Setenay Alpsoy on senedir şehri, ucu bucağı olmayan İstanbul‘u resmediyor. Kentin kendisi gibi onun resmi de değişiyor. Başlangıçta strüktürel bir üsluba ve pitoresk bir içeriğe sahip olan resimler; şimdi daha biçimsel, geometrik bir yapıya, bununla birlikte daha şiirsel ve içsel bir anlatıma sahip.
Alpsoy’un resimlerinde tuvalin sınırlarını zorlarcasına; tıka basa camlar, pencereler, çerçeveler hepsi beraber bir doku oluşturmuşlar. Yapıları çevreleyen hava, gökyüzü ancak pencerelerdeki yansımalarda mevcut. Yataylar, dikeyler, dikdörtgenler, neredeyse grafik bir etkiye sahipler. Binalar, tuvalin içine sıkıştırılmış, hapsedilmiş olmalarına rağmen; adeta nefes alıp veriyorlar, sessizce izliyorlar.