AKSAM.COM.TR
Gülcan Tezcan
Yazar Tarık Tufan, Duyarlı Medya Gençlik Buluşmalarının konuğu oldu. Fatih Belediyesi Davutpaşa Medresesi'nde gençlerle bir araya gelen Tufan, "Dijital Çağda Hikâye Kurmak" başlıklı bir konuşma yaptı.
İletişimin özünde hikâye anlatma becerisinin yattığını ve dijitalleşmenin bu beceriyi derinden dönüştürdüğünü söyleyen Tufan, "Hikâye bir dakikalık haber metni de olabilir, bir kısa film, kurmaca film ya da 500 sayfalık bir roman olabilir. Günün sonunda kullandığımız araçlar ne olursa olsun aslında şu soruyu sormamız gerekiyor. Ne anlatmak istiyoruz? Bu hikâyenin sonunda muhatabınızda inşa ettiğiniz, oluşturduğunuz, amaçladığınız duygu ve fikir nedir?" şeklinde konuştu.
Tufan, "Hikâyeleri değerli kılan şey kullandığınız araçlar ne olursa olsun onun iyi anlatılmış olmasıdır. Amacınızla ve beklentiyle hikâyenin çerçevesi birbirine münasip olursa ancak iyi anlatım kurabiliyorsunuz." hatırlatmasında bulundu.
Dijital dünyanın sunduğu imkânların özgürleştirici göründüğünü ancak aslında kullanıcıları belirli formatlara uymaya zorladığını vurgulayan Tufan, "Bu çağ görünürde insanlara sonsuz ifade alanları açıyor gibi duruyor ama bizi kendi biçimlerine uydurmaya mecbur bırakıyor. Bir özgürleşme görüntüsü altında tahakküm kuruluyor." dedi.
Yazar, sosyal medya platformlarının kullanıcı davranışlarını algoritmalarla yönlendirdiğini ve bu durumun ifade özgürlüğü kavramını sorgulanır hale getirdiğini belirtti:
"Günün sonunda bu platformların hepsi birer şirket. Hepsinin CEO'su var ve hiçbiri seçimle gelmiyor. Modern insan bugün ifade özgürlüğü diye aslında bu platformları savunuyor."
Dijital dünya dikkat süremizi de belirliyor
Dijitalleşmenin insanların dikkat süresini de kısalttığını söyleyen Tufan, bunun insan ilişkilerine de yansıdığını ifade etti: "Artık insanlar çarpı 2 hızda film izliyor, müzik dinliyor. Bu hızlanma ilişkilerimize de sirayet ediyor; birbirimizden çabuk sıkılıyoruz."
Tufan konuşmasında ayrıca hikâye kurmanın hem bireyin kendisiyle hem de dış dünyayla kurduğu en temel iletişim biçimi olduğunu vurguladı: "İşimiz ne olursa olsun, iletişimin özü hikâye kurmaktır. Her hikâye muhatabına bir duygu, bir fikir, bir değer aktarır. Anlatıcı olarak sorumluluğumuz, ne anlatmak istediğimizi doğru belirlemektir."
Yazar, her hikâyenin içinde "iyi, doğru ve güzel"e dair bir dünya görüşü barındırdığını da dile getirdi. "Bir şeye güzel demek bile politik bir tercihtir. Çünkü güzellik anlayışımız bile içinde bulunduğumuz dünya görüşünden beslenir."
Konuşmasının sonunda gençlere "dijital çağda hikâye kurmanın" sadece teknik bir beceri değil, aynı zamanda ahlaki ve estetik bir sorumluluk olduğunu hatırlatan Tufan, kendi hikâyemizi anlamadan başkasının hikâyesinde kaybolabileceğimizi söyledi.