Yazar Hüseyin Emin Öztürk: Yaralı Keklik'te çocukluğumdan izler var

Beyazperdeye de uyarlanan “Yaralı Keklik” adlı romanın yazarı Öztürk, “Genç nesillere tarihimizin, kültürümüzün, hikayelerimizin anlatılmasına ihtiyaç var. Her edebi eser, çağına tanıklık eder. Dolayısıyla 'Yaralık Keklik'te bize ait hikayeler, değerler var. Bunların geniş kitlelere aktarılması lazım.” dedi.

Şair ve yazar Hüseyin Emin Öztürk, "Yaralı Keklik'in üçte ikisi hayal, üçte biri gerçek diyebiliriz. Üçte birinde de çocukluğumdan izler var. Ayrıca sosyal hayattan da kopuk olmayan bir edebiyatçının yeniden inşa etme mantığı içerisinde böyle bir eser ortaya çıktı." dedi.

Türk edebiyatına iz bırakmış eserler, beyaz perdeye uyarlanarak sinemaseverlerle buluşmaya devam ediyor.

Hüseyin Emin Öztürk'ün kaleme aldığı, 1987'de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ödüle değer görülen "Yaralı Keklik" adlı romandan aynı isimle uyarlanan film de İstanbul'da Beyoğlu Majestik ve Çatalca Cinemy'de seyircilerin beğenisine sunuluyor.

Piar DNA yapımcılığında sinemaya aktarılan, yönetmen koltuğunda Taner Tunç'un oturduğu "Yaralı Keklik" filminin senaryosunda Hakan Yazıcı imzası yer alıyor.

“YARALI KEKLİK, ALMANYA’DA İŞÇİ GİDEN AİLELERİN GERİDE BIRAKTIKLARINI ANLATIYOR”

Bugüne kadar çocuk edebiyatı alanında birçok ödül alan Öztürk, AA muhabirine "Yaralı Keklik" romanına ve filmine ilişkin açıklamalarda bulundu.

"Yaralı Keklik" romanının ilk önce 1987'de "Gül Çocuk" dergisinde bölümler halinde tefrika edildiğini belirten Öztürk, aynı yıl Seha Neşriyat tarafından kitap olarak yayımlandığını söyledi.

Hüseyin Emin Öztürk, romanın aynı zamanda bir dönem Milli Eğitim Bakanlığı tarafından da basıldığına işaret ederek, "İmza günü için okullara gittiğimde öğrencilerle söyleşi yaparken, 'kitabın ne kadarı gerçek, ne kadarı hayal mahsülü?' diye bana soruyorlar. Yaralı Keklik'in bu anlamda üçte ikisi hayal, üçte biri gerçek diyebiliriz. Üçte birinde de çocukluğumdan izler var. Ayrıca sosyal hayattan da kopuk olmayan bir edebiyatçının yeniden inşa etme mantığı içerisinde böyle eser ortaya çıktı." diye konuştu.

“İLK GİDENLER, CİDDİ ANLAMDA KÜLTÜREL DEĞER EĞİTİMİ ALMAMIŞ 40’LI YILLARIN ÇOCUKLARIYDI”

"Yaralı Keklik"te 1960'lı yılların başından başlayarak, Almanya'ya işçi olarak giden ailelerin yaşadığı olayları anlatmak istediğini aktaran Öztürk, şunları kaydetti:

"Almanya'ya giden insanlar büyük ölçüde köylerin gençleriydi. Bunların bir kısmı bekar bir kısmı evliydi. Tabii bu ailelerin ekonomik olarak buradan bir gelir etmeleri faydalı bir şeydi. Ülkemize de ekonomik olarak bir getirisi oldu ama arka planında sosyolojik olayların olduğunu (biliyoruz). Aile dramlarının yaşanması, bir çocuğun baba hasreti, bir eşin kocasına hasreti ya da ailelerin zaman zaman dağılması gibi şeyler işin dramatik tarafıydı. Bir kısmı ailelerini de Almanya'ya götürdü ama ilk jenerasyon oraya intibak edemedi, bir kısmı asimile oldu. Dolayısıyla da o nesil kendi kimliğini koruyamadı. Benim kanaatime göre o dönem yani 1960'lı yılların Almanya'ya giden gençliği, 1940'lı yılların çocuklarıydı ve bu çocuklar ciddi anlamda kültürel bir değer eğitimi almadı. Yani en yetişmemiş neslimiz gitti oraya ve bunun da Türkiye'ye iz düşümleri oldu. Fakat dini değerlere bağlı olanlar ise kendilerini korudular."

Hüseyin Emin Öztürk, Tanzimat'tan beri din adamlarına karşı oluşturulan ön yargıyı kıracak bir karakteri romana taşıdığını belirterek, Yusuf Hoca'nın Veysel'in dünyasına nasıl girdiğini ise şöyle anlattı: "Yaşadığı travmalardan onu kurtararak, gerçekten bir pedagog gibi yaklaşan aydın bir din adamı. Maalesef Tanzimat'tan bugüne edebiyatımızda çoğu zaman kasten, bilgisizce imamlar hep farklı gösterildi. Ben de bir yazar olarak hakikati ortaya koymak ve hakkaniyeti teslim etmek adına çocukla çocuklaşan, sevilen, sayılan, haktan yana olan imamların da olduğunu bu eserde ortaya koymuş oldum." dedi.

“HER EDEBİ ESER, ÇAĞINA TANIKLIK EDER”

Edebi eserlerin sinemaya çok fazla aktarılmadığı yorumunda bulunan Öztürk, şöyle devam etti:

"Gişe endişeleri taşınıyor. Hollywood'un sinema tekniği karşısında, başarılı olma şanslarını göremedikleri için yerli yapımlara fırsat verilmiyor. Oysaki genç nesillere bizim tarihimizin, kültürümüzün, hikayelerimizin anlatılmasına ihtiyaç var. Her edebi eser, çağına tanıklık eder. Dolayısıyla 'Yaralı Keklik'te bize ait hikayeler, değerler var. Bunların geniş kitlelere aktarılması lazım."

Yapımcının hangi düşüncelerle filmi Türkiye genelinde vizyona koymadığının arka planını bilmediğini söyleyen yazar Öztürk, Yaralı Keklik'te kader ve ölüm gibi olguların çocuklara doğru bir şekilde anlatıldığına dikkati çekerek, aynı zamanda baştan sona hayvan sevgisi etrafında örülmüş bir hikâyenin yer aldığını dile getirdi.

“YERLİ VE MİLLİ ESERLERE YÖNELEREK SİNEMAYA AKTARMAMIZ GEREKİYOR”

Filmi izleyenler arasında yer alan şair ve yazar Yusuf Dursun, "Yaralı Keklik"in çocukların dünyasını yansıtan bir eser olduğu değerlendirmesinde bulunarak, "Eserin içerisinde iyilerle kötülerin sürekli bir mücadelesi vardı ve sonunda çocukların ruhuna uygun olarak güzellik galip geliyordu. Bir de maalesef genelde eserlerde din adamlarının kötü karakterlerde ifade edilmesinin burada tam tersini gördük. Bu beni çok bahtiyar etti." diye konuştu.

Dursun, edebiyatın bakir bir alan olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:

"Edebiyat eserlerini okuyanların sayısı biraz sınırlı. Fakat beyaz camın büyüsü de seyredilme oranları da farklı. Beyazperdede bir edebiyat eserinin bıraktığı tesir çok daha önemli. Bu bakımdan bizim yerli ve milli eserlere yönelerek, sinemaya aktarmamız icap ediyor. Bu anlamda herkese görevler düşüyor."

“HİKÂYE İNSANIN KENDİSİNDEDİR”

Nar Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Tayfur Esen de filmin duygusal bir yapıya sahip olduğunu dile getirerek, şunları anlattı:

"Çok bizden, Anadolu ve çocuk kokan değerli bir çalışma olmuş. Ümit ediyorum hem yönetmenimiz hem yazarımız bu çalışmalarına yeni eserlerle devam ederler. Çünkü biz, bize ait bir şeyi dünyaya aktarması gereken bir toplumuz. Çoğu yayıncıyla konuştuğumuzda her daim bize söylenen şudur, 'dünya aslında kendi hikayesini anlatırsa yaşanılır hale gelir.' Şehirler zanneder ki 'bütün hikâye bizdedir'. Hayır, hikâye insanın kendisindedir. Her bir insan bir hikâyenin merkezidir. Bu anlamda 'Yaralı Keklik' bir çocuğu, aslında bir dünyayı anlatıyor bizlere ve bu anlamda her insana çok değerli mesajlar iletiyor."

Esen, Eflatun Cem Güney'in kitapları gibi Anadolu'da üretilmiş birçok eserin sinemada olması gerektiğini savunarak, "Çocuk edebiyatımızda beyazperdeye aktarılması gereken birçok eser olduğu kanaatindeyim. Çocuk edebiyatı ayrıca herkese hitap edebiliyor. Çünkü bütün büyükler bir zaman küçüktü ve benzer duygular taşıdılar." ifadelerini sözlerine ekledi.

"Yaralı Keklik" filmini eşiyle izlemeye gelen eğitmen Baki Kesik de yaptığı değerlendirmede, şunları kaydetti:

"Çocukluğum ve gençliğim Anadolu'da geçti. Filmi izlerken o dönemi yeniden yaşadım ve bu toprakların değerlerinin günümüze yansıma noktasındaki eksiklikleri de gördüm. Bir öğretmen olarak bu toprakların değerlerinin çocuklarımıza yaşatılması, bize de nostalji olarak aktarılması adına çok mutluyum. Sadece aklımıza değil, kalbimize de etki eden eserlerin var olması önemli. Çünkü kalpten kalbe giden duygular bu topluma faydalı olacaktır."

“YARALI KEKLİK”

Çok sayıda yazar ve çizerin yanı sıra Cahit Zarifoğlu'nun vefatından önceki son dönemde çocuklara yazdığı şiirleriyle yer aldığı Gül Çocuk dergisinde tefrika edilen Yaralı Keklik'in farklı yayınevleri tarafından baskıları yapıldı.

Necmettin Asma'nın resimlediği "Yaralı Keklik"in son edisyonu ise Nar Yayınları tarafından okura ulaştırılıyor.

Sinemaya aynı adla uyarlanan yapımda Alper Pehlivan, İbrahim Kalkan ve Dilek Canbay başrolleri paylaşıyor.

Dram türündeki "Yaralı Keklik" filminin konusu özetle şöyle:

"Veysel bir gün köyde yaralı bir keklik bulur. Kekliği iyileştirmeyi kafasına koyan Veysel, hasta olan küçük kız kardeşine bunu gerçekleştireceğinin sözünü verir. Kız kardeşinin durumu ağırlaşan Veysel, verdiği sözü tutmak için büyük çaba gösterir."

Film, İstanbul dışında ayrıca Antalya Cinemasal'da, Aydın Söke Dicle Sineması'nda, Bursa Mustafa Kemal Paşa Kültür Merkezi Sinema Salonu'nda, Samsun Bafra Kristal Sineması'nda ve Zonguldak Çaycuma Cine1Can'da izlenilebilecek.