Yerli ve milli çellist Barış Terkeşli: Çelloyu klasik müzikten çıkarmak istedim

İstanbul sokaklarında çello çaldığı videoları ile tanınan Barış Terkeşli: “Çelloyu popüler müzikte kullanmayı istiyordum. Özellikle dizi-film müziklerine çok yakışıyor. Klasik müziği de seviyorum ama bu tarz beni biraz yordu. Yurt dışında Stjepan Hauser, Bagzhan Oktyabr gibi dünyaca ünlü çellistler var. Yaptıkları müzik seviliyor. Bende yola çıkarken şunu düşündüm. Neden Türkiye'den yerli bir çellist çıkmasın? Houser mesela, Ülker Arena'da konser verdi, tıklım tıklımdı. Ülkemizde böyle bir talep var. Ve ben yerli bir müzisyen olarak bu açığı kapatabilirim.”

HATİCE GÖVENÇ

MERVE YILMAZ ORUÇ

Barış Terkeşli ile sizleri tanıştırmak istiyorum. Bilen biliyor ama bilmeyenler için o bir çellist... Oldukça havalı ve işinde iyi bir çellist... Instagram hesabında İstanbul sokaklarında çaldığı çello videoları ile tanınıyor. Onu izlerken sanki Avrupalı bir müzisyeni izliyormuşum gibi hissettim. Ama o yerli ve milli bir çellist. Çelloyu genelde klasik müzik orkestralarında duyarız ama o enstrümanı ile başka türler de seslendiriyor. Onun vokali, çellosu olmuş. Özellikle de Kara Sevda, Aşk-ı Memnu, Ezel, Game Of Thrones gibi dizi-film müziklerini icra ettiği videolar çok izleniyor. Bunun yanında Teoman, Mor ve Ötesi gibi rock tarzı şarkılar da çalıyor. Müzik öğretmenliğini bırakarak tamamen müziğe yönelen ve bu anlamda güzel işler yapan Terkeşli ile çello ile olan müzik yaşantısını konuştuk.

GÖRÜNTÜSÜ BENİ KORKUTSA DA SESİNDEN ETKİLENMİŞTİM

Müziğe ilginiz ne zaman başladı? Çello ilginç bir seçim...

İlkokulda sınıf öğretmenim müziğe olan ilgimi keşfediyor. Ve onun yönlendirmesi ile ailem beni müzik kursuna gönderdi. Daha sonra güzel sanatlar lisesinde okudum. O süreçte gitar, org çaldım. Lisede ana bir entrüman seçmek gerekiyordu ben flüt istiyordum. Ancak daha sonra çelloyu gördüm. İlk defa o zaman çello dinlemiştim. Görüntüsü beni korkutsa da sesinden etkilenmiştim. O günden beri de çello çalıyorum. Üniversite döneminde ise ailemin de desteğiyle müzik öğretmenliği okudum. Ailem beni her konuda destekledi. Balıkesir Üniversitesi'nde okurken çelloyu da bırakmadım. Piyano zaten hem lisede hem üniversite de zorunluydu, o dönemde onu da çaldım. Başka bir entrümana yönelmeyi, çelloyu bırakmayı hiç düşünmedim.

ÖĞRETMENLİĞİ BIRAKMAK RADİKAL BİR KARARDI

Mezun olduktan sonra öğretmenlik yaptınız mı?

Müzik öğretmenliğini bitirdiğimde hedefim akademisyen olmaktı. Yüksek lisans yaptım. Bu dönemde İstanbul'a geldim. Akademisyenlikten vazgeçtim. On yıl özel okullarda öğretmenlik yaptım. Özellikle ilkokul öğrencilerimi çok seviyordum. Kişisel gelişim olarak beni besleyen bir süreçti. Bu dönemde işin sanat tarafını bırakmadım tabii. Tanınmayan müzik grupları ile çaldım. Ama yoluma tek başıma devam etmek istedim. 2022 yılında bir karar verdim ve öğretmenliği bıraktım. Radikal bir karardı. Aynı dönemde Instagram hesabımı açtım. Sosyal medya araç oldu bana. Yurt dışında birçok çellist var bende onlar gibi olmalıyım dedim. Zorlu bir süreç olmasına rağmen öğretmenliğe bırakmadığım için hiç pişman olmadım. İyi ki de böyle yapmışım diyorum. Instagram'da iyi bir kitle edindim. Ama burası için gerçekten çok çalıştım. Sadece video çekip atmakla olmuyor. Birçok farklı algoritma var.

TÜRKİYE'DE BU AÇIĞI BEN KAPATABİLİRİM

Gerçekten güzel içerikler üretmişsiniz. Ve çello sizin müziğinizde başka bir şeye dönüşüyor sanki. Normalde çello klasik müzik enstrümanı. Ama yaptığınız müzik klasik değil...

Çelloyu popüler müzikte kullanmayı istiyordum. Klasik müzik seviyorum ama açıkçası klasik müzik beni biraz yormuştu. Klasik müzik ciddiyet ve disiplin istiyor. Baktığınızda klasik gitar da latin müziği entrümanı, klasik bir çalgı ama kimse neden popta kullanılıyor denmiyor. Çünkü buna alıştık. Ben de çello da bunu yapmak istiyorum. Yurt dışında bunu yapan çellistler var; Stjepan Hauser, Bagzhan Oktyabr gibi... Benim de takip ettiğim ve görüştüğüm isimler. Yola çıkarken şunu düşündüm. Neden Türkiye'den yerli bir çellist çıkmasın? Çünkü ülkemizde seviliyor. Dinleyici kitlesi var. Biz de böyle bir açık var ve bunu kapatabilirim. Neden yurt dışından geleni takip etsin ki? Yerlisi var, ben varım... Bundan dolayı da genelde bizden eserler çalıyorum.

ÇELLO DİZİ-FİLM MÜZİKLERİNE ÇOK YAKIŞIYOR

Konu açılmışken repertuvarında neler var? Yerli dizi müzikleri senin için önemli bir alan sanıyorum.

Yerliliğe vurgu yaptığım için repertuvarımın çoğunluğu da Türkçe eserler. Ben bu toprakların insanıyım o yüzden bizden bir şey vermeye çalıyorum. Globalde bu işi yapanlar genelde dünyaca çapında bilinen eserleri çalıyor. Ben pop, rock farketmez daha yerli eserler seçiyorum. Şarkı seçiminde de yüzde kırk kendi istediğimi yüzde altmış takipçilerden gelenlere kulak veriyorum. Bir yerde popüleri yakalamak zorundayım. Genç bir kitleye hitap ediyorum. Kendimden ödün vermeden bana yakışan eserleri seçiyorum. Genelde rock tarzı şarkıları seviyorum. Teoman, Mor ve Ötesi, Şebnem Ferah gibi isimlerden çalıyorum. Dizi ve film müziklerini çok yapıyorum. Güzel dönüşler alıyorum ve çalmayı seviyorum. Özellikle de Toygar Işıklı eserlerinin yeri ayrı. En sevilen videom Ortaköy'de çektiğim Kara Sevda dizisinin Anlatamam müziği oldu. Yurt dışında da çok sevilen bir isim. Benim yaptıklarımı da paylaşmıştı kendi sayfasında. Yine Toygar Işıklı'dan Ezel, Aşk-ı Memnun dizisindeki eserlerini de çalıyorum. Farklı yapımlarda var. Yurt dışından müzisyenlerin de eserlerini çalıyorum. Evgeny Griko var mesela.

İSTANBUL'UN GÜZELLİKLERİNİ DE GÖSTERMEK İSTEDİM

Sosyal medyadaki videoların gerçekten çok güzel. Sokakta video çekmek nasıl aklına geldi?

Benimle aynı işi yapanlara baktım, genelde evde çalıp videolar yükleniyor. Ama İstanbul çok güzel bir şehir. Ben bu güzellikleri de görsel olarak sunabilirim diye düşündüm. Ortaköy, Balat, Boğaz manzaralarını insanlar çok sevdi. Bazen de sadece güzel bir duvar görüyorum ve orada çekiyorum. Tabii sokakta çekim yapmanın zor tarafları da var. Hem hava koşulları hem de yoldan geçen insanlardan dolayı sorun yaşayabiliyorum.

EN ÇOK KARA SEVDA DİZİSİNİN ŞARKISI İSTENİYOR

Konserler de vermeye başladın. Hatta geçtiğimiz günlerde özel bir konserin vardı. Nasıl geçti?

Topluluk içinde çalmam eskilere dayanıyor aslında. Öğrenci olduğum dönemlerde de konserler vermiştik. Senfoni orkestralarında ve bağımsız orkestralarla da sahneye çıktım. Ama ben tek olarak yoluma devam etmek istedim. Kendi başıma son iki yıldır sahne alıyorum. Bu konseri önemli kılan ise benim ilk isim konserim olması. Hafta içi ve yağmurlu olmasına rağmen kalabalıktı konser. Çok güzel geçti. Küçük bir ekibim var. Çok çalıştık bu konser için. Bana bir orkestra eşlik etti. Repertuvarı iki bölümde oluşturdum. İlk yarıda dizi-film müziği, ikinci yarıda ise sözlü şarkıları çaldım. Dizi-film müziklerine çello çok yakışıyor. İnsanlar bu müzikleri canlı dinleyemedikleri için bir konserde duymak hoşlarına gidiyor. Game of Thrones ile başlayıp Son Moikan ile devam ediyorum, ardından Kara Sevda... Dinleyici seviyor. Parçalara düzenleme yapıyorum. Söz kısmını çalıyorum. Ben de vokal olmadığı için sahnede benim vokalim seyirciler oluyor. Vokalden kalan kısmını orkestram çalıyor. En çok Kara Sevda seviliyor. Onu farklı formatlarda çalıyorum. Ve konserimde bist olarak çaldım onu. Alkışlardan sonra bir daha isteniyor. Daha çok slow olan tarzı seviliyor ama ben rock tarzındaki halini seviyorum.

KLASİKLERİ EVDE KENDİME ÇALIYORUM

Şarkı hiç mi söylemiyorsun?

Kendi kendime söylüyorum. Ama sahnede böyle bir şey yapmayı düşünmüyorum. Ben niş bir şey yapıyorum. Vokal çok fazla var. Her perşembe yeni bir vokal çıkıyor. Ama benim gibi çello çalan yok.

Bu bir dezavantaj olabilir mi? Çünkü bizim kitle şarkıya eşlik etmek, söylemek ister. Bu noktada bir endişen var mı?

İlk başlarda çok endişem vardı. Hatta hala kaygılarım devam ediyor. Şu an bir yoldayım ve deniyorum. Bana göre dezavantaj ve avantajları var yaptığım müziğin. Avantajlarından biri benim gibilerin sayısı az olması. Vokal ise çok var. Yine farklı dilde şarkıları İngilizce ya da farklı bir lisanda ben icra edebilirim. O dili bilmeme gerek yok. Bu da avantaj bence. Vokal olarak söylesem o dili bilmeden söyleyemem ama müzikte bu yok. Ve globalde de bu anlamda birçok kişiye hitap edebilirim. Dezavantajlarından biri ise kendi eserlerimi yapma ihtimalim çok düşük.

Klasiklerden çalıyor musun? Ya da repertuvarına ekleme düşüncen var mı?

Klasik eserleri evde kendime çalıyorum. Onun haricinde konserlerde çalmıyorum. Ama belki bir iki eser ekleyebilirim. Operadan olabilir. Daha öncede söyledim çelloyu klasik müzikten çıkarmak istiyorum. Yenilik peşindeyim. Önceden mesela elektronik çello yoktu. Şimdi var ve ben onu sahnemde kullanıyorum.

BENİM SAHNEMDE OTURAN BİR MÜZİSYEN YOK

İki farklı çello çalıyorsun değil mi?

Biri akustik çello diğeri elektro çello. Gitar gibi yani... Sesleri aynı görüntüleri farklı. Birkaç yıldır çalmaya başladım elektro çelloyu. Sahnemde kullanıyorum. Çünkü benim sahnemde oturan bir müzisyen yok. Atlayan, zıplayan bir yerden bir yere giden bir sanatçı görüyorlar sahnede. Oturup çello çalmıyorum. Bundan dolayı da çello benimle birlikte hareket ediyor. Ayrıca bunda birçok efekt kullanıyorum. Sahnede farklı bir şey sunmaya çalıyorum.

Çello çalarken ne hissediyorsun?

Birçok duyguya giriyorum. Bazen hüzünleniyorum bazen neşeleniyorum bazen ise öfkeleniyorum. Bu çaldığım şarkıya göre değişiyor. Kimi zaman gözlerimi kapatırım mesela. Bu içgüdüsel olarak oluyor. Kimi zamanda heyecanlanmamak ve odaklanmak için yapıyorum.

BÜYÜK SALONLARDA KONSERLER VERMEK İSTİYORUM

Konserler devam edecek mi?

Tabii bundan sonra konserler sürecek. Şimdi konser görüntülerimi paylaşacağız. İnsanlar neler yaptığımızı görsün. Sonra yeni tarihler belirlenecek. Kazakistan'dan konser için çağırdılar. Yurt dışından çok takipçim var. Türk dünyasından, İran ve Rusya'dan özellikle bir kitle var, takip eden...

Geleceğe yönelik hayallerin neler?

Temkinli ve uçmadan gitmek istiyorum. Emin adımlar atmayı seviyorum. En çok önemsediğim konserlerimi duyurmak. Herkes İstanbul'da böyle bir konser yapıldığını bilsin istiyorum. Ve daha çok dinleyiciye ulaşmak, büyük konserler vermek istiyorum. İnsanlar beni canlı izlesin. Beraber şarkılar söylemek çok güzel. Ben sadece çalmayı önemsemiyorum. Görsellikte önemli. Sahne şovları yapmak istiyorum. Müzikal, tiyatral sahneler kurmak istiyorum. Bir müzik yolculuğuna çıkarıyorum aslında insanları. Yurt dışından buraya gelip konser veren ve salonları dolduran sanatçılar var. Hauser mesela, Ülker Arene'da konser verdi. Ben de gitmiştim. Burada böyle bir talep var. Umarım bir gün bende onu yerinde olurum.