Devlerin kapışması

Çağla GÜRSOY

cglgursoy@hotmail.com

twitter: CaglaGursoyy
Instagram: CaglaGursoyy

Ben Paris-Londra hattı seyahatimdeyken Türkiye gündemi pek hareketli pek eğlenceliydi. Nereyi açsam Hadise’nin şu meşhur videosu... Video döndükçe bir yandan Reynmen, ününe ün kattı. Ebru Polat, Selin Ciğerci gibi isimler dansı akım haline getirdi. Kendini bilirkişi ilan etmiş herkes video hakkında yorum yaptı. Kimi farklı bir şeyler denediği ve yabancı popçular gibi dansını, vücudunu sergilemekten çekinmemesini cesur bir hareket olarak nitelendirdi kimi ise milyonlarca takipçisi olan birinin pornografik denilebilecek hareketler sergileyerek kötü örnek olduğu kanısında. 

Ben iki tarafa da yakın değilim ama bir Hadise hayranı olarak ilk defa irite oldum diyebilirim. 

Nedeni kötü örnek oluşu falan filan değil sadece dansın, kıyafetinin, mimiklerinin estetikten çok uzak oluşu. Beyonce veya J. Lo’yu örnek alıyorsa biraz daha profesyonel gözlem yapsın ki magazin gündemini negatif yönde bu kadar oyalamasın.

FERRARI FAKA BASTI

Gelelim manşet mevzumuza... Ünlü tasarımcı Philipp Plein ve ünlü otomobil markası Ferrari arasında geçen Instagram kavgası. Philipp Plein, yeni çıkan ayakkabı koleksiyonunu tanıtmak için içlerinde Ferrari de olan süper model birkaç arabayı yan yana dizip üzerlerinde ayakkabıları sergiliyor. Bu videoyu da 2 milyon takipçili Instagram hesabında paylaşıyor ve hiç beklemediği bir tepkiyle karşılaşıyor. 

Ferrari’nin marka avukatından “Paylaştığı videoda Ferrari’nin üzerinde ayakkabı sergilenmesinin ve Ferrari markasını kendi markasının reklamı için kullanmasının markalarına zarar verdiğini, yasal olmadığını ve paylaşımı 48 saat içerisinde kaldırmasını istediklerini” belirtiyor. Plein ise meydan okur cinsten tüm bu mailleri Instagram hesabından paylaşarak “Kendi arabamın üzerinde kendi ayakkabılarımı istediğim gibi sergilerim. İşte paylaşımı silmiyorum ne yaparsanız yapın” diyor. 2 dev markanın kapışmasının nereye varacağı merak konusu.

LONDRA’NIN ASİ ÇOCUĞU

Londra tatilimde fark ettim ki oturduğumuz neredeyse her restoran ve kafe adeta Instagram’a hizmet ediyor. Öyle abartı dekorasyonlar yapılmış ki her köşe selfie cenneti. Çiçekli böcekli rengarenk dekorları seviyorsanız kendinizi kaybedersiniz süslemelerde. 

Eleştirmiyorum çünkü İstanbul’daki bazı kafeler gibi sadece dekora para harcayıp saçma bir menü, lezzetsiz yemekler ve fahiş fiyatlar sunmuyorlar. Lezzet dekorasyonla doğru orantıda... 

Aynı özen mutfakta da gösterilmiş olduğu için ödenen hesap müşteriye batmıyor. 

Gelelim düzene karşı gelen asi şefimize. 

Ünlü İngiliz şef Gordon Ramsay’i duymuşsunuzdur. Kendi televizyon programını yapıyor ve Türkiye dahil birçok ülkede de yayımlanıyor. Şef Ramsay, Londra’nın en ünlü restoranlarını tahtından edecek yeni bir mekan açmış; “Lucky Cut”. Mekânı açarken de şöyle bir açıklama yapıyor; “Fotoğraf çekmek isteyen, Instagram story’si atmaya gelen, tat değil de görsel duyusunu beslemek isteyenler bu restorana gelmesin!” Yani mekân dekorasyonu yok denilecek seviyede. 

İçerisi loş, aydınlatma dahi yapılmamış sadece yemek için gelecek misafirlere hizmet veren bir mekân. 

Sizce düzene karşı gelen bu girişim uzun soluklu olur mu?