Hem bahar ayının ilk günleri hem de İstanbul Film Festivali derken, sinefiller için İstanbul’un en güzel zamanı pek tabii ki nisan ayına denk geliyor. 7-17 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecek festivalde, her yıl olduğu gibi iştah kabartan ve seçmekte zorlandığımız geniş bir film seçkisi var. 62 ülkeden 223 yönetmenin toplam 221 filminin gösterileceği İstanbul Film Festivali için bir rehbere ihtiyaç duyuyorsanız işte size kaçırmamanız gereken 10 film önerisi…
1. Yüce Sezar (Hail, Ceaser!, 2016)
2. Doğru Zaman (Right Now, Wrong Then, 2015)
3. Ben ve Kaminski (Ich Und Kaminski, 2013)
4. Kördüğüm (Maggie’s Plan, 2015)
Rebecca Miller’den tesadüflerin zamansızlığı ve hayat üzerine yapılan planların tutmaması üzerine eğlenceli bir film. Julianne Moore, Ethan Hawke ve Greta Gerwig’li kadro kaçmaz.
5. Gökdelen (High-Rise, 2015)
Tom Hiddleston, Jeremy Irons ve Sienna Miller desek, bir de 70’ler distopyası üzerine bir bilim kurgu filmi desek sanırım neden bu filmi izlemeniz gerektiğini yeterince anlatmış oluruz.
6. Şeytanlar (Les Demons, 2015)
Anne ve babasının kavgasına tanık olan 10 yaşındaki Felix’in tesadüfen öğrendiği bir sırrın getirdikleri, çocuk yaşının kaldıramayacağı bir bilgiyle baş edişi ve şekillenen olaylar üzerine merak uyandıran bir film.
7. Korku Virüsü (El Virus de la Por, 2015)
Katalan yönetmen Ventura Pons’tan basit bir yanlış anlaşılmanın yol açtığı güven sorunu ve bu sorunun daha korkulu hallere dönüşmesi üzerine düşündüren bir film.
8. Suyun Hatırası (La Memoria del Agua, 2015)
Çocuklarını kaybeden bir ailenin acılarını yaşama ve hayata yeniden geri dönmeleri üzerine Şili sinemasından kayda değer bir yapım. Özellikle başrol oyuncularının performansıyla akıllarda yer ediyor.
9. Saraybosna’da Ölüm (Death in Sarajevo, 2016)
Danis Tanovic’in yeni filmi, 1.Dünya Savaşı’nı başlatan Saraybosna suikastının 100.yıldönümünde Bosnalı bir gazetecinin sorguladığı bir soru ve ertesinde yaşananları konu alıyor. Film, bu sene Berlin’de Jüri Büyük Ödülü’nün de sahibi oldu.
10. Güneşin Altında (Under the Sun, 2015)
Tallinn Black Nights festivalinde en iyi yönetmen ödülü sahibi belgesel, Kuzey Kore’de gündelik hayatın dinamiklerini ve devletin baskı mekanizmasının hayatın hangi alanına daha çok nüfuz ettiğini ortaya çıkarıyor. Belgeselin, yapıma destek veren ülkelerden Rusya ve Kuzey Kore arasında diplomatik krize neden olduğunu da söyleyelim.