Herkes birbirinin kuyusunu kazıyor!

Sivri diliyle kendine has tarzını gözler önüne seren Arto ‘Hayırlı Olsun’ diyerek müzik dünyasına giriş yaptı. Keyifli bir röportaj yaptığımız Arto, sanat dünyasında dostluklardan dert yanarken bu renkli dünyaya nasıl adım attığını anlattı.

-Uzun bir aradan sonra çok güzel ‘Hayırlı Olsun’ adında bir  single çıkardınız.

Çok keyifli bir single çalışması oldu. Bunu yaz için yaptık. Deniz, güneş, kum. Böylece ülkemize güzel bir enerji verelim istedik... 
- Klip de çok renkli ve enerjik. Gerçek hayatta da böyle misiniz?
Aslında gerçek hayatımda daha dingin ve yavaşımdır. Ama kamera girince işin içine canavarlaşıyorum o zaman daha enerjik oluyorum. Yani aslında iki değişik Arto var diyebiliriz ama aslında ikisi de benim ikisi de gerçek Arto. 
-Peki, sizin sahneyle tanışmanız nasıl oldu, bu piyasaya girerken engelleyenler oldu mu sizi?
Engelleyenler tabii ki oldu. Aslında ben tümüyle gezen biriydim. Bir gün ben gezerken bana bir iş teklif ettiler. Nasıl olsa geziyorsun bari gel para kazan dediler. Ben böylelikle yönetici oldum. İlk çalıştığım yer Kuşum Aydın’la birlikteydi. Oranın halkla ilişkilerini yapıyordum. Ama Aydın bana mikrofon uzatma gafletinde bulundu. İki kelime, üç kelime derken ben bayağı şarkıyı söylemeye başladım. Ama sonra vermemeye başladı mikrofonu. Hatta ondan gizli provaya gittim bir gün, tüm ses tesisatını bozdum. Ama tabii ben kendi ses düzenim olsun diye bozdum sonra çıngar çıktı. Yani ilk aslında şarkıcılığa geçişim böyle başladı. 

KUŞUM AYDIN ESTETİK SEVDASINDA

-Kuşum Aydın demişken estetik hakkında ne düşünüyorsunuz?
Aydın Bey aslında bebek gibi yüzü olan bir adamdı hiç ihtiyacı yoktu. Bu estetik sevdasına nerden kapıldı niye kapıldı bilmiyorum.
-Siz düşünüyor musunuz peki?
Yok, ben daha düşünmüyorum tabii yaşlanırsam olabilir ama daha 29 yaşımda olduğum için. Daha ileriki yaşlarda tabii Ajda Pekkan gibi 70 ‘ime gelirsem düşünüyorum. Ama fazla değil, gerektiği kadar extra extra çok germek değil. Çünkü insanlar şeytan gibi gözüküyor. 

SAF DOSTLUK YOK

-Siz çok uzun zamandır bu piyasadasınız. Dostunuz da var düşmanınız da. Sizce sanat camiasında saf dostluklar mümkün mü?
Bence elektrik memurunun da, markette çalışan birinin de aynı yerlerde saf dostluğu olamaz. Çünkü herkes birbirinin yerine geçmeye çalışıyor onun arkasından entrikalar yapıyor. Dolayısıyla çok saf dostluk ayrı işlerde olmakla çok bağlantılı… 21. yüzyılda neyin saf dostluğu ayrıca, herkes birbirinin kuyusunu kazıyor. Adamı arkadaş diye alıyorsun evine karına göz dikiyor, sevgiline göz dikiyor bir sürü şey onun için saf dostluk çok zor ya. 
-Arto rol mü yapıyor? Çünkü sizi tanıyan insanlar daha naif olduğunuzu söylüyor, dostlarınız özellikle...
Eğer sivri dilli olmak doğruları söylemekse evet öyle olmayı tercih ediyorum. Ben kendime de doğruları söyleyen bir adamım en azından. Doğru söylemlerimle eve gelince huzurlu uyuyorum. Yalakalık yapsaydım, şakşakçılık yapsaydım benim de bir sürü televizyon programım, bir sürü gazetelerde bilmem nelerim olmuştu. Ama ben beceremiyorum. Bende neyse o, onu söylemem lazım...

‘SKANDALLAR KRALI ARTO’

-Peki hayatınız bir film olsaydı adını ne koyardınız mesela?
‘Skandallar Kralı Arto’, hayatım bir film olsa bilmem, ‘Seyret seyret dur’ derdim... Komedi, dram, atraksiyon, aşk, kavga, heyecan her şey ne ararsan var.
-Hiç kimsenin görmediği bir özelliğiniz var mı?
Çok duygusalımdır. Aslında Türk filmlerinde bile ağlarım. Bir kere Müge Anlı, magazin programı yapıyordu. O zaman da beni bunlar Kurban Bayramı için kurbanlık kestirmeye götürüyorlardı. Vekâlet vermem gerekiyormuş; ben o kurbanın önünde vekâleti veremedim ağla ağla. Ağlayarak kaçtım. Asistanıma vekâleti verdim. Ben yapamayacağım dedim herkes şok oldu. Normalde benden bekler misiniz ‘kesin daha da kesin!’ derim diye beklersiniz değil mi?