayet keyifli. 

Nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz?

‘Entrikacı prenses’ diye adlandırıyoruz kendisini. Kırmadan dökmeden planlar yapıp insanları mutlu etmeye çalışan bir yandan da kendi aşk hayatını -yine kendi yöntemleriyle- idare etmeye çalışan bir kız Yeşim Aras. Kötü niyeti olmayan, sempatik, bazen meselenin dinamiği bazen dinamiğin bir parçası  olan bir kız. 

Oyunculuk kariyerinizde hedeflediğini yer neresi?

Başarılı hissetmek mühim… Ama kuru kuru ‘Oldum, ben başardım’ hissinden bahsetmiyorum tabii. Gerçek, içsel bir his. Hedef bu. Dönüşmeyi seviyorum. Farklılıkların hissedildiği, keyifle oynayacağım, huzurlu, içime sinen işlerde var olmak isterim. Ve kendi oyunlarımı yazıp sahneye koymaya devam edebilmeyi...