Sizi ‘O Ses Türkiye’ yarışmasıyla tanıdık. Yarışmaya katılma süreciniz nasıl oldu?
Aslında tatlı bir tesadüfle başlıyor. Arkadaşlarım ‘sesin çok güzel katılsana, lütfen katıl, niye katılmıyorsun’ şeklinde baskı yapıyorlardı. Ben de gülüp geçiyor bu konuyu kapatıyordum. Sonrasında bir gün sırtımda gitarım bir otelin önünden geçerken ‘O Ses Türkiye elemeleri’ yazısını gördüm ve birden içimden bir his içeri girmemi söyledi. Girdiğimde kimse yoktu ve ekip toparlanma aşamasındaydı sanırım artık gideceklerdi. İçeri girdim ve şarkımı okumaya başladım. Etkilenip 1-2 şarkı daha istediler, akabinde 3-4 -5 -10 derken artık istek şarkı alıyordum. Bir hafta geçmeden beni ofise davet ettiler ve devamını biliyoruz.
Sonrasında yarışma süreci, eğitimciniz Murat Boz’du. O günlerden bahseder misiniz?
Murat Boz’la çalışma imkanı bulduğum için şanslıyım, kendisi çok iyi yürekli sıcak bir insan ve harika ekibiyle de güzel vakit geçirdik.
PROFESYONEL MÜZİK EĞİTİMİ ALIYORUM
Yarışma biter bitmez ne yaptınız?
Yarışma bitince aslında tam tersine yarış o zaman başlamıştı, var gücümle eksiklerim üzerine çalışmaya başladım. Konserler ve canlı performanslarla beslendim. Gelen projeleri değerlendirme sürecine girdim. Ama ülkemizin o anki durumu projeleri gerçekleştirmek için pek uygun değildi.
Peki yarışmadan önce müzik eğitiminiz var mıydı?
Ailem müzisyen olduğu için müziğin içinde yetiştim diyebilirim. Yemem içmem müzik, ağlamam gülmem müzik, tatilim uykum müzikti, kısacası hayatım müzikti. Fakat ailem eğitimime önem vermem gerektiğini söylediler. Matematik ve fende de başarılı olduğum için daha çok okula önem verdim. Profesyonel bir eğitimim olduğunu söyleyemem ama şu anda müzik eğitim almaya devam ediyorum.
‘Baba Candır’ adlı dizide kamera karşısına geçiyorsunuz. Nasıl gidiyor çekimler?
Çekimler harika. Bazen gülmekten kırılıyoruz. Bazense iş o kadar ciddiye biniyor ki... Ama artık bir aile olduğumuz için ve gerçekten çok değerli, yetenekli oyuncularla çalıştığım için kendimi resmi bir yerdeymişim gibi hissetmiyor büyük bir ciddiyetle elimden geleni sergiliyorum.
OYUNCULUK GERÇEKTEN ZOR BİR MECRA
Oyunculuğa ısındınız mı?
Karakterime iyice ısındım, oyunculuğa da ısındığımı düşünüyorum. Ama gerçekten zor bir mecra. Beklentiler ve istekler çok yüksek. Hepimizin kendinden beklediğinin daha fazlasını sergilemelisiniz. Ama evet, alıştım diyebilirim. Yetenekli olduğuma inanıyorum ve bu benim ilk işim. Zamanla pişiyorum. Çalıştıkça bazı şeylerin oturduğunu görmek, kısa sürede çok şey başarmak ve insanların beğenip güzel yorumlarda bulunması, işte en güzel anlardan…
Sizce jön olabilmek için hangi özelliklere sahip olmak gerekir?
Henüz kendimi bir jön olarak görmüyorum. Çok katı kurallarım vardır ve kendimi sert eleştiririm. Oldum diyene kadar olmamışımdır. Eksiklerimi gidermek için var gücümle çalışıyorum. Elbet beni jön görenler ben de bir şeyleri beğendikleri için beni jön görmeye başlamışlar. Teşekkür ediyorum. Bunun için elimden geleni yapıyorum. Tavsiyelerim çok çalışmak, iyi analiz ve gözlem yapmak, spor yapıp vücudunuza iyi bakmanız olacaktır.
Oyunculuk mu şarkıcılık mı desek sizin için hangisi daha ağır basar?
Tabii ki müzikle yaşayan ve bütün hayalleri müzik olan bir insan için cevaplıyorum: Şarkıcılık ağır basıyor. Fakat oyunculuğumu da imkan bulduğum sürece güzel projelerle birlikte paralel götüreceğim. Şu sıralar şarkıcılığım geri plana düşmüş olsa da yakında gerçekleşecek sürpriz projelerimle bomba gibi geliyorum.
‘O Ses Türkiye’ yarışmasında finale kalan Ertunç Tuncer, profesyonel olarak müzik eğitimi aldığını söyledi.