Şule Kala: “Ramazan'ı önce yetişkinler doğru anlamalı”

Çocuklara Ramazan'ı nasıl anlatmak gerektiğini konuştuğumuz Şule Kala, “Açıkçası yetişkinler olarak biz bile bu konuda yeteri kadar iyi değiliz. Hala neden oruç tuttuğumuz sorulduğunda, ‘Fakirlerin halini daha iyi anlamak için' diye cevap veriyor yetişkinler. Orucun açlık ve susuzluktan çok daha fazlası olduğunu önce bizim anlamamız lazım. Oruç müthiş bir irade eğitimidir. İnsanın en temel ihtiyaçlarından biri yeme içmedir ama aynı zamanda en bencil olduğu konudur bu. Oruç bu yönüyle insanın kendi ilkel yanlarını dizginleyebilmesidir” diyor.

AKSAM.COM.TR

MERVE YILMAZ ORUÇ

Ramazan Sohbetleri serimiz yazar ve eğitimci Şule Kala ile devam ediyor. Ramazan ayı boyunca "Sorularım Var!" programı ile çocukların bu ayla ilgili merak ettiği soruları cevaplayan Kala, "Din eğitimi konusu gerçekten çok dikkat gerektiriyor. Bazı çocuk bu tür meselelere daha yatkındır bazısı ise daha dirençli... Bu sebeple vereceğimiz cevaplar elbette kişiye özel olmalı" diyor. Aksam.com.tr olarak Ramazan ayını çocuklara nasıl anlatmak gerektiği üzerine sohbet ettiğimiz Kala, "Çocuklarımıza bir şeyler anlatmanın en etkili yolunun 'yaşamak' olduğunu asla unutmayalım. Çünkü onlar bizim aynamızdır. Bizde ne görürlerse onu yaparlar. Bu sebeple birer yetişkin olarak bize düşen o aynaya güzel izdüşümler bırakmaya çalışmaktır." diyerek aslında öncelikle Ramazan'ı yetişkinler olarak bizlerin doğru anlaması gerektiğine vurgu yapıyor.

HER ZAMAN BAMBAŞKA BİR İKLİMLE GELİYOR

Ramazan ayı size ne hissettirir?

Ramazan'a kavuşturan Mevla'ya hamdolsun. Açıkçası Ramazan'ın gelişi bende bir miktar kaygıya sebep olur. Ya hakkını veremezsem, demekten kendimi alamam. Öylesine dolu dolu bir ay ki, insanî acziyetlerimle onu ıskalamaktan çok korkarım. Ama gelişi öyle de bir meltem estirir ki, beni düştüğüm yerden kaldıran bir el gibi dokunur omzuma. "Korkulacak bir şey yok, hadi kalk" der gibi şefkatle gelir. Nasıl anlatayım bilemiyorum ki bu rahmet ve merhamet ayını. Neresinden baksak bir hazine sandığı sanki.

Çocukluk döneminizdeki Ramazanlar ile bugünü kıyasladığınızda olumlu ve olumsuz taraflarını nasıl anlatırsınız?

Ben, akraba apartmanında büyümüş şanslı çocuklardandım. Kimin kapısını çalsam kendi evimiz gibi girerdim içeri. Bunu bir de Ramazan için hayal edin. Birlikte yapılan iftarlar, kalabalık sofralar, mukabele okunan evler, bazen evlerde çoğu zaman evimize yakın Genç Osman Camii'nde kılınan teravihler... Bugün o kalabalık sofralar böyle yakın dostluklar yok maalesef. Bir de gurbette, akrabalarımdan çok uzakta olmanın dezavantajı var. Ancak daha öze dönebildiğim bir atmosfer oluyor benim için. Yani "Nerde o eski ramazanlar?" diyerek ne zamanı ne de Ramazan'ı yaftalamak doğru bence. Ramazan her zaman bambaşka bir iklimle geliyor. O sebeple yaşayabildiğimiz en özel halde yaşamayı önemsiyorum. Rabbim her günümüzü Ramazan tadında geçirmeyi nasip etsin.

BİR BAYRAM HAVASI ESİYOR EVİMİZDE

Peki sizin evde Ramazan ayının geldiği nelerden anlaşılır? Nasıl bir hazırlık yapılır?

Ramazan'ın gelişi her halimize sirayet etmeli bir defa. Onun sevincini, tatlı telaşını muhakkak heyecanla yaşamalıyız. Atmosfer duygularla oluşturulur. Ramazan üzerine konuşarak, hayaller kurarak, planlar yaparak, birlikte heyecanlanarak ortaya çıkarılır. Bizim evimizde de böyle olması için çaba gösteriyoruz biz de. Ramazan gelmeden evimizi süslüyor, ışıklar asıyor, ilahiler dinliyoruz birlikte. Özellikle ilk sahur gecesini coşkuyla, heyecanla bekliyoruz. Gecenin karanlığından sıyrılan bir bayram havası esiyor evimizde. Yüksek sesle ilahiler açıp, sofraya çağırıyoruz çocuklarımızı. Aslında çok abartıya kaçmadan Ramazan'ın kendisini doğal sürecinde haber vermesini beklemek önemli bence.

ÇOCUĞUN AİLESİNDEN NE GÖRDÜĞÜ ÇOK ÖNEMLİ

Çocuklar demişken Ramazan'ı çocuklara doğru anlatmak çok önemli... Burada anne ve babaya düşen rol nedir?

Çocuğun gözünde anne de baba da tüm etiketlerden bağımsız olarak yalnızca anne ve babadır. Güven duyduğu tek adrestir. Bu sebeple kim olursak olalım çocuklarımıza bir şeyleri anlatmanın en etkili yolunun "yaşamak" olduğunu asla unutmayalım. Çünkü onlar bizim aynamızdır. Bizde ne görürlerse onu yaparlar. Bu sebeple birer yetişkin olarak bize düşen o aynaya güzel izdüşümler bırakmaya çalışmaktır. Ancak hayatta bazı şeylerin tamamen nasip ile ilgili olduğuna inanan biri olarak da her zaman şu hatırlatmayı yaparım hem kendime hem de soranlara; çocuklar bize Allah'ın emaneti, onların hak rızasına uygun yaşamaları için bize düşen doğruyu yaşamak olduğu kadar onlar için dua etmek. Ana baba duasından daha güçlü, değerli bir miras var mı? Olamaz. Bu dünyadan göçüp gitseniz bile baki kalan o hoş seda yani dua olacaktır.

Bir de ıskalamamak gereken başka bir konu var. Sadaka. Yani Allah'a bağlılığın, sadakatin nişanesi. Sık sık ve elimizden geldiğince sadaka vermek, hatta zaman zaman bunu verirken çocuklarımızın bize eşlik etmesini sağlamak gerçekten çok önemli. Hem öğrenmeleri hem de nasiplenmeleri için... Çünkü çocuğu koruyacak olan şey onun için aldığımız eşyalar değil artlarından gönderdiğimiz dualar ve sadakalardır. Bu sebeple anlatmak dediğimizde çocuğu karşımıza alıp öğretmen gibi bir müfredat sunmayı değil, yaşantıyı görmelerini ve kendi tecrübelerini kazanmalarını sağlamayı anlamamız gerekir.

DİNİ YAŞANTIDA HER YAŞ DÖNEMİ İÇİN FARKLI BAŞLIKLAR ELE ALINABİLİR

Bu özel ayda aileler çocuklarla ne gibi etkinliklerde bulanabilir? Tavsiyeniz olur mu?

Ben etkinlikçi bir anne ya da öğretmen olamadım pek. Hayatı ve hayatın içindeki durumları materyal olarak kullanmayı tercih ediyorum, seviyorum. Ama dini yaşantı özelinde cevaplamak gerekirse bu soruyu oldukça sistematik ve detaylı bakmak gerektiğini düşünüyorum. Çünkü dini yaşantıda her yaş dönemi için farklı başlıklar ele alınabilir. 0-3 yaş için dinlediği ninni de ebeveynlerini ibadet ederken görmek de etkinliktir. Çünkü her şeyin görerek, duyarak kayıt alındığı bir dönemdir insan için.

3-6 yaş ile birlikte dini uyanış dediğimiz dönem başlar. İnsan artık kelimeleri yoluyla merak ettiklerini sorar. Bu sebeple çocuğun ailesinden ne gördüğü çok önemlidir. Dini tecrübeleri olmalı ki bunlar hakkında sorular da sorabilsin. Merak edebilsin. Örneğin zaman zaman cami ziyaretleri, evde okunan Kur'an-ı Kerim, birlikte getirilen salavatlar, dinlenen-söylenen ilahiler bu yaş için severek eşlik ettikleri etkinliklerdir. İlkokul ile birlikte sorular ve beklenen cevaplar da hızla değişmeye başlar. Bu sebeple ebeveynlere en önemli tavsiyem bu hayatı artık yalnızca kendileri için yaşamadıklarının bilincine vararak "Çocuklara ne etkinlik yapalım?" dan daha çok "Olası sorulara karşı nasıl uygun cevaplar verebilirim?" meselesi için kendilerine yöntemler bulmaları olacaktır.

AÇ SUSUZ KALMANIN MANASINI ANLAMAKTA ÇOK ZORLANIYOR ÇOCUKLAR

Sizin de aslında bu konuda bir programınız var. Sorularım Var başlığıyla bir programınız hatta aynı adla bir kitabınız da var. Çocuklar Ramazan ayı ile ilgili en çok neleri merak edip soruyor?

Sorularım Var, 29 Bölümden oluşan ve ilkokul çağındaki çocukların en çok sorduğu sorulara cevap vermeyi hedefleyen bir içerik. Tatlı çocuk sorularına onların anlayabileceği şekilde cevap vermeyi hedeflediğimiz bir program. Diyanet TV YouTube kanalından her zaman izleyebilir ya da Diyanet Vakfı Yayınları'ndan kitabı temin edebilirler. Ayrıca sadece çocuklar değil, ebeveynler ve öğretmenler için de faydalı bir kaynak olacağını düşünüyorum.

En çok merak edilenlere gelirsek, aç susuz kalmanın manasını anlamakta çok zorlanıyor çocuklar. "Neden", diyorlar. Hem hoşlarına gidiyor hem de sorgulamadan duramıyorlar. Aslında tekne orucu ya da tam oruç tutan çocuk için bu tecrübe aynı zamanda bir zafer sevincine dönüşüyor. Bu durumun bir irade terbiyesi olduğunun da farkındalar. Bir de örneğin "Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıysa o gece sabaha kadar ibadet etsek sonra hiçbir şey yapmasak olur mu?" da sorular arasında.

ORUÇ BİR İRADE EĞİTİMİDİR

O halde evlerde çocuklar tarafından ebeveynlere Ramazan ayında en çok sorulan sorulardan size birkaç tane iletmek istiyorum. "Ramazan ne demek? Oruç ne demek? Neden yemek yemiyorsunuz?" Ramazan'ı, Oruç tutmayı en basit cümlelerle çocuklara nasıl anlatabiliriz?

Din eğitimi konusu gerçekten çok dikkat gerektiriyor. Bazı çocuk bu tür meselelere daha yatkındır bazısı ise daha dirençli... Bu sebeple vereceğimiz cevaplar elbette kişiye özel olmalı. Çok küçük yaş gruplarında her ibadeti hayatın içinden bir parça olarak sunmak gerekiyor. Bazen belki küçük oyun senaryoları eşliğinde anlatmak... Mesela sahur onlara çok ilginç gelir. Başta uyanmak isterler, çok ısrarcı olurlar ama sonraları uyku ağır basar. İbadetlerin yetişkinler için olduğunu, zamanı geldiğinde kendisinin de yapacağını ancak biraz daha güçlenmesi gerektiğini söyleyebiliriz yavrulara.

Ama asıl mesele açlık ve susuzluk konusunu anlamak. Açıkçası yetişkinler olarak biz bile bu konuda yeteri kadar iyi değiliz. Hala sorulduğunda "fakirlerin halini daha iyi anlamak için" diye cevap veriyor yetişkinler. Bu Ramazan'ın başında 9 yaşındaki oğlum bana "Anne orucu fakirlerin halinden anlamak için tutuyormuşuz ya o zaman fakirlerin oruç tutmasına gerek yok değil mi?" diye sordu. Çocuklar bu konularda sandığımızdan çok daha dikkatli. Felsefi düşünme onlarda çok daha derin. Bu sebeple boşluk bırakmayacak şekilde cevap vermemiz önemli. Oğluma; "Hayır oğlum mesele sadece açlık ya da susuzluk değil. Rabbimiz bize oruç yoluyla çok daha fazlasını öğretir. Mesela bizim sandığımız şeyler aslında O'nundur. Ve o izin vermediği sürece biz inananlar o şeylere elimizi uzatmayız. Açlık ve susuzluk sadece başkalarının halini anlamamızı değil, kendi içimize dönmemizi sağlar. Hızla koştuğumuz hayatlarda bizi yavaşlatır. Kendimizle baş başa kalmamız konusunda oruç bir fırsattır. Sabırsız hallerimizi görmemizi sağlayan bir aynadır." şeklinde cevap verdim.

Meşhur bir deney var, "Marshmallow deneyi" diye geçiyor. Küçük çocukları gizli kameraların olduğu odada önlerine bir parça şekerleme koyarak yalnız bırakıyorlar. Eğer bu şekeri hemen yemezlerse karşılığında daha çok şeker alacaklarını söylüyor ve çocukların istenen süreye uyup uymayacakları gözleniyor. Sabırla bekleyen çocukların dürtü kontrolünün çok daha iyi olduğu ama şekeri hemen yiyen çocukların bu konuda daha zayıf oldukları anlaşılıyor. Hatta söylenene göre dürtü kontrolü yüksek olan çocuklar ileride birçok konuda çok daha başarılı olabiliyor. Sözün özü söylemek istediğim şey şu; orucun açlık ve susuzluktan çok daha fazlası olduğunu önce bizim anlamamız lazım. Oruç müthiş bir irade eğitimidir. İnsanın en temel ihtiyaçlarından biri yeme içmedir ama aynı zamanda en bencil olduğu konudur bu. Oruç bu yönüyle insanın kendi ilkel yanlarını dizginleyebilmesidir.

İlkokul çocuklarına Ramazan'ı anlatma meselesine gelince, şunları söyleyebiliriz: "Ramazan bir neşe ayıdır. Sevdiklerimizi davet ederiz, biz onlara gideriz, birlikte aynı sofraya otururuz. Allah bizden istediği için aç-susuz kalırız. Bu sadece çocuklar için zor değildir. Yetişkinler de zorlanırlar. Ama bu zorluk onlara çok fazla şey öğretir. Çünkü yetişkinler çok unutkandır. Daha önceden bildikleri şeyleri bile unutabilirler. Bu yüzden yılda bir ay Rabbimiz biz yetişkinlerin Ramazan okulunda öğrenci olmasını ister. Biz de bu sayede dikkatimizden kaçan şeylerin farkına varırız yeniden. Sevdiklerimizle olmayı, yemeğimizi paylaşmayı, karnımızın doymasının bizim için ne kadar önemli olduğunu hatırlamaya ihtiyacımız vardır. Bu yüzden Ramazan harika bir fırsattır."