''Selahaddin Eyyubi'yi sürekli hatırlamalı ve hatırlatmalıyız''

“Selahaddin Eyyubi'nin Rüyası: Kudüs” isimli radyo tiyatrosu bugün Arkası Yarın programı ile dinleyicileriyle buluştu. Selahaddin Eyyubi'nin Kudüs seferine çıkışı ve fethini konu alan oyunu yazarı ve yönetmeni Onur Erbilen anlattı: “Kudüs için tek reçete Selahaddin Eyyubi'dir. Kudüs'te üç dinin huzur ve barış içinde yaşadığı tek dönem Selahaddin Eyyubi'nin Kudüs'ü fethetmesiyle başladı. Onun bin yıl önce gösterdiği sevgi ve hoşgörüyü bugünün erkleri gösteremiyor ve topraktaki kan kurumuyor. Kudüs'te barış bin yıl önce nasıl sağlandıysa bugün de sağlanabilir, ben bunu anlatmak istedim. Sanatçılar olarak onu sürekli hatırlamalı ve hatırlatmalıyız.”

MERVE YILMAZ ORUÇ

"Selahaddin Eyyubi'nin Rüyası: Kudüs" isimli radyo tiyatrosu ilk bölümüyle TRT Radyoları'nın sevilen programı Arkası Yarın'da dinleyicileri ile buluştu. İlk bölümü bu sabah 09.40'ta yayınlanan radyo tiyatrosu; Eyyubiler Devleti'nin kurucusu olan Selahaddin Eyyubi'nin Hıttin Savaşı'nda Haçlıları yendikten sonra Kudüs seferine çıkışı ve fethini konu alıyor. Onur Erbilen tarafından yazılan ve yönetilen "Selahaddin Eyyubi'nin Rüyası: Kudüs" isimli oyunun yapımcılığını Nevim Yılmaz ve Muhammet Emre Buruşuk beraber üstlenirken, efektör koltuğunda ise Ersin Temelli var. Oyunun seslendirme kadrosunda Ali Ersin Yenar, Artemis Karaman, Aslı Altaylar, Cem Baza, Çiçek Üstün, Levent Öktem, Mesud Uz, Murat Şenol, Sefa Zengin, Serdar Yeğin, Tarık Şerbetçioğlu, Tolga Pancaroğlu, Deniz Uğur, Erdinç Gülener ve Hilal Akat yer alıyor. 12 bölümden oluşan oyunun devam bölümleri her gün aynı saatte yayında olacak. Bu kıymetli projeyi yazarı ve yönetmeni Onur Erbilen ile konuştuk. TRT ailesine ve eserin seslendirilmesinde emeği geçen tüm ekibe teşekkür eden Erbilen, "Selahaddin Eyyubi hem kumandanlığı hem de devlet idaresiyle bugüne çok şey söylüyor, dünyanın her yerindeki gözyaşları ve adaletsizlikler onun hoşgörüsüyle çözümlenebilir. Sanatçılar olarak onu sürekli hatırlamalı ve hatırlatmalıyız." şeklinde konuştu.

KUDÜS İÇİN TEK REÇETE SELAHADDİN EYYUBİ DÖNEMİDİR

Kudüs bizim için kutsal bir yer. Hele de şu an da Filistin'de yaşananlardan sonra daha da anlam kazanıyor. Selahaddin Eyyubi de bizi o topraklara götüren isim. Bu konu üzerine bir oyun yazma düşüncesi ne zaman oluştu?

Uzun zamandır aklımda olan bir projeydi. Kudüs hepimizin içinde sık sık nükseden bir yara, hepimiz bu savaşın bitmesini, kalıcı bir barış sağlanmasını istiyoruz ama yara günden güne acıtmaya devam ediyor. Dünya susuyor, bizler bir şey yapamıyoruz ve İsrail her geçen gün daha da ileri gidiyor. Kudüs için tek reçete Selahaddin Eyyubi dönemidir. Ondan önce ve sonra Kudüs'e kim hâkim olduysa kendinden olmayanlara acımasızca davranıp kendi hükümdarlığını kurmuştur, tıpkı şu an Musevilerin yaptığı gibi. Kudüs'te üç dinin huzur ve barış içinde yaşadığı tek dönem Selahaddin Eyyubi'nin Kudüs'ü fethetmesiyle başlayan dönemdir. Onun yaklaşık olarak bin yıl önce gösterdiği sevgi ve hoşgörüyü bugünün erkleri gösteremiyor ve bu nedenle topraktaki kan kurumuyor. Kudüs'te barış bin yıl önce nasıl sağlandıysa bugün de aynı şekilde sağlanabilir, işte ben hep bunu anlatmak istedim. Selahaddin Eyyubi eşi görülmemiş bir yönetici; adil, ilimden ve bilimden yana, hoşgörülü, imara ve iskana önem verdiği kadar sanata, edebiyata da önem veriyor. Diller ve dinler arasından ayrım yapmıyor, Kudüs'ü barış, hoşgörü ve ilim irfan şehri yapmak istiyor ve bunda başarılı da oluyor. Onun bu yönleri Avrupalı düşmanlarını bile öylesine etkiliyor ki resimde olsun, tiyatroda olsun, edebiyatta olsun üzerine çok fazla eser yaratılıyor. Namık Kemal'in onun üzerine yazdığı biyografi dışında son zamana kadar bizde yapılmış pek bir şey yoktu. Ben aslında en başta bir tiyatro oyunu yapmayı çok istemiştim. Neden Gotthold Ephraim Lessing ya da Thorvald Steen ve Tarık Ali, Selahaddin Eyyubi üzerine yazmışken bizde tek bir tiyatro oyunu bile yazılmış olmasındı? Ama olmadı, tiyatro yöneticileriyle aynı ufuk çizgisine bakamadık. Kendim tiyatrocu olmama, Selahaddin Eyyubi'nin Rüyası: Kudüs'ün sahnede yer almasına gayret göstermeme rağmen ilgi ve alakayı TRT İstanbul Radyosu Tiyatro ve Eğlence Yayınları emektarlarından gördüm. Onlara anlattığımda gözleri parladı ve bu proje onların sayesinde gerçekleşti.

ONU ARAŞTIRDIKÇA BÜYÜK BİR HAYRANLIK DUYDUM

Konu itibariyle tarihi bir oyun. Nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz?

Zaten tiyatro oyunu olarak planladığım için yaklaşık on yıldır belge ve kaynak topluyor, Selahaddin Eyyubi üzerine araştırma yapıyordum. Araştırdıkça Selahaddin Eyyubi'ye büyük bir hayranlık ve saygı duymaya başladım, sanıyorum dünyayı onun kadar etkilemiş bir başka Müslüman hükümdar yoktur diyebilirim. Hoşgörüsü öylesine yüce ve baş döndürücü ki batılı sanatkârlar ve araştırmacılar bile ona büyük bir hayranlık besliyor. Selahaddin Eyyubi, makam, mevki hırsı olmayan, şatafat ve gösteriş sevmeyen, insanlar arasında ayrım yapmayan, alime ve sanatçıya saygı gösteren, liyakate önem veren ve en önemlisi de düşmanını dahi kucaklayabilen bir hükümdar. Bu oyunda dinleyicilerimiz onun Kudüs seferi öncesinden başlayıp hayatının sonuna kadar olan evresine tanık olacak. Tabii bu süre içerisinde onun çocukluğuna, yetiştiği şartlara ve hükümdar oluşuna dair de fikir sahibi olacaklar.

BÜTÜN EKİP AYNI HASSASİYETLE YAKLAŞTI

Seslendirme kısmı çok önemli. Çünkü seyirci bir canlandırma görmeyecek. Sadece ses ile kafalarında bir şeyler canlanacak... Nasıl geçti çekimler?

Mükemmel bir ekiple çalıştık. TRT İstanbul Radyosu Tiyatro ve Eğlence Yayınları Müdürlüğü çalışanları projeye büyük bir sevgi ve inançla sarıldılar. Onların bu inancıyla muhteşem bir kadro kurduk, isimler alanlarında çok iyi olmalarının yanında Selahaddin Eyyubi ve Kudüs konusunda bizlerle aynı hassasiyeti taşımaları ve heyecana ortak olmalarının da büyük bir katkısı oldu. Yani her şey yüreklerimizin aynı heyecan ile atmasıyla oldu, müdüründen efektörüne, başrol oyuncusundan figüranına kadar herkesin yüreği aynı heyecanla doluydu. Bu nedenle dönemi, kişileri, durum ve olayları çok iyi kotardık, kayıt ve montaj tam istediğimiz gibi oldu. Sonunda hepimizin gurur duyduğu bir iş çıktı ortaya.

RADYO TİYATROSU UÇSUZ BUCAKSIZ BİR ALAN

Tekrar hayırlı olsun. Merak ettiğim bir konu var. Radyo tiyatrosu ile normal tiyatro arasında senaryo yazarken bir farklılık oluyor mu?

Çok fazla olmamakla beraber teknik bazı farklılıklar var. Radyo tiyatrosu yazarken dinleyicinin görmediğini, her şeyi hayal ettiğini düşünmek yeterli oluyor. Daha özgür bir alan üstelik, tiyatro sahnesinin olanakları kısıtlı ama radyo tiyatrosu uçsuz bucaksız.

Radyo tiyatrosunun bir kitlesi var mı? Arkası Yarın da çok kıymetli bir program...

Bence bir kitlesi var. Dünyada özellikle İngiltere'de sürekli yeni kayıtlar yapılıyor. Son yıllarda TRT sayesinde ülkemizde de yeniden eski altın çağını yaşamaya başladı. Ben dinliyorum, çevremde de çok fazla insanın dinlediğini biliyorum. TRT Dinle sayesinde dilediğiniz zaman dilediğiniz eseri uygulama üzerinden toplu taşımada, arabada, bir işle meşgulken dinlemek mümkün. Bu nedenle de yeniden çağı yakaladığını ve rağbet gördüğünü düşünüyorum. Arkası Yarın gibi programlar toplumu özgürleştirir. Hayal perdelerini böylesine aralayan programlar her daim olmalı ve yenileri yapılmalı. Toplum bu programlarla bilinçlenir ve kültürlenir. Özgür olmanın tek yolu kültürlü olmaktır.