Gözümden Karaköy’ün son 18 senesi

97 senesinde Karaköy’ün göbeğindeki en eski binalardan biri olan Saint Benoit Lisesi’ne girişimle Karaköy maceram başladı.

1

ÇAĞLA GÜRSOY

cglgursoy@hotmail.com

twitter: CaglaGursoyy 
Instagram: CaglaGursoyy

Karaköy’ün arka sokaklarıyla ilgili farklı söylentiler, şakaların yanı sıra benim için eğitim hayatımın en büyük adımı, ilk dostluklar, ilk aşk kısaca 8 senemi geçirdiğim 2’nci evimdi. İlk seneler sabahın erken saatlerinde açılan pastanelerdeki sıcak poğaçalarla kahvaltımızı yapar okula girerdik. Biraz daha büyüdükçe okul çıkışı sosyalleşmelerle, zaman zaman okul kırmalarla Karaköy’ü keşfetmeye başladık. Tophane’deki nargileciler ve Amerikan pazarı adeta okulun sosyal tesisi gibiydi. Okulu kıran, sevgilisiyle gizli gizli buluşan soluğu Tophane’de alırdı. Hele ki Türkiye maçları olduğu gün okul çıkışı hepimiz orada toplanır erkekler maç izlerken kızlarda bir köşede elma çayımızı içip okul dedikodusu yapardık. O zamanlar Karaköy’ün en bilinen mekânları vapur iskelesi yakınlarındaki Güllüoğlu ve Köşkeroğlu’ydu. Ee tabii genciz kan kaynıyor keser mi bizi buralar. Tonlarca para döküp evden okula güvenli bir şekilde getirip götürmesi için ailelerimizin bizi kaydettirdiği okul servislerinden adeta kaçardık ve tek vesaitle Taksim meydanındaydık. Ara Güler’in İstiklal Caddesi’ndeki kafesi vazgeçilmez durağımızdı. Bir de yanlış hatırlamıyorsam Barcelona pastaneleri vardı. Hemen hemen tüm pasta çeşitlerini o yıllar tatmıştık. Şu an gitmeye tedirgin olduğum Beyoğlu sinemalarında büyüyen öğrencilerdik biz. Öyle dolu dolu 8 sene geçirmişiz ki Saint Benoit’da ne ilkokul ne üniversite anılarım, arkadaşlıklarım orada edindiklerimin önüne geçemedi. Şu an düşünüyorum da o seneler aklıma gelir miydi Karaköy’ün bugünkü halini alacağı. Okul günleri dışında yolumun bu sokaklara düşeceği.

Günümüzün Karaköy’ü 

Son 2-3 senenin en çok yatırım yapılan ve gelişmekte olan bölgesi. Oteller, restoranlar, gece kulüpleri, mağazalar… Marjinal kesimin sosyalleşme alanı olarak başlayan gelişim gelin görün ki Hermes çantası topuklu ayakkabısıyla gezen kızlar Ferrari’sini kapıya çeken erkeklerinde gözdesi oluverdi. Ben bu durumdan rahatsız mıyım? Asla. MekHanlardaki çeşitlilik sayesinde pazar günü yürüyüş sonrası ister terli bakımsız ol, ister üstünde yırtık pırtık eşofmanlarınla oturup bir şeyler içebileceğin bir mekânın var ya da kız kıza giyin süslen topukluları çek yine soluğu Karaköy’de al. Umarım dejenere etmeden bu gelişim hızla devam eder.

Karaköy’ün en yenileri 

Mitte: Bebek’in gözdesi Lucca’nın uzun yıllar işletmeciliğini yapmış Turgay Yıldız’ın mönüsüne sushi ve istiridye bile eklenmiş ilerleyen saatlerde lounge ve kulübe dönüşen mekanı. Öyle bir açılış yaptı ki içeride kimi isterseniz vardı.

Goya: Şimdiden popülaritesi tüm eğlence severler arasında yayılmış. Zengin bir akşam yemeği mönüsü bir o kadar da zengin sunumlar. Ünlü DJ’lerden Murat Tokuz ve Diceymono kabindeler. İşletme yine bir Saint Benoit’lı arkadaşım Çetin Kolukısaoğlu’na ait.
Cano: Eğlence sektörünün tanınmış isimlerinden Candan Topdemir’in sofistike dekoruyla dikkat çeken İtalyan mutfağına sahip ünlü DJ David Saboy’un müziğiyle kapılarını açmış restoran-kulübü.
Mükellef: Başka bir Saint Benoit’li arkadaşım yakışıklı şefimiz Arda Türkmen’in adı üstünde mükellef sofralar kurduğu şahane manzaralı restoranı. Fonda Zeki Müren ezgileri masada çeşit çeşit mezeler keyif ve doyma garantili.

Girdap’ta kaybolmaya hazırlanın!

Bu hafta Karaköy dosyasını açma nedenlerimden biri hafta sonu düzenlediğimiz büyük Saint Benoit dönem toplantısıydı. Beylerbeyi İncir Altı Meyhanesi’nin bahçesinde 50 kişiye yakın bir lise grubu toplanıp eski günleri yad ettik. Kimimiz çoluk çocuğa karışmış kimimiz sektöründe başarılı işadamı/kadınları olmuş. Onlardan biride Aloğlu Ailesi’nin yakışıklı veliahtlarından Murat Aloğlu. Murat’ın bir kitap yazdığını duydum hem de polisiye gerilim. Ben Murat’ı matematik fen okuduğunu biliyordum. Bir kitap yazmış olması beni epey şaşırttı. Öyle çok alışageldiğimiz türlerden de değil, bol cinayetli, bol tuzaklı, bol sürprizli. Yüksek bir zeka ve kurgudan çıktığı belli. Bu kitabı yazmaktaki amacı ise monoton hayatlarımızdan bizi çıkarıp hayal gücünün en aksiyonlu noktasına götürmek. Daha ilk bölümden kitap beni sardı gitti. Bu türün okuyucuları ‘Girdap’ muhakkak kitaplığınızda olmalı.