AKSAM.COM.TR
GÜLCAN TEZCAN
Topkapı Sarayı'nın en merak edilen ve sırlar barındıran bölümlerinden biri Harem-i Hümayun. Hem yapısal özellikleri, mimarisi ve hem de buradaki gündelik yaşam ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Harem'in kapalı olan kısımları dönem dönem yapılan restorasyonların ardından kapılarını dünyanın dört bir yanından gelenlere açıyor.
Milli Saraylar Başkanlığı'na bağlı Topkapı Sarayı'nın içinde bulunan Harem-i Hümayun'da son olarak Karaağalar Koğuşu tarihinde ilk kez ziyarete açıldı. Harem'de padişah ve ailesinin güvenliğinden sorumlu "Karaağalar"ın yaşam alanı olan bu bölüm konservasyon ve tefriş sürecinin tamamlanmasıyla birlikte bugün kapılarını açtı.
MEKÂN, HASSAS BİR RESTORASYON SÜRECİNDEN GEÇİRİLDİ
Milli Saraylar Başkanı Dr. Yasin Yıldız, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Karaağalar Koğuşu'nun 1665 yılında inşa edildiğini ve ilk defa ziyarete açıldığını, bundan dolayı çok heyecanlı olduklarını söyledi. Koğuşun, Topkapı Sarayı Harem Dairesi'nin klasik dönemine ait en özgün mekânlardan biri olduğunu hatırlatan Yıldız, "Karaağalar Koğuşu, 4. Mehmed döneminde, büyük bir harem yangınında ortadan kalkmış olan eski harem koğuşlarının yerine inşa edilmişti. Bundan dolayı burada oldukça hassas bir restorasyon süreci yürütüldü." dedi.
Karaağalar Koğuşu'nun tipik bir Osmanlı klasik dönemi yapısı olduğunu vurgulayan Yıldız, "Bu yapıyı kullanan 'karaağalar' özellikle Afrika'nın kuzeyinden, Sudan, Somali, Etiyopya'dan Osmanlı Sarayı hareminin ihtiyaçlarını görmek için getirilmişlerdir. Bunlar 'akağalar'la birlikte Enderun Sistemi'nde son derece önemli yer tutmaktadır. Burada yer alan 'karaağalar', haremin ana işleyişinden sorumlu ve Osmanlı Devlet Protokolü'nde sadrazamdan sonra gelen kişilerdir." ifadelerini kullandı.
Karaağaların devlet içindeki konumlarından dolayı önemli miktarda gelir sahibi olduklarına dikkat çeken Yıldız, sözlerine şöyle devam etti: "Karaağalar, mal varlıklarından dolayı çok sayıda vakıfları bulunan insanlar. Topkapı Sarayı dahil olmak üzere İstanbul'un çeşitli noktalarında cami, han ve çeşmeleri bulunuyor. 'Karaağalar'ın en önemli özelliklerinden biri de, sahip oldukları servetleriyle birlikte, Mekke ve Medine'deki Kabe-i Muazzama ve Peygamberimizin kabri olmak üzere, bütün mukaddes mekânların hâdimi olmalarıdır."
GİZLİ KALMIŞ MEKÂNLARINDAN BİRİ: "KARAAĞALAR KOĞUŞU"
Restorasyonu tamamlanan yapının Osmanlı klasik dönem üslubunu bünyesinde barındığını ifade eden Yasin Yıldız, Saray'ın bu özel bölümü ile ilgili şu bilgileri paylaştı: "Yapı, üç katlı bir koğuş sistemine sahip. Koğuş, mimari olarak 17. yüzyılın özelliklerini içinde taşıyor. Yapının üç katlı olması, karaağaların devlet protokolündeki yeri ve Osmanlı Sarayı'ndaki görevleriyle ilgili. Bu mekân, küçük yaşta buraya gelen karaağalar için adeta bir okul işlevi görmüştür. Erken yaşta buraya gelen karaağalar, önce üst katta yerleşiyor ve ardından kıdem kazandıkça alt katlara geliyorlar."
Topkapı Sarayı'nın "gizli kalmış mekânlarından biri" olan koğuşta restorasyonun 10 yıldan fazla bir zaman sürdüğünü ifade eden Yıldız, "Buradaki koğuşlarda yer alan objelerin önemli bir kısmı 'Karaağalar Koğuşu'na ait koleksiyonlarımızdan oluşuyor. Onların kullandığı eşyalar, buradaki yaşam tarzını ve sistematiği ziyaretçimize anlatabileceğimiz doneler barındırıyor. Dolayısıyla bugün ülkemizin tarihi ve kültürel miras alanında perde arkasında kalmış önemli bir eserini ziyaretçilerle buluşturuyoruz." dedi.
HAREM'DEKİ YAPILARIN HEMEN HEMEN TAMAMI KLASİK DÖNEME AİT
Yapının Topkapı Sarayı'nda yürütülen restorasyon süreçlerinin bir parçası olduğuna dikkati çeken Yıldız, "Bilindiği gibi '1. Ahmed' ve 'Yemiş' odaları da restorasyonun bitiminin ardından gezi güzergâhına dahil edilmişti. Şimdi 'Karaağalar Koğuşu' da benzer şekilde hizmete açıldı. Buradaki restorasyon süreci iki ayaklı bir şekilde ilerliyor. Bunlardan ilki, mimar restorasyon sürecidir. Yapı, oldukça yaşlı, klasik döneme ait bir eser ve haremin içinde yer alıyor. Bundan dolayı sürecin belirli zorlukları oluyor. Mimari çalışmanın dışında bir de taşınabilir eserlerin de bu süreçte restorasyon ve konservasyonları tek tek yapıldı. Bunlarla birlikte karaağalara ait vakfiye hizmetleri de duvarlara işlenmiş durumda ve bunları bilgi olarak ziyaretçiye sunmuş oluyoruz." dedi.
Topkapı Sarayı'nda restorasyon çalışmalarının bundan sonra da devam edeceğini aktaran Yıldız, "Topkapı Sarayı'nın haremi içi içe girmiş mekânlardan oluşuyor. Söz konusu binaların hemen hemen tamamı da klasik döneme ait olduğu için sürecin son derece özenli ve dikkatli bir çalışmayla devam etmesi gerekiyor. Bu noktada bizim kurum olarak prensibimiz diğer mekânların ziyaretini kesmeden bu çalışmaları yürütmek." diye konuştu.
CÜCELER KOĞUŞU DA YAKIN ZAMANDA AÇILACAK
Yıldız, hedeflerinin Harem'in tamamını ziyaret açmak olduğunu vurguladığı konuşmasında devam eden restorasyon çalışmaları ile ilgili son durum hakkında da bilgiler verdi: "Şu an bulunduğumuz 'Karaağalar Koğuşu'nun hemen karşısında 'Cüceler Koğuşu' var ve oradaki restorasyon çalışmaları da ilerlemiş durumda. Yakın zamanda o da bu avlunun içinde ziyaretçiyle buluşacak. Harem'in önemli bölümlerinden bir tanesi olan 'Kadın Efendiler Daireleri'ndeki restorasyon çalışmalarımız da sürüyor. Oradaki yapı, özellikle tezyinat olarak 16. ve 17. yüzyılın çini ve diğer süsleme sanatlarının çok ciddi örneklerini barındırdığı için hassas bir çalışma devam ediyor. Bunların da tamamlanmasının ardından Harem'deki bütün alanları ziyarete kazandırmış olacağız."
Üç katlı yapısı, çinili ve kalemişi süslemeleri, Edirnekâri dolapları ve döneme özgü iç düzeniyle dikkat çeken Karaağalar Koğuşu hem mimari hem de sosyo-kültürel tarih açısından büyük bir değer taşıyor. Bu yeni bölüm, bütüncül restorasyon yaklaşımının bir devamı niteliğinde. Aynı çerçevede, geçtiğimiz mayıs ayında I. Ahmed ve III. Ahmed Has Odaları da kapsamlı bir çalışmayla ziyarete açılmıştı.
OSMANLI SARAYININ GÖLGE KAHRAMANLARI
Topkapı Sarayı'nda görev yapan hadım ağalar, tarihsel olarak 'ak' ve 'kara' olarak iki gruba ayrılıyordu. 'Akağalar' sarayın dış bölümlerinde görev alırken, 'karaağalar' Harem-i Hümâyun'un güvenliği ve hizmetinden sorumlu tutuluyordu. Çoğunluğu çocuk yaşta saraya alınan bu kişiler, özenli bir eğitimin ardından devlet teşkilatına dahil ediliyor; sadakatleri, nezaketleri ve disiplinleriyle padişahın en yakın çevresinde konumlanıyorlardı. Zamanla en yüksek makama erişenler arasından çıkan Darüssaade Ağaları, Osmanlı devlet protokolünde vezîriâzamdan hemen sonra gelen ve Mekke ile Medine vakıflarının yönetiminden sorumlu olan en etkili saray görevlilerindendi.
1665 YANGININDAN GÜNÜMÜZE UZANAN BİR YAPI
Karaağalar Koğuşu, 1665 yılında çıkan büyük Harem yangınında zarar görmüş ve Sultan IV. Mehmed döneminde yeniden inşa edilmiş. Koğuşun girişinde yer alan Besmele-i Şerif ve 'Sultan Gazi Mehmed Han bin İbrahim Han' ifadesi ile karşısında yer alan 1078 (M. 1667) tarihli 'Ya müfettihe'l-ebvâb iftah lenâ hayre'l-bâb' duası, yapının tarihî kimliğini yansıtan önemli unsurlardan.
ÜÇ KATLI YAPI, DİKKAT ÇEKEN BİR HİYERARŞİ
Dar bir koridor etrafında şekillenen yapı, üç katlı. Giriş katında kiler, mutfak, yatak odası ve misafir odaları yer alırken bu bölümün 'Başkapı Gulamı' tarafından kullanıldığı kitabelerden anlaşılıyor. İkinci kat, 'acemi karaağalar'a; üçüncü kat ise 'ortanca' ve 'hasıllı ağalar'a ayrılmış. Her katın mimarî düzeni, görev ve kıdem farklılıklarını yansıtan simetrik ve hiyerarşik bir anlayışla tasarlanmış. Özellikle üst katlarda yer alan kalemişi süslemeler, Edirnekâri teknikle işlenmiş dolap kapakları ve özgün ahşap yapılar dikkat çekici.
TİTİZLİKLE YÜRÜTÜLEN RESTORASYON VE YENİLEME
Milli Saraylar Başkanlığı tarafından yürütülen restorasyon sürecinde, yapıdaki bozulmalar belgelendi, özgün malzemelere sadık kalınarak restorasyon teknikleri uygulandı. Yüzey temizlikleri, sıva onarımları, ahşap koruma işlemleri ve özgün kalemişlerinin tamamlanması gibi süreçler, alanında uzman sanat tarihçileri, mimarlar ve restoratörler eşliğinde gerçekleştirildi.
DÖNEME ÖZGÜ EŞYALAR, DUVAR RESİMLERİ, ARŞİV GÖRÜNTÜLERİ
Koğuş içinde yapılan düzenlemeler sayesinde ziyaretçiler artık yalnızca mimari bir yapı değil aynı zamanda döneme ait bir yaşam kültürünü de tecrübe edebilecek. Balmumu heykellerle zenginleştirilen anlatım, Karaağalar'ın günlük yaşantısını görsel olarak canlandırırken koleksiyonlardan seçilen döneme özgü eşyalar, duvar resimleri ve arşiv görüntüleriyle desteklenen sergileme yöntemi, mekâna tarihsel bir derinlik katıyor.
HAREM-İ HÜMAYUN'UN GİZLİ KOĞUŞU ARTIK GÜN YÜZÜNDE
Karaağalar Koğuşu, yalnızca Osmanlı devlet teşkilatına değil aynı zamanda sınıflar arası ilişkinin saray içindeki organizasyonuna da ışık tutuyor. Tarihin sessiz tanıkları olan bu odalar, bugün sessizliklerini ziyaretçilere açıyor. Karaağalar Koğuşu, Topkapı Sarayı'nın kapalı olduğu salı hariç haftanın her günü 09.00 – 17.30 saatleri arasında ziyaret edilebilecek.