Bir aylık turne için 2005 yılında geldiği Türkiye'ye, kültürel ve doğal güzellikleri ile insanlarının misafirperverliğinden etkilenerek yerleşmeye karar veren koto sanatçısı Atsuko Suetomi, Türkiye ve Japonya arasındaki köprülerin müzik vasıtasıyla güçlendirilmesine katkıda bulunuyor.
Japonya'da dünyaya gelen Atsuko Suetomi, Musashino Üniversitesi ve Takasaki Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde Japon kültürü ve Japon müziği üzerine eğitimini tamamladıktan sonra İkuta Klasik Koto çalmayı öğrenerek, modern koto aleminde usta sayılan Tadao Sawai ve Kazue Sawai'den eğitimler aldı.
Suetomi, 2005 yılında bir aylık turne için geldiği Türkiye'ye, kültürel ve doğal güzellikleri ile insanlarının misafirperverliğinden etkilenerek yerleşmeye karar verdi.
İstanbul'da 2007-2009, İzmir'de 2010-2012 yılları arasında yaşayan Suetomi, 2012 yılından bu yana yaşamını ve sanatsal çalışmalarını Ankara'da sürdürüyor.
Türkiye'nin önde gelen sanatçıları ve orkestraları ile iş birliği yapan, ayrıca Japon Müziği Topluluğu Başkanlığı görevini sürdüren Suetomi, konserler aracılığıyla yardım faaliyetlerini yürüterek Türkiye ve Japonya arasındaki köprülerin dostluk ve müzik vasıtasıyla güçlendirilmesine katkıda bulunuyor.
Japonya ve birçok ülkede konser veren sanatçı, bazı Türk eserlerini de koto ile çalıyor. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın Şefi Ender Sakpınar ile orkestra ve koto olarak Türk Japon Dostluk konserleri veren Suetomi, Antalya Devlet Senfoni Orkestrası, Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası, Bursa Devlet Senfoni Orkestrası ve Eskişehir Büyükşehir Belediye Senfoni Orkestrası'nın solisti olarak davet edildi.
"Müzik, insanın insana huzur vermesi için bir araç"
Türkiye'de, Japon halk çalgısı kotonun tanıtılması ve koto eğitimi üzerine çalışmalarını sürdüren Suetomi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, müziğe piyano ile başladığını, fakat kendisine uygun olmadığını anlayınca hissettiklerini daha iyi ifade edebildiği için 10 yaşında koto çalmaya başladığını söyledi.
Ailesinde müzikle ilgilenen kimse olmamasına rağmen müzikle iç içe büyüdüğünü dile getiren Suetomi, "Ben müziği, insanın insana huzuru vermesi için, mutluluğu hissettirmesi için bir araç olarak düşünüyorum. O yüzden insan çok üzüldüğü ve mutsuz olduğu zaman, müzik aracılığıyla tekrar ayağa kalkmak için güç arıyor. Ben de böyle müzik yapmak istiyorum. Mesela Japonya'da büyük deprem olduğu zaman o yerlere gidip teselli konserleri verdim."
"Kök olarak bir ortaklık olduğunu hissettim"
Japonya Büyükelçilikleri aracılığıyla birçok ülkede konser verdiğini anlatan Suetomi, Amerika, Endonezya, Peru gibi ülkelerin ardından konser vermek için 2005 yılında Türkiye'ye geldiğini belirtti.
Japonya'nın İstanbul Başkonsolosluğu aracılığıyla İstanbul, Ankara, Mersin, Nevşehir'de konserler verdiğini ifade eden Suetomi, "Türkiye'ye ilk kez geldiğimde çok duygulandım, nostaljik hissettim. Nedenini anlayamamakla beraber kök olarak bir ortaklık olduğunu hissettim. Batı müziğinde olmayan çok özel bir duygu var Türk müziğinde. O yüzden hiç Türkçe bilmememe rağmen bir süre burada yaşamak istedim." diye konuştu.
"Bana hissettiğim gibi çalmamı söylediklerinde çok şaşırdım"
Türkiye'ye gelince farklı müzikal çalışmalardan çok etkilendim. Türk müziği sanatçıları emprovizasyon yapıyorlar. Mesela Japonya'daki geleneksel müzikte bu yoktur. Müzik notaya bağlı kalınarak çalınır. Ben de böyle yapıyordum. Burada bana hissettiğim gibi çalmamı söylediklerinde çok şaşırdım. Bu yeni müziklere ve armonilerin çıkmasına imkan veriyor. Ayrıca Türk müziğinin ritmik altyapısıyla Japon müziğinin sakinliği birleşince daha kuvvetli bir his yaratıyor."
"Türk müziğinde özel bir müzikal duygu var"
Türkiye'de Japon müziğini temsil etmekten çok memnun olduğunu belirten Suetomi, "Büyük şehirlerde konser yapmak kolay fakat küçük şehirlere ulaşmak zor. Kotoyu ve Japon müziğini tanımayan şehirlere de götürmek istiyorum." dedi.
Japonya'daki konserlerinde Türk müziğine yer verdiğini aktaran Suetomi, "Konser sırasında Japonlar'a sahnenin arka fonunda bir Türkiye manzarası gösteriyorum. Türk sanatçılarla Japonya'ya gitmeyi de çok istiyorum. Türk müziğinde özel bir müzikal duygu var. Sözleri de çok duygulu. Türk müzisyenler, akademik eğitim almalarına rağmen daha içten ve özgür bir duyguyla çalıyorlar." dedi.
(AA)