Denizli'nin Buldan ilçesinde 65 yıldır el tezgâhında Buldan bezi dokuyan, bu alandaki ustalığıyla Kültür ve Turizm Bakanlığının "Yaşayan İnsan Hazineleri Ödülü"ne layık görülen Selahattin Kaçanoğlu, dokuma tezgâhının sesiyle büyüdüğü evinde annesi, babası ve ninesinden bu işi öğrendi. Dokumacı dede ve babaya sahip 74 yaşındaki Kaçanoğlu, gönül verdiği dokumayı meslek olarak seçti, geçimini de bu işten sağladı.
Ömrünü tezgâh başında el dokuması peştamal, fular ve kumaşlarla geçiren Kaçanoğlu, geçen ay "Yaşayan İnsan Hazineleri Ödülü" almanın gururunu yaşadı. Mesleğine âşık olduğunu ve dokumalarının birçok insan tarafından tercih edilmesinden duyduğu mutluluğu dile getiren Kaçanoğlu, "Yaptığım şeyden yeni bir buluş, icat yapmış gibi haz duyuyorum. Dokuduğum ürünü biri giydiği zaman... Severek yapıyorum, sevmeden yapmış olsaydım bu başarıya ulaşamazdım. Sevdiğim için başarıya ulaştım ve ödüle layık görüldüm. Ancak ben de bu ödülün karşılığını vermek zorundayım. Öğrenmek isteyenlere ömrümün yettiği kadar öğretmem lazım. Elimden geldiği kadar yardım etmeye hazırım." diye konuştu.
Kaçanoğlu dokumacılığın bir sanat olduğunu düşündüğünü ve bu nedenle de makine yerine el tezgâhında dokuma yapmayı tercih ettiğini şu sözlerle anlattı: "Bu işte sanat ağırlık basıyor. Ben bu işi yaparken sanata ağırlık verdim, hep severek yaptım. Eğer bu işle zengin olmak isteseydim çok zengin olurdum. Çünkü ben bu işi gayet iyi biliyorum, güzel şeyler üretip, satıp para kazanabilirdim. Yine yapıyoruz, kazanıyoruz ama fabrikasyon işi yapmıyoruz. Çok kazanmak için otomatik tezgâhlarla fabrikasyon işi yapmamız gerekirdi. Ancak otomatik tezgâhlarla yapınca o iş sanattan çıkıyor. Biz el dokuması yapıyoruz."