“Sektörde yeni yeteneklere yer verilmiyor”

Başrolünü üstlendiği “Baba Beni Güldürsene” adlı sinema filmi 8 Kasım'da vizyona girmeye hazırlanan Ahmet Kürşat Öçalan, aksam.com.tr'den Ali Demirtaş'ın sorularını yanıtladı: “Türkiye'de çok fazla proje yapılsa da yeni yeteneklere nispeten daha az yer verildiğini düşünüyorum. Çok yetenekli birçok oyuncu maalesef çemberin dışında kalıyor. Tiyatrolarda da eğer ünlü değilseniz oyununuza seyirci bulma sıkıntısı yaşıyorsunuz. Dolayısıyla çok yetenekli olsanız da kendinizi gösteremiyorsunuz oyuncu olarak.”

Ali Demirtaş

Kızına göre sıkıcı bir baba olan Murat'ın, yılın en komik babası olabilme çabasının anlatıldığı, aksiyon ve macera dolu Yeşilçam tadında bir aile komedisi olan "Baba Beni Güldürsene" 8 Kasım'da sinemaseverlerle buluşacak. Yapımcılığını Wovie, Retropro ve DMC'nin yaptığı, yönetmen koltuğunda Emrah Aguş'un oturduğu, senaryosunu Dinar Kahveci'nin kaleme aldığı Baba Beni Güldürsene filmini başrol oyuncusu Ahmet Kürşat Öçalan ile konuştuk. Öçalan ile sektöre, oyunculuğa ve filme dair keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

KARİYERİMİN DÖNÜM NOKTASI "GİBİ" OLDU

Oyunculuk hayatınıza ne zaman ve nasıl dahil oldu?

Bilkent'te iktisat okurken son dönemimde Ankara'da Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nin açılacağını öğrendim. Konservatuvar sınavına girdim, kazandım ve iki sene eğitim gördükten sonra oyunculuk hayatım başlamış oldu. Elbette bir anda vermiş olduğum bir karar değildi, küçük yaşlarımdan itibaren oyuncu olmak istiyordum. MSM ile oyunculuk yolculuğumu başlatmış oldum. Mezun olduktan sonra İstanbul'a geldim. Birçok reklam filminde oynadım. Kariyerimin dönüm noktasıysa elbette Gibi oldu.

Oyunculuğun sizdeki karşılığı nedir?

Çok küçük yaşlardan beri istiyordum oyuncu olmayı, o zamanki motivasyonum neydi bilmiyorum tam olarak. Kaç yaşımıza gelirsek gelelim perde açıldığında ya da "oyun" denildiğinde oynuyor olmak şahane bir şey. Kendi yaşantını dışarıda bırakıp, bir süre bir illüzyona kapılmak, bambaşka dünyalardan bambaşka karakterlere hayat vermek, onların hikâyelerini anlatmak... Özetle oyun oynayabilmek bu işin en güzel kısmı gibi geliyor bana.

HEPSİNE EŞİT MESAFEDEYİM

Hangi formatı daha çok seviyorsunuz, tiyatro mu sinema mı dizi mi?

Hepsinin kendine özgü ayrı dinamikleri var. Bir oyuncu olarak sanırım ben hepsine eşit yakınlıktayım. Tiyatronun kamera önüne göre güzel tarafı; her oyunun "biricik" olması... Hep aynı hikâyeyi ve aynı rolü oynasan da her oyunu başka seyirciye oynuyorsun. Dolayısıyla her oyun bir öncekinden farklı oluyor. Anında reaksiyon alabilmek, içerde seyirci ile birlikte oluşan enerjiyi hissetmek tiyatroyu biraz daha özel kılıyor sanki. Sinema ve dizi sayesinde ise çok daha büyük kitlelere ulaşabiliyorsun. Daha fazla kişiyle paylaşabiliyorsun hikâyeni. Kamera önünün de güzel tarafı bu.

Oyunculuğunuzu beslemek için neler yapıyorsunuz?

İnsanlarla sohbet etmeyi, insan tanımayı çok severim. Meraklıyımdır da, her konuda ufak da olsa bilgim olmasını severim. Oyuncu insanı anlattığı için ne kadar farklı insan tanırsa cebinde de o kadar farklı karakter ve hikâye biriktirmiş oluyor. Beslendiğim nokta diğer insanlar diyebilirim yani.

EĞİTİMİM OLMASA KAT ETTİĞİM MESAFE DAHA KISA OLURDU

Oyunculuk için eğitim önemli mi?

Sanat ve spor gibi işlerde "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz" sözü daha çok ön plana çıkıyor bence. Eğitim elbette çok şey katacaktır her şeyde olduğu gibi. Ben eğitim almamış olsaydım, şimdiye kadar oyunculukta kat ettiğim yol çok daha kısa olurdu diye düşünüyorum. Ama bir oyuncu eğitim almadan da başarılı oluyorsa, hiçbir problem yok. Önemli olan performansı değerlendiren jürinin hakkaniyetli davranması.

EĞER ÜNLÜ BİR İSİM DEĞİLSENİZ...

Sizce sinema ve dizi sektöründe yeni yeteneklere fırsat tanınıyor mu?

Pandemi zamanında senaryosunu benim yazdığım ve başrolünde oynadığım Donadona adında bir film yapmıştık. Ben o filmin her oyuncunun kendinden bir şeyler bulacağı bir film olduğunu düşünüyorum. O filmde de bazı sorunlara değiniliyor. Türkiye'de çok fazla proje yapılsa da yeni yeteneklere nispeten daha az yer verildiğini düşünüyorum. Çok yetenekli birçok oyuncu maalesef çemberin dışında kalıyor. Tiyatrolarda da eğer ünlü değilseniz oyununuza seyirci bulma sıkıntısı yaşıyorsunuz. Çok yetenekli olsanız da kendinizi gösterme noktasında sorun yaşıyorsunuz oyuncu olarak.

Genç oyuncular bu yolculuğa çıkmadan önce ne bilmeliler?

Mesleği sevdiklerine emin olmalılar. Mesleğin şan, şöhret gibi getirileri için bu yola girmemelerini tavsiye ederim. Bir oyuncu olarak en mutlu oldukları an eğer oynadıkları an değilse bence vazgeçsinler. Gerçekten çok zor bir yol, bu zorluğa ancak mesleği seviyorlarsa katlanabilirler.

Baba Beni Güldürsene filmine nasıl dahil oldunuz ve film seyirciye ne vaat ediyor?

Projeye karar vermek çok uzun sürmedi. Senaryoyu okudum ve çok sevdim. Ardından hızlıca film hazırlıklarına girdik. Filmimizi; komik, sıcak, samimi bir aile komedisi olarak özetleyebilirim. Her yaştan izleyicinin eğlenerek izleyeceği bir film oldu.

ARTIK AİLE FİLMLERİ ÇOK FAZLA YAPILMIYOR

Film ve oynadığınız rolün sizdeki karşılığı ne oldu?

Öncelikle aile filmi olması filmin en güzel tarafı bence. Aile filmleri çok fazla yapılmıyor artık. Bu yüzden içinde bulunmayı çok istedim. Oynadığım rolün de çok tatlı bir rol olduğunu düşünüyorum. Sakar, beceriksiz, kızına düşkün bir babayı canlandırıyorum. Kızımı oynayan Aylin Akpınar ile de çok iyi anlaştık ve çok tatlı bir iş oldu.

Çocuklarla oynamak nasıldı?

Onlarla oynamak çok ama çok keyifliydi. Her biri gerçekten çok profesyoneldi. Hem yetenekli hem de çalışkan bir çocuk oyuncu grubumuz vardı. Sette çocuk enerjisini hissetmek bence herkese iyi geldi. Ben ilk kez çocuklarla beraber oynadım, benim için de şahane bir deneyim oldu. Onlarla olan sahnelerim herhalde en keyif aldığım sahneler oldu diyebilirim. Bir de ikinci kattan düştüğüm bir sahne vardı, o da gayet eğlenceliydi.

TEKNİK ANLAMDA DA KENDİMİ GELİŞTİRMEYE BAŞLADIM

Gelecek için planınız, hayalleriniz ve hedefiniz nedir? Örneğin çok canlandırmak istediğiniz bir rol var mı ya da kamera arkasında yer almak istiyor musunuz yönetmen veya senarist olarak?

Kendi yazdığım bir filmde ya da dizide oynamayı çok isterdim, Donadona'da bu tecrübeyi yaşadım. Çok da keyifli bir süreçti. Bir oyuncu olarak istediğim, keyif aldığım projelerin bir parçası olmayı isterim. Seyircisi de olacağı işlerde oynamak bir oyuncunun en çok istediği şeylerden biridir. Umarım benim kariyerim de bu yönde ilerler. Yönetmenlik noktasına gelirsek, evet günün birinde yönetmenlik tecrübesi yaşamayı da çok istiyorum. Setlerde ekibe sorular sorarak teknik anlamda da kendimi geliştirmeye başladığımı söyleyebilirim.