AKSAM.COM.TR
Merve Yılmaz Oruç
Sezona damga vuran dizilerden biri olan Sahipsizler'de Necla karakterine hayat veren Duygu Karaca, aksam.com.tr için sorularımızı yanıtladı. Karaca'nın dizide canlandırdığı Necla karakteri; gençliğinde yaptığı hatalar nedeniyle hayatını zorluklar içinde geçiren, bağımsızlık mücadelesi veren ve geçmişiyle yüzleşen bir kadın olarak sezon boyunca evlere konuk oldu. Sahipsizler dizisinde canlandırdığı Necla'nın kariyeri için önemli bir yerde durduğunu anlatan Duygu Karaca, "Çünkü Necla kızına, abisine, annesine ve sevdiğine çoğu zaman rol yapmaya çalışan ama çokta sahici olan bir kadın. Bazen hak vermezsiniz ama anlarsınız ya öyle biri..." şeklinde konuştu.
NECLA GİBİ ÖTELENMİŞ İNSANLARI İYİ BİLİRİM
Sahipsizler dizisinde Necla karakterine hayat veriyorsunuz. Bu karakteri okuduğunuzda sizde uyandırdığı ilk duygu neydi?
Necla'yı okuduğumda, "Bu rol senin Duygu" dedim, çok benlikti. Bir oyuncu olarak Necla'yı oynamayı çok istedim. Rengârenk ve her renginin hakkını ayrı ayrı veren dişi bir karakter. Gizli tarafları ve apaçık yönleri ile beni kendine çekti. Yıllar sonra bile iyi ki bana teslim edildi diyeceğim bir rol oldu. Bu vesile ile bana güvenip bu rolü teslim edenlere teşekkür ederim.
Necla, güzelliğiyle hayat kurmaya çalışmış, geçmişiyle hesaplaşan bir kadın. Bu rolün sizi en çok zorlayan ya da etkileyen yönü ne oldu?
Aynı anda hem silik hem de önde olan biri Necla. Bu çok cezbedici. Ama bir o kadar da zor. Hırçın ama masum mesela. Derinlemesine bakınca haklı ama ilk etapta hep suçlu biri. Necla gibi kalabalıklar içinde arada kaynamış, ötelenmiş, tercih edilmeyen, hataları yüzünden her şeyi eline yüzüne bulaştırmış, dışarıdan neşeli ama içi buruk insanları iyi bilirim. Tanırım hemen, sarmalayasım gelir. Bu insanların bir kokusu vardır burnumda. Gülümseten ve birazda iç burkan bir koku. Necla buram buram kokuyordu okuduğumda. Sarıldık...
YILLAR GEÇSE DE UNUTAMAYACAĞIM BİR İŞ OLACAK
Sahipsizler dizisinin ilk sezonu nasıl geçti?
Güzel geçti. Sahipsizler dizisi unutamayacağım bir his bırakacak bende yıllar sonra. Çünkü İstanbul'un asla turisti bitmeyen bir semtinin, en kalabalık sokağında çekim yapıyoruz. Herkesin işi zor ve büyük bir emek var. Bu koca ekibe çok iyi liderlik eden iki harika yönetmenimiz var. Şanslıyız ve çok tatlıyız.
İlk oyunculuk deneyiminiz Nolur Ayrılalım adlı dizi ile olmuştu. O döneme dönüp baktığınızda, sizi en çok heyecanlandıran ya da zorlayan neydi?
Sektöre ilk "Nolur Ayrılalım" isimli diziyle başladım. O zamanlar en heyecanlandığım şey, yazılan karaktere ilk kez ben hayat veriyor olacaktım. Çünkü daha önce oynadığım tüm tiyatro oyunlarındaki karakterlere benden önce binlerce kişi hayat vermişti. Bu beni çok heyecanlandırmıştı. Zorlandığım pek bir şey olmadı ama ilk başlarda kadrajda olmadığım planlarda bile yüksek performansla oynuyordum. Bu çok yorucu oluyordu.
MUTSUZ VE HUZURSUZ KİŞİLER ENERJİMİ DÜŞÜRÜYOR
Bugüne kadar yer aldığınız projeler arasında sizin için özel bir yeri olan bir karakter var mı?
Şuan Sahipsizler dizisinde hayat verdiğim Necla karakteri benim için çok özel. Çünkü Necla kızına, abisine, annesine ve sevdiğine çoğu zaman rol yapmaya çalışan ama çokta sahici olan bir kadın. Hak vermeseniz de anlarsınız ya bazen. Neyi, neden yaptığını bilir kızamazsınız. Necla böyle biri... Arkadaş olsak geçinemezdik belki ama ben onu çok seviyorum.
Genel olarak setlerde sizi motive eden ya da zorlayan şeyler neler oluyor?
Sette beni en motive eden şey dünyamızı kuran yönetmenlerimizin işe ve ekibe olan inancı. Ekipteki yüksek motivasyonu gördüğüm an kanımın son damlasına kadar performans yapabilirim. Çünkü bizim isimiz tamamen ekip işi. Sette beni en zorlayan şey ise huzursuzluk peşinde olan birileri varsa şayet, o birilerine "rağmen" işimi en iyi şekilde yapmaya çalışma hissi. Mutsuz ve huzursuz kişiler enerjimi düşürüyor.
HESAPLARINI YÖNETTİĞİM YAPIM ŞİRKETLERİNİN OYUNCUSU OLDUM
Hayatınızın dönüm noktası dediğiniz bir an ya da karar var mı? Sizi bugünkü Duygu Karaca yapan şey neydi?
Beni bugünkü Duygu Karaca yapan en önemli şey peşinden koşmaya korkmadığım hayallerim. Su soğuk diye 40 saat kıyıda oyalanmadan pat diye denize atlamak beni ben yapan şey. Eski bankacıyım ben. Yıllarca hesaplarını yönettiğim yapım şirketleri ile daha sonra sözleşme imzalayan bir oyuncu oldum. Her şey ve herkes iyi ki vardı hayatımda. Memnunum ve razıyım.
FİZİKSEL KOŞULLARDAN DOLAYI ADAY BİLE OLAMADIM
Sizin bir de kitabınız var. 2021'de yayımlanan "Fazla Yağ Göz Çıkarmaz"... Nasıl karar verdiniz yazmaya?
Yazma isteği hep içimde vardı ve bir gün buna Bismillah diyerek başladım. Hiç hâkim olmadığım bir alana çok hâkim olduğum bir konuyla giriş yaptım. Profesyonel anlamda ilk hedefim farkındalık yaratmaktı. Yazımın samimi ve anlaşılır olmasıydı. Hâlâ yazmaya devam ediyorum, edeceğimde. Ama benim mesleğim oyunculuk.
Kitabınızda güzellik algısını ele alıyorsunuz. Güzelliğe dair toplumun dayattığı kalıplarla siz ilk ne zaman yüzleştiniz?
Ben konservatuvardan mezun olunca anladım sektördeki bu kalıpsal güzelliğin oyunculuk yapabilmek adına en önemli koşullarından biri olduğunu. Fiziksel olarak bu koşullara uymadığım için çok iş kaybettim. Hatta aday adayı bile olamadım birçok uygun rol için. Bu asap bozan bir şey... Çünkü elinizden bir şey gelmiyor.
İZLENEBİLEN ŞEYLER YAZMAK İSTİYORUM
Gelecek planlarınız arasında neler var? Hem oyunculuk hem yazarlık anlamında bizi nasıl sürprizler bekliyor?
Oyunculuk sağlığımın ve yapımcıların izin verdiği müddetçe hep olacak hayatımda. Doyamayacağım oynamaya. Bitmek bilmeyen bir flört var oyunculukla aramızda. Bu yüzden enerjim hep yüksek. Hep cicim ayındayım. Yazma işi ise şöyle, okunan değil de izlenebilen şeyler yazmak istiyorum. Dizi ve sinema gibi. Yaratıcılık beni genç hissettiriyor.