AA
Jamaika kökenli İngiliz caz müzisyeni ve saksafoncu YolanDa Brown, "Seyirciyle etkileşim içinde olmayı, onlarla beraber şarkı söyleyip dans etmeyi seviyorum." dedi.
Sanatçı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, caz müziğe neden gönül verdiğini, müzikteki ilham kaynaklarını ve gelecekteki projelerini anlattı.
Brown, gençlik yıllarında piyano, davul ve keman gibi farklı enstrümanları denediğini belirterek, "30'lu yaşlarımda saksafonu keşfettim ve bu enstrümanın tam aradığım ses olduğunu gördüm, artık geri bakmadım ve bu benim enstrümanım dedim. Beni caza iten de bir nevi saksafon oldu diyebilirim." şeklinde konuştu.
"FARKLI KARIŞIMLARI YER YER KOYUP ÇIKARMAKTAN KEYİF ALIYORUM"
Caz müziği, hislerini en iyi şekilde anlatmayı sağlayan bir doğaçlama yöntemi olarak gördüğünü aktaran sanatçı, şunları söyledi:
"Kökenim Jamaika'dan miras aldığım reggae ve soul müzikle cazı birleştirdiğimde seyirciler için harika bir sonuç çıkıyor ortaya. Farklı müzik türleriyle kendime has bir tarz oluşturmak benim için keyifli bir macera. Bunu albümlerimde görebilirsiniz. Dinleyiciye duygularımı ifade edebiliyorum. Bazen şarkılarımda bas gitarı, daha çok reggae tarzında duyabiliyorsunuz. Bazen davulda caz ve soul tınıları bulmak mümkün. Farklı karışımları yer yer koyup, çıkarmaktan keyif alıyorum."
YolanDa Brown, müzikteki ilhamına da değinerek, "Benim ilhamım her yerde. Bir yerde karşılaştığım bir çocuk olur, etkileyici hikayeler ve tecrübeler olur ya da bir renk olur. Hiçbir şey beni hissetmek istediğim şeyden alıkoymuyor. Bu şekilde albümler yapıp turneye çıkınca yazdığımız şarkılar büyüyor. İstanbul'da çaldığımız şarkılar da İstanbul'a özel olacak. Çoğu seyirci, aynı şarkıları bundan önce hiç bu şekilde çalmadığımızı hissedecek. Müzikte bu hissi çok seviyorum. Her gittiğimiz yerde bir başka özel." değerlendirmesinde bulundu.
"HAYIR İŞİ YAPTIĞIN ZAMAN SANA İLERİDE GERİ DÖNER"
Müzik dışında hayırseverlik faaliyetlerinde de bulunan Brown, şunları söyledi:
"Ben her zaman bir şey vermek için multimilyoner olmamız gerekmediğine inanırım. Herkesin verecek bir şeyi mutlaka vardır ve esasen bir hayır işi yaptığın zaman ileride bu sana geri döner. Ben de uzun yıllardır müzikle uğraşan biri olarak, yetenekli ama imkanı olmayan gençlerin müzik yapması gerektiğini düşünüyorum. Onlara yardımda bulunmak beni daha empati sahibi yapıyor. Aynı zamanda inançlı bir insanım. Birbirimize karşı hoşgörülü olmamız gerektiğini düşünüyorum. Başka insanların mutsuz olduğunu görünce, ben de mutlu olamıyorum. Dolayısıyla paylaşmak, teşvik etmek ve ilham vermek için yaptığım her şey bana faydalı geliyor."
Ünlü müzisyen, sahneye çıkmayı bir diyalog gibi gördüğünün altını çizerek, "Seyirciyle etkileşim içinde olmayı, onlarla beraber şarkı söyleyip dans etmeyi seviyorum. Belki konsere moral bozukluğuyla gelip, konserden sonra canlanan ve mutlu hisseden seyircilerim oluyor. Sanırım sahneye dair en sevdiğim şey bu." ifadelerini kullandı.
"GİTTİĞİMİZ HER ÜLKENİN KÜLTÜRÜ MÜZİĞİMİZE KARIŞIYOR"
Yeni çalışmalarından da bahseden Brown, "Seneye yeni bir albümümüz geliyor. Bunun için şimdiden çok heyecanlıyım. Bunun dışında eylülde Londra'nın Stratford ilçesinde, içinde canlı müzik alanı bulunan Soul Mama adlı bir restoran açacağız. Dünyanın farklı yerlerinden müzisyenler gelecek. Türk müzisyenlerin de buraya uğrayıp kendi parçalarını seslendirmelerini istiyoruz. Jamaika, Afrika ve Brezilya yemeklerinin olacağı bir menümüz olacak." dedi.
Brown, Türkiye'de ilk kez geçen yıl ekim ayında sahne aldığına işaret ederek, "Türk müzisyenleri ilk defa bu vesileyle tanımıştım. Yerel dildeki ifade şeklini çok sevmiştim. Ne zaman yeni bir ülkeye gitsek, oranın kültürü, mutfağı ve atmosferi sessizce müziğimize karışıyor." diye konuştu.