BİLGEN BÜLBÜL / bilgen.bulbul@aksam.com.tr
Pop müzik türündeki çalışmanın prodüktörlüğünü ünlü şarkıcı Ayla Çelik ve Erhan Bayrak üstlendi. 25 yaşındaki genç yetenekle müzik serüvenini ve yeni çalışmalarını konuştuk.
- ‘Aşk Uykusu’ albümünüz nasıl ortaya çıktı?
Çocukluk yıllarımdan itibaren sanata karşı hep ilgi duydum. Konservatuar yıllarımdan beri albüm, yapmak istediğim bir şeydi. Ailemden sonra en büyük destekçim Erhan Bayrak ve Ayla Çelik oldu. Ayla Abla’ya 19 yaşında gittim. Bana “Önünde bir süreç var Gizem. Doğru ve yavaş adımlarla ilerlemelisin” dedi. İnanın ki 1 sene bile insana olgunluk katıyor. Benim “Aşk Uykusu” sürecim tam 4 sene bir geçmişle, 18 dakikalık bir EP ve 4 dakikalık bir klibe sığdı.
- Şarkınıza nasıl tepkiler geliyor?
Beklentimin çok üzerinde! Çok fazla şarkı söyleyen insan, çok fazla emek, çok fazla sesi güzel insan vs… Sıyrılmak, sivrilmek günümüzde çok daha zor. Her gün yeni bir albüm çıktığını da düşünürsek ilk albümümle bu kadar ses getiriyor olmam gerçekten şapka çıkarılması gereken bir ekip işi diyebilirim. Hem de kolaycı ve tabiri caizse ‘dandik’ çok fazla müzik kulağımıza gelirken. O kolaycılığın içinde müzikalite içeren bir albüme gelen olumlu tepkiler çok da tesadüf değil aslında.
BABAMLA DÜET YAPMAM
- Müzik dünyasındaki tarzınızı nasıl yorumluyorsunuz?
Yaptığım müziğin alternatifi ve rakibi çok ama benim asla! Kalbimle şarkı söylüyorum. Duygularım dinleyicinin yüreğine dokunsun istedim. Ver alta dımtıs dımtısları, çağır solisti 3 metreden ayağına 4 kilo ağırlık bırak bağıra bağıra söylesin bir müzik hali var. Seviyorum o halleri tabii. Yapabileni güzel yapıyor. Ama herkes aynı yoldan gitmese keşke. Pop altyapı üzerine arabeski çok sevdik, evet. Ama layığıyla yapılmadı mı çöp oluyor. Ben albümümde buradan ilerlemedim. Güzel sahne şovları hazırladık. Sahnede 80’lerden 90’lara disko da yapıyorum, arabesk de söylüyorum, türkü de okurum.
- İlerleyen zamanlarda babanızla düet yapar mısınız?
Yapmayız. İkimizin çok farklı müzik türleri var. Hayat çizgimiz ortak. Allah herkese benim babam gibi bir baba nasip etsin. Bir gün olmadı ki elini sırtımda hissetmeyeyim. O dünyanın en iyi babası. O benim en sevdiğim dostum. Gururla soyadını taşıyorum. Ama iş hayatımızı kesin ve net çizgilerle birbirinden ayırdık.
- Sektörde kendinizi nasıl geliştiriyorsunuz?
Trendleri çok iyi takip ederim. Dünya müziği ile çok ilgiliyimdir. Müziğimi geliştirmek için önce ülkemde örnek aldığım, daha sonra da global anlamda beni etkileyen insanların işlerini çok dinlerim. Haftada 1 saat şan dersi alırım. Sadece müzikal anlamda gelişmek yeterli değil. Sahne çok fazla gereksinimi olan bir platform. Dans dersleri alıyorum. Sahne sanatları yapıyorsanız eğer şahane saçlarınız, güzel ayakkabılarınız, bilmem ne kadarlık kıyafetleriniz olsun, tamam kabul. Ama ya entelektüel birikim? Çok fazla kitap okuyorum. Felsefe, mitoloji çok severim. Bol bol galeri gezerim.
MAHMUT TUNCER'DEN HİÇ UTANMADIM
- Mahmut Tuncer’in kızı Gizem olmak size hangi kapıları açıldı?
Çok fazla avantajı var bu durumun, inkar edemem. Babama duyulan saygı ve sevgi ulaşmak istediğim insanlara ulaşmamda çok etkili oldu. Referansım, saygı duyulan ve sevilen bir adam olduğu için güzel karşılandım. Mahmut Tuncer’in kızı olmak ilgi çekici bir durum. İnsanlar beni merak ettiler, sevildim de. Kapı açıyor açmasına da, senin de bunu iyi değerlendirmen lazım. Ama torpil yaptı diyemem. Çünkü ben istemedim. Kimsenin yerine ve torpiline ihtiyacım yok.
- Ünlü bir şarkıcının kızı olmanın dezavantajları neler oldu sizin için?
Hep söylediğim bir şey var. Benim seçme hakkım olsaydı eğer babam Mahmut Tuncer olmayacaksa başka bir ünlünün çocuğu olmak istemezdim. Ben babamdan hiç utanmadım. Çünkü karakollarda ya da başka kadınlarla ahlaki değerlerden uzak, yüz kızartıcı bir yaşantısı olmadı. Benim adıma çok büyük dezavantajı var diyemem. Ama şu bir gerçek, ben babamı basamak olarak göstermediğim ve kendi adımlarımla yürümeye çalıştığım halde hep “Mahmut Tuncer’in kızı” diye başlıklar atılıyor. Bu gerçekten bir dezavantaj.
-Diğer ünlü çocuklarının aksine magazine karşı mesafelisiniz. Bunu siz mi tercih ettiniz yoksa ailenizin isteği mi bu yöndeydi?
Başkalarıyla ilgilenmiyorum, herkes kendisinden sorumlu. Tercih meselesi aslında, ben daha önce magazinde yer almayı tercih etmedim. Sansasyonel bir aile değiliz. O yüzden magazinde benim çocukluğumun bir haber değeri yoktu. İyi ki de yoktu. Halimden fazlasıyla mutluyum. Kaldı ki ben de ailem de hiç istemedik.
SANSASYONEL BİR AİLE DEĞİLİZ
- Babanız tarzıyla sizin tarzınız ne kadar benzerlik gösteriyor?
Türk Halk Müziği sanat kaygısı taşımaz. İçten gelir, bizdendir. Pop müzik daha “trendy” bir mesele. Klişe bir cümle ama müzik gerçekten evrensel. İllaki birbirine benziyor. Babamla müzik tarzımızdan daha çok biz birbirimize benziyoruz. Dünyaya gülmek ve güldürmek için geldik bence. Çok neşeli bir yapısı var onun da, benim de. Kalın duvarlarım yoktur mesela, ciddi somurtkan bir tip değilim. Babam çok hazır cevap, zeki bir adam. Bu özelliğimi de kendisinden almışım. Çok hırslıyım. İşin peşini bırakmam.
- Aile ortamınız nasıldır?
Annem başarılı bir işadamının kızı. Babam kendi tırnaklarıyla kazıyarak bugünlere gelmiş bir adam. Birbirlerine hâlâ aşıklar, saygı ve sevgileri ilk günki gibidir. Ablam üniversiteyi birincilikle bitirdi. Aşırı komik bir aileyiz. Bizim mangal partilerimiz çok meşhurdur. Aslında çekirdek ailemiz 4 kişilik. Ama sevecen bir yapımız var. Ev genelde kalabalık olur. Allah ne verdiyse sofraya otururuz akşamları. Uzun uzun sofralar kurulur. Kapımız herkese açıktır bizim. Demokrasi hakim evimizde. Büyüklerin dediği olmaz sadece. Kararlar ortak alınır.
Canım dediğimden zarar gördüm
-Babanızla ilişkiniz nasıl?
Özelimi kimseyle konuşmam. Babamla samimi ama yüz göz olmayan bir ilişkimiz var. Babam da dahil hiçbir aile büyüğümün yanında yayıla yayıla oturmam, lakayıt cümleler kurmam. Kişisel problemlerimi annem, ablam ve Ayla Çelik ile konuşurum. Onların bilgisine güvenirim. İnsanın kötülüğünü bir tek ailesi istemiyor. En canım dediğim insandan bile zarar gördüm şu hayatta. Şöhret dünyasından insanlarla samimiyet kurmamaya özen gösteriyorum.
Bedenimden memnun değildim
- 2,5 ayda 40 kilo verdiniz. Ne oldu da bu kadar zayıfladınız?
Sağlığım kötü yönde etkileniyordu artık. Yürüyemiyordum, uyurken nefes almakta güçlük çekiyordum. Her şeyden önemlisi kilolarım artık beni çok incitiyordu. İnsanlar acımasızca eleştirebiliyor bazen. Alışverişe gidemiyorum. Düşünsene, genç kızım ve hayatımda ilk defa 24 yaşında şort giydim. Diyetisyen diyetisyen gezdim. Mide olmuş kocaman, kibrit kutusu kadar peynir ne yapsın bana? Bize dayatılan bir güzellik algısı var ve onun dışına çıkanları beğenemez hale geliyoruz. Bedenimden memnun değildim. Hayatta daha aktif, işimde daha aktif olabilmek adına fazla kilolarımı mazide bıraktım. Resmen her gün elimde 2 damacana su taşıyormuşum. Bir daha inşallah kilo almam.