Tarihi ve doğasıyla masalsı bir diyar: Gökçeada

Denize dalıp doğal bir akvaryumda yüzüp kıyıya çıkınca, muhteşem bir çınarın altında dinlenip kömür ateşinde demlenen çayı içtiğiniz, tarihi Rum köylerinde taş evler arasında taş sokaklarda yürüdüğünüz bir yer Gökçeada. Dolunay ışığında Tuz Gölü'nde yürümenin de keyfi bir başka...

Gökçeada, hem tarihi hem doğası hem de şiirsel ortamıyla büyüleyici bir gezi rotası. Peki burayı gezerken nasıl bir plan yapmalıyız? Gökçeada'ya vardığınızda adayı daha iyi özümsemek ve gezerken ruhunu daha iyi solumak için öncelikle Kent Müzesi'ni ziyaret etmeniz iyi olacaktır. Müzede bir zamanlar adadaki ince kültürü keşfedecek, sosyal geçmişinin farkına varacaksınız. Adanın ruhuna karıştığınızda geziniz çok daha anlamlı ve keyifli bir hale gelecektir. 2017 yılında açılan Gökçeada Kent Müzesi, 2018 yılında Tarihi Kentler Birliği tarafından en iyi kent müzesi seçildi. Hafta içi 09.00 - 19.00 saatleri arasında ziyarete açık olan müzede Türkiye'nin ilk palyaçosunun sahne kostümleri ve eşyalarının sergilendiğini de ekleyelim.

MANZARALI TAŞ KÖYLER

Gökçeada'da müzeyi gezdikten sonra bir an once tarihi Rum köylerini görmek isteyeceksiniz. Bademli, Zeytinli, Tepeköy ve Dereköy kentsel sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmış durumda. Adada deniz kenarında yerleşim yeri bulunmamasının en önemli sebebi bu. Köylerin yüksekte olması güzel manzaralara sahip olmasını da sağlamış. Taşla kaplı yollar, kahveler ve kiliseler çoğu köyde sağlam olarak kalmış. Buralarda vakit geçirmek keyifli olduğu kadar fotoğraf severler için etkileyici kareler sunuyor. Gökçeada manzaralarıyla gerçekten de büyüleyici bir yer. Tepeköy Çınaraltı, muhteşem manzara altında piknik yapıp keyifli anlar geçirebileceğiniz yerlerden biri.

625 YAŞINDA BİR ÇINAR

625 yaşındaki muhteşem çınarın altında, karşınızda büyüleyici bir manzara. İnsan huzur bulacak bir yer aradığında hiç ayrılmak istemeyeceği bir vaha. Karşınıza Semadirek Adası ve sonsuzluğa uzanan Ege'yi alıp kömür ateşinde demlenen çayı içtiğinizde unutulmaz bir anıyı zihninize kaydetmiş olacaksınız. Gökçeada'da bununla beraber koruma altına alınan beş çınar ağacı daha bulunuyor. Adada masalsı anlar yaşayabileceğiniz Tuz Gölü'nden bahsedelim biraz. Ortalama derinliği 1 metre, genişliği yaklaşık 1 kilometre olan göle tamamen deniz suyu ve yağmurlarla oluşuyor. Gölün suyu yazın buharlaşıyor ve üstü beyaz tuz tabakasıyla kaplanıyor. Gölde flamingo, angıt, suna gibi türlerin de dahil olduğu 80 kuş türü ikamet ediyor.

MASALSI BİR YÜRÜYÜŞ

Yaz akşamları kuruyan gölden yansıyan dolunay ışığı tam bir görsel şölen ve mistik atmosfer yaratıyor. Fotoğrafçılar için güzel kareler oluşuyor. Gölden çıkan bol miktarda kükürt içeren siyah çamurun romatizma ve sedef gibi hastalıklara iyi geldiği iddia ediliyor. Windsurf ve kitesurf'e yeni başlayanlar için ise ilkbahar aylarında Tuz Gölü ideal bir pratik yapma yeri denilebilir.

KAYALIKLAR PEYNİR GİBİ

Kaşkaval Burnu'nda peynir kayalıkları olarak anılan dikkat çekici kaya oluşumları bulunuyor. Kuzulimanı'nın hemen solunda yer alan üst üste binmiş peynir kalıplarını andıran bu kayalıkları ancak denizden tekne ile görebiliyorsunuz. Balıkçı tekneleriyle anlaşarak burayı görmeniz mümkün. Fırsatınız olursa zaman ayırmanızı öneriyoruz.

DOĞAL BİR AKVARYUM

Doğal bir akvaryum niteliğindeki Gökçeada Sualtı Parkı, sualtı dünyasını sevenler için harika deneyimler sunuyor. Burası ayrıca Türkiye'nin ilk ve tek sualtı parkı niteliğinde. Kıyıdan 1 deniz mili uzunluğunda, denizden 200 metre açıklığında bir alanı kapsayan park Yıldızkoy'un ortasından başlayıp Şelaleli koyda sonlanıyor. Bu bölge içerisinde Akdeniz Foku dahil pek çok deniz canlısı barınıyor. Sualtı mağaralarına girişler de bulunuyor.

ADETA BİR DENİZ MÜZESİ GİBİ

Bir deniz müzesi niteliğindeki ada Akdeniz ve Karadeniz arasındaki deniz canlılarının geçiş yolu üzerinde olduğu için üreme ve yumurtlama alanı olarak işlev görüyor. Yunuslara ve daha başka türlere rastlamak mümkün. Gökçeada sualtı parkına ait kıyı alanında alglerden ve deniz çayırlarından oluşma bir zon bulunmakta. Bu zonda yeşil, kahverengi ve kırmızı alg türleri ve posidonya çayırları var. Dalış yapabilmek için izin almak gerekiyor.

YEMEKLERE DOYAMAZSINIZ

Gökçeada'da deniz ürünleri ve zeytinyağlılarla güzel ziyafetler çekerek gezinize damak tadı da katacaksınız. Taze balık çeşitlerinin dışında, ahtapot, kalamar, karides, ıstakoz, yengeç ve deniz kestanesi en çok kullanılan deniz ürünleri. Zeytinyağında kızartılan kılıç balığı adaya özgü bir lezzet. Doğal yabani kekikle beslenen hayvanların bolca bulunduğu Gökçeada kırmızı etin de en lezzetlisini sunuyor. Kuzu ve keçi etinden çeşitli yemekler yapılıyor. Kekik balını da mutlaka deneyin.