''Sanatçı tek başına ne üretirse üretsin, bir değer kazanması çok zor''

''Bulutlarda Gezinti'' adlı ilk kişisel sergisini açan Durmuş Bahar aksam.com.tr'den Ali Demirtaş'ın sorularını yanıtladı. Bahar, ilk sergisine ve sanata dair konuştu: ''Sanatın varlığını değerli kılmak için günümüzde kolektif oluşumlar çok önemli. Tek başına sanatçı ne üretirse üretsin bir değer kazanması çok zor. Eleştirmenler, sanat koleksiyoncuları, sanat eğitimcileri, medya, küratörler, galeriler sanatçıların üretimleri ile eşit, tarafsız bir iletişim halinde olmalı. Sanatın sınırlarını kaldırdığı, geniş topluluklara ulaşabildiği birçok ortam oluşturulmalı. Ülkemizde maalesef bu oluşum çok az.''

Ali Demirtaş

Sanat üretiminde kullandığı teknik ve yöntemlerle farklı bir yerde duran sanatçı Durmuş Bahar yer aldığı birçok karma serginin ardından Bulutlarda Gezinti adını verdiği ilk kişisel sergisini açtı. Zeynep Öztürk küratörlüğünde 13 Ocak'a kadar DG Art Galeri'de devam edecek olan sergiyi ve sanatını aksam.com.tr için tüm detaylarıyla Durmuş Bahar ile konuştuk. Sohbetimize geçmeden önce onu kısaca daha yakından tanıyalım: "1981, Samsun doğumluyum. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim-İş Öğretmenliği Bölümü'nden mezun oldum. Aynı üniversitede 'Teknolojik Gelişmeye Paralel Olarak Duvar Resmi Tekniklerinin Eğitimi' başlıklı tez ile yüksek lisans eğitimini tamamladım. 2009 yılından sonra sayısal ortamda eserler üretmeye başladım. Yurt içi ve yurt dışında birçok karma sergide yer aldım. İsveç Kraliyet Ailesi, Mustafa Taviloğlu, Erol Tabanca, Kezban Arca Batıbeki, Ata Holding, Elgiz Müzesi ve Bilfen Sanat Koleksiyonu gibi değerli birçok koleksiyonda eserlerim yer alıyor. 2024 yılında ise resim dalında 'Yılın Mimar Sinanı' ödülüne layık görüldüm."

SANAT GERÇEK İLE GERÇEK OLMAYAN ARASINDA BİR BAĞ KURMA BİÇİMİ

Sanata ne zaman ve nasıl yöneldiniz, sanat sizin için ne demek?

Sanata olan ilgim, küçük yaşlarda oyun oynarken ve nesnelerle kurgu oyunlar yaratırken oluşmaya başladı. Çocukken, oyuncaklarımı ve etrafımdaki gündelik nesneleri kullanarak, hayal gücümde canlandırdığım dünyalar kurar ve bu dünyalarda zaman geçirirdim. Bu yaratıcı oyunlar sırasında, kullandığım nesnelerden farklı şekillerde resimler çizmek, renklerle oynamak ve hikâyeler oluşturmak en büyük keyfimdi. Nesneleri dönüştürme ve onlara yeni anlamlar yükleme süreci, sanata olan tutkumun ilk işaretleriydi. Bu süreçlerim sanat eğitimimle pekişerek beni sanatın içinde var olmaya sürükledi. Yüksek lisans eğitimimin tez döneminde, teknoloji ve sanat ilişkisini araştırdığım süreçte, dijital ortamda mini grafik işler yapıyordum. Bunlar ex-libris adı verilen işlevsel üretimlerdi. Onları da portre odaklı kolaj tekniği ile üretiyordum. Daha sonra bu üretim biçimini özgün işlerime yansıtmaya başladım. Sanat benim için gerçek ile gerçek olmayan arasında bir bağ kurma biçimidir. Bu eylem için hem bir köprü hem de bir keşif sürecidir diyebiliriz. Bu süreçte, gerçeklikten uzaklaşarak gerçek olmayan bir dünyada sorgulamalarımı yaptığım, kendi oyun alanımı oluşturduğum gerçeküstü bir evrende yer alıyorum. Bu alanda oluşturduğum üretimlerimin somut yansımaları için ise hikâyelerimi anlattığım bir iletişim dili oluşturuyorum.

ÜLKEMİZDE MAALESEF BU OLUŞUM ÇOK AZ

Türkiye sanat ortamını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sanatın varlığını değerli kılmak için günümüzde kolektif oluşumların önemli olduğunu düşünüyorum. Tek başına sanatçı ne üretirse üretsin bir değer kazanması çok zor. Eleştirmenler, sanat koleksiyoncuları, sanat eğitimcileri, medya, küratörler, galeriler sanatçıların üretimleri ile eşit, tarafsız iletişim halinde olmalı. Sanatın sınırları kaldırdığı geniş topluluklara ulaşabildiği birçok ortam oluşturulmalı. Ülkemizde maalesef bu oluşum çok az. Sanatın tekelleşmesi, belirli kişi veya kurumların sanat üretimi, dağıtımı ve sergilenmesi üzerindeki kontrolü birçok sorunu beraberinde getiriyor. Bu durum yeni sanatçıların varlığını da yok etmekte ve sanatın kendini güncel tutmasını da engellemektedir.

DİJİTALİN SUNDUĞU TÜM OLANAKLARDAN FAYDALANIYORUM

Kendi sanat üslubunuzu teknik ve içerik olarak nasıl tanımlıyorsunuz?

Eserlerimi dijital ortamda ayrı ayrı ürettiğim imgeler ile nesneleri dijital kolaj tekniği ile bir araya getirerek oluşturuyorum. Dijitalin sunduğu tüm olanaklardan faydalanıyorum; resimleme, fotoğraf manipülasyonu ve 3D tekniklerinin yanı sıra, son dönemde yapay zekayı da eserlerime entegre etmeye başladım. Eserlerim, imgelerin bir araya gelerek oluşturduğu gerçeküstü hikâyelerden oluşuyor.

İMGELER İLE KENDİME AİT BİR DİL ÜRETTİM

Yeni açılan serginizde nasıl işler yer alıyor? Neler söylemek istersiniz sergi hakkında?

Bulutlarda Gezinti isimli ilk solo sergim, değerli Zeynep Öztürk'ün küratörlüğünde, DG Art Galeri'de sanatseverlerle buluştu. Sergi 13 Ocak tarihine kadar ziyaret edilebilir. Sergide dijital ortamda oluşturduğum 29 eserim var. Bunların beş tanesi video animasyon GIF ve yirmi dört tanesi fine art print olarak sergileniyor. İmgeler bütünlüğünden oluşan bu hikâyeler dijital kolaj olarak oluşturuldu. Son dönemde de yapay zekanın dijitalin içerisinde varlığı ile birlikte ben de eserlerimde kullandığım mevcut üretim disiplinimin içerisine hibrit üretim olarak entegre etmeye çalışıyor ve deneyimliyorum. Eserlerin içeriğine baktığınızda imgeler bütünlüğünden oluşan gerçek üstü işler olduğunu görürsünüz. Oluşturduğum imgeler ile kendime ait bir dil ürettim. Bu dil ile birlikte hikâyeler oluşturuyorum. Hikâyelerimde genelde gerçekle gerçek olmayan arasında bağ kurarak, geçmişle günümüz arasında gerçek üstü bir yolculuğa çıkıyorum. Bu hikâyeleri oluştururken masallardan, mitlerden, rüyalardan beslendiğimi söyleyebilirim. Sabit kullandığım imgelerim var. Bulut hayalleri ve düşleri, merdiven bu hayallere ulaşmak için gösterilen çabayı ya da aracı temsil ediyor. Kargayı ise Yunan mitolojisindeki Apollon'un kargasından esinlenerek kullandım. Apollon'a eşlik eden karga benim eserlerimde hikâyeme şahitlik eden, eşlik eden varlık olarak beni, izleyiciyi temsil etmekte. Böylece hikâyenin içerisinde kendimi de dahil ederek kendi mitimi oluşturuyorum. Eserlerin merkezinde dönem kadını imgesini görüyoruz. Kadın imgesinin soyut kavramların oluşumunda önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum. Geçmişle günümüz arasında bu kavramların sorunsallıklarını dönem kadını, dönem mimarisi, steampunk öğeler ve geçmişin izleri ile zaman esprisi ile yansıtmaya çalışıyorum. Bu bahsettiğim imgeler ve sembollerin dışında hikâyelerde sıkça görebileceğiniz destekleyici başka imgeler ve semboller de kullanıyorum. Göz, kalp, elma, tavşan, kuş, kadeh, pencere, balon, mekanik araç gereçler gibi... Bu hikâyeleri gökyüzü teması içerisinde, gerçeklikle gerçek olmayan arasında bağ kurarak oluşturuyorum.

Üzerinde çalıştığınız yeni proje ve çalışmalar var mı?

Dijital ortamda oluşturduğum hikâyeleri dijitalin olanakları ile farklı disiplinlerle anlatmaya çalışıyorum. Sergimizde eserlerim fineart print ve video animasyon üretimlerim olarak yer aldı. Bunların dışında son dönemde imgelerimi, 3D modellemeler ile heykel olarak üretmeye çalışıyorum. Bir yandan dijitalin tüm olanaklarını kullanıyorum bir yandan da kendimi güncel tutarak farklı disiplinlerde sunumlar yapıyorum.

SANAT VAR OLAN GERÇEKLİKTEN KAÇIP OYUN OYNADIĞIM ÖZGÜR BİR ALAN

İleride nerede olmak, ne yapmak ve nasıl anılmak istiyorsunuz? Sanatınıza ve yaşamınıza dair kaygınız ve hayalleriniz neler?

Sanat benim için var olan gerçeklikten kaçıp oyun oynadığım özgür bir alan. Bu alan içerisinde kendime ait bir dilim var ve bunu günümüzün iletişim dili olan dijital dünyanın güncel olanaklarını kullanarak sunmaya çalışıyorum. Kendimi en iyi ifade edebildiğim alan olarak dijitali görüyorum. Bu dil ile üretimlerimi devam ettirmeyi düşünüyorum. Teknoloji olarak bir dönüşümün içerisindeyiz. Sanat da bu dönüşümün içerisinde ve parçası. Ben de sanatçı olarak bu dönüşüm içerisinde var olmak yeni sanat yapma biçimleri içerisinde kendimi ifade etmek, anlatmak istiyorum. Geçmişle gelecek arasında gerçeküstü bir dil ile dijital bir bağ kuran sanatçı olarak yer almaya çalışıyorum.

KÜRATÖR ZEYNEP ÖZTÜRK: DURMUŞ BAHAR, İZLEYİCİYİ GERÇEKLİKLE HAYAL GÜCÜ ARASINDA YOLCULUĞA ÇIKARIYOR

"Durmuş Bahar ile üç, dört yıl önce sosyal medya üzerinden tanıştım. Eserleri dikkatimi çekti, takibe aldım. Son dönemlerde hayatımıza giren dijital sanatı kullanması, bu ortamda oluşturduğu eserlerinde yarattığı masalsı görseller çok etkiledi beni. İlerleyen zamanlarda yüz yüze tanışma fırsatımız oldu. Böyle yetenekli ve eğitimli birinin, karma sergiler dışında eserlerini solo bir sergiyle sanatseverlerle buluşturmasının zamanı çoktan gelmişti. Benim için Bahar'ın ilk kişisel sergisinin küratörlüğünü üstlenmek ayrı bir gurur ve mutluluk oldu. Durmuş Bahar, izleyiciyi gerçeklikle hayal gücü arasında bir yolculuğa çıkarıyor eserleriyle. Hikâyeler sürreal bir ortam içinde hayat buluyor. Dijital ortamda ürettiği görselleri, imgeleri "Kolaj Tekniği" ile bir araya getiriyor ve gerçeküstü hikâyeler oluşuyor. Masallar, mitler ve rüyalar; oluşturduğu bu gerçeküstü dilin bir parçası.

BAŞROLDE BULUTLAR VAR

Gerçeklikle hayaller arasında yolculuğa çıkaran bu hikâyeleri, sergide 'Dijital Baskı Tekniği' ile oluşturulan 'Unique Fine Art Print' eserler olarak görebileceğiniz gibi GIF video animasyonları ve AI destekli hibrit üretimli videolar olarak da izleyebileceksiniz. Bu sergi daha önce yaptığımız sergilere bakarak aslında DG Art Galeri içinde bir ilk olma özelliği de taşıyor. Sergide dijital, yapay zekâ ile çalışılmış eserler göreceksiniz. İzleyenler tuval dışında farklı materyallere hayat bulmuş, dijital ve hareket eden eserler görecekler. Bu sergide ise başrolde bulutlar var. O yüzden Bulutlarda Gezinti koyduk serginin adını. 13 Ocak'a kadar devam edecek olan sergiyi Durmuş Bahar'ın masalsı karakterleri eşliğinde, uçsuz bucaksız bulutların içinde gezebilirsiniz."