Başarılı bir beyin cerrahı olan Paul Kalanithi’nin genç yaşta kanser olduğunu öğrenmesiyle başlayan süreci anlattığı Son Nefes Havaya Karışmadan, okurun ölüm ve hayat arasındaki ince çizgide gezinmesini sağlıyor.
Kitabın son bölümünü tamamlayan Kalanithi’nin eşi Lucy ise Paul’ün ölümle göz göze gelmekteki kararlılığını, metanetini ve geride kalan olmayı şu sözlerle anlatıyor: “Paul hayatının büyük bir bölümünde ölümü sorgulamış, vakti geldiğinde onu metanetle karşılayabilir miyim, diye merak etmişti. Cevap, ‘evet’ti. (…) Paul öldükten sonra derin bir boşluk ve kederden başka bir hiçbir şey hissedemem sanmıştım. İnsanın kaybettiği birini aynı şekilde sevmeye devam edebileceği, insanın içini parçalayan o müthiş acıya rağmen böylesine büyük bir sevgi hissedebileceği aklıma gelmezdi. Paul artık yok ve ben onu neredeyse her an özlüyorum…”
"Yaşayan her şey ölmeye mahkûmken, hayatı anlamlı kılan nedir?"