İnsanlar duruşlarıyla var olur

Azerbaycan’ın pop yıldızı Röya... Ülkesinde zirvede olmaya alışkın. Bir risk almaya karar verip, Türkiye’de sıfırdan bir kariyere başladı. Geçtiğimiz günlerde 4. single’ı ‘Yolun Açık Olsun’u müzikseverlere sundu. Biz de yeni şarkı bahanesiyle Röya ile buluştuk... Hem Türkiye’deki kariyerini hem de müzik sektörünü konuştuk...

-Bu kez ‘Yolun Açık Olsun’la müzikseverlerle buluştunuz, hayırlı olsun. Önce şarkıdan başlayalım. Ne ifade ediyor bu şarkı sizin için?

‘Yolun Açık Olsun’ güçlü insanların şarkısı. Bir ilişkide her ne kadar çok sevse de, vazgeçebilme gücünü içinde barındıranlardan bahsediyorum. Yapılan yanlışlar sineye çekilir ama bir kırmızı çizgisi olmalı insanın. Bazı şeylerde dik durmaktır esas olan.
 -Siz de böyle biri misiniz?
 Sanırım evet. İnsanlar duruşlarıyla var olur. Ben buna inanırım. Aşk hayatta en önemli duygulardan biri ama onu yaşayabilmek için bazı gereklilikler söz konusu. Bu da karakterle ilgili bir durum.
 -Dönelim kariyerinize. Bu Türkiye’de çıkardığınız dördüncü tekli. Nasıl gidiyor?
 Evet. ‘Gönder’, ‘Gemiciler’, ‘Kesin Bilgi’ ve şimdi de ‘Yolun Açık Olsun’. Hedeflerimizden sapmadığımız için mutluyum açıkçası. Ben her yeni işimin bir öncekinden iyi olmasını hedef koydum kendime. Bir de her seferinde daha çok insana ulaşmak, sesimi duyurmak. Bunları başarır durumdayız.
 -Albüm düşünmüyor musunuz?
 Şu an değil. Stratejimiz gereği, güncel şarkılarla periyodik aralıklarla insanlarla buluşmak. Bu hem beni dinamik tutuyor hem de hızlı tüketen topluma ayak uydurmayı sağlıyor.
 -Biraz da trend oldu sanırım. Single ya da maxi-single’lar çok tercih edilir oldu. Neden albüm yapılmıyor sizce?
Telif sistemi üreticiyi ve yorumcuyu korumadıkça bu iş çok zor. Bakkalın dükkânından bir kalıp beyaz peynir çalınsa bunun hırsızlık olduğu 5 yaşında bir çocuk tarafından algılanıyor ama korsan sitelerden müzik dinleyip film izlemek öyle değil. Bir kalıp beyaz peynir, bir şarkıdan daha değerli gibi bir durum çıkıyor sonuçta ortaya. Bakkalın sermayesi peynir, sanatçının ürettikleri, oyuncunun, yorumcunun yetenekleri... Bu da bir tür hırsızlık...
Türkiye müzik sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Durmaksızın gelişen, dinamik ve ruhu olan bir sektör…
GÜLŞEN GİBİSİ AZ BULUNUR
Biraz açar mısınız?

 Şöyle düşünün; çok önemli bir sese ve yorum gücüne sahip olmasa da çok başarılı yorumcular var. Bunlar akıllı insanlar, sesleriyle ilgili dezavantajın farkındalar ama çok iyi şarkı seçiyorlar, çok iyi müzisyenlerle çalışıyorlar. İkinci grup yetenekli yorumcular. Onlar Allah vergisi ses ve yetenekle yürüyorlar. Çoğu zaman bu özgüven sebebiyle hak ettikleri yerde olamıyorlar. Son grup ise hem akıllı hem yetenekli. Hem Allah tarafından şanslılar hem de bir o kadar akıllılar. Doğru şarkıyı buluyorlar, iyi ekiplerle çalışıyorlar...
Örnek verir misiniz?
İlk iki gruba örnek vermek bir polemiğe yol açabilir ama son grup için hemen aklıma gelen iki isim vereyim... Biri Gülşen diğeri Hande Yener. Gülşen üretebilen bir kadın, bu büyük bir yetenek. Öte yandan şarkıları akıl dolu. Hit yakalamakta üstüne yok. Bu da işin akıl kısmı. Hande Yener muhteşem bir yorumcu. Çok güçlü bir ses. Öte yandan çok akıllı. Doğru şarkıyı cımbızla çekiyor. Hatta şarkıyı üretme potansiyeli gördüğü insanı alıp, ona enerji yüklüyor ve şarkısını yaptırıyor... İkisi de az bulunan türden (gülüyor)

Her güne farklı hayal kurmalıyız!
Kariyerim için risk almak zorundayım. Azerbaycan’da yapılabilecek hemen her şeyi yaptıktan sonra, kendinizi geliştirmek için alanınız kalmıyor. Her yeni güne yeni bir hayalle uyanmak lazım…
TÜRK YORUMCULAR ÜÇE AYRILIYOR
Çok genelleyerek konuşmak yanlış olabilir ama Türk yorumcuları kabaca üçe ayırabilirim. Akıllı yorumcular, yetenekli yorumcular, hem akıllı hem yetenekli yorumcular. Ki bunların sayısı çok az...