AKSAM.COM.TR
ALİ DEMİRTAŞ
Muş'ta bulunan Vali Adil Yazar İlkokulu öğrencileri, öğretmenleri Resul Bingöl ile birlikte çok kıymetli bir çalışmayı hayata geçirdi. "Feryad-ı Etfal" adlı bir koro oluşturup "Gazze'de Çocuk Olmak" isimli şarkı yapan öğrenciler ve öğretmenleri Bingöl, sanatın toplumsal gücünü bir kez daha gözler önüne serdi. Gazzeli çocukların sesi olmayı amaçlayan ve sözlerinde derin anlamlar taşıyan bu şarkı ve klibini öğretmen Resul Bingöl, aksam.com.tr'ye anlattı. Ali Demirtaş'ın sorularını yanıtlayan Bingöl, "Gazze'nin yalnızlığı ve çaresizliği akıllardan çıkmasın diye bir şarkı yazmaya karar verdim." dedi. Sohbetimize geçmeden önce bu kıymetli öğretmeni gelin daha yakından tanıyalım: "Muş'ta doğup büyümüş ve 19 yıldır sınıf öğretmenliği yapan bir eğitimciyim. Şu an Muş'ta merkezi bir okulda görev yapıyorum. Öğretmenliğin yalnızca bilgi aktarmak değil, aynı zamanda değerlerle şekillenen bir süreç olduğuna inanıyorum. Mesleğimi ve öğrencilerimi büyük bir tutkuyla seviyorum. Müzik benim için her zaman önemli bir duygu ve anlatım aracı oldu, profesyonel anlamda çalışmalarım olmasa da iyi bir müzik dinleyicisi olarak sanatın gücünü hissediyorum. Eğitimin kalbinde değerler olduğuna inanıyor ve bu değerleri öğrencilerimle birlikte yaşamaya, yaşatmaya çalışıyorum. Gazze'de Çocuk Olmak şarkısı da tam olarak bu anlayışın bir ürünü olarak ortaya çıktı."
ÇIKIŞ NOKTAMIZ GAZZE'DE YAŞANAN İNSANLIK DRAMI
Feryad-ı Etfal grubu nasıl kuruldu, çıkış noktası ne oldu?
Feryadı Etfal'in çıkış noktası, Gazze'de yaşanan insanlık dramı. Orada, sesini duyurmaya çalışan ama duyuramayan sahipsiz ve kimsesiz çocukların, ailelerin çığlığı var. Biz bu çığlığı duyduk ve çocukların sesiyle duyurmak istedik. Müziğin, yalnızca bir sanat formu değil, aynı zamanda güçlü bir anlatım ve duygu aktarma aracı olduğuna inanıyoruz. "Gazze'de Çocuk Olmak" şarkısı, bu duyulmayan sesleri duyurmak, onların yaşadığı acıyı ve çaresizliği anlamak için bir adım oldu. Feryad-ı Etfal, bu sessiz çığlığın yankısıdır ve bizim için sadece bir müzik grubu değil, vicdanın sesi olmayı amaçlayan bir oluşumdur.
Resul Bingöl ve öğrencileri
GAZZE'NİN ÇARESİZLİĞİ AKILLARDAN ÇIKMASIN DİYE BİR ŞARKI YAZMAYA KARAR VERDİM
"Gazze'de Çocuk Olmak" şarkısı nasıl ortaya çıktı?
Gazze'de yaşanan büyük trajedi vicdanlarımızı derinden yaralıyor, yüreğimizde büyük bir acı bırakıyor. Katliamın başladığı ilk günlerden itibaren öğrencilerimle birlikte "Ne yapabiliriz?" sorusunu sormaya başladık. Önce boykot hareketine katılarak İsrail menşeli ürünleri boykot eden broşürler hazırladık ve 400 haneye tek tek dağıttık. Ardından okulumuzda büyük bir kermes düzenleyerek elde edilen geliri Gazze'deki kardeşlerimize ulaştırdık. Bunun yanında okul içi ve okul dışı birçok etkinlikte de bulunduk. Ancak her şeyden sonra içimizde hep bir yarım kalmışlık hissi vardı. Bu da sanırım Gazze'nin yalnız kalmışlık hissinden kaynaklı bir yarım kalmışlıktı. Gazze'nin yalnızlığı ve çaresizliği akıllardan çıkmasın diye bir şarkı yazmaya karar verdim. Önce şarkının nakaratını oluşturup besteledim. Şarkımızın duygu yoğunluğunu derinleştirmek için Tarık Torun Hoca'mızın şiirinden bir kıta aldım, son kıtayı ise kendim yazarak şarkımızı tamamladım. Şarkımız öğrencilerimiz tarafından çok beğenildi. Okul müdür yardımcımız ve aynı zamanda sınıfımın velisi olan Tülay Hoca'mız, bu eserin daha geniş kitlelere ulaşması gerektiğini önerdi. Bunun üzerine okulda bir ses yarışması düzenledik ve yarışma sonucunda sesi güzel olan altı öğrencimizle bu şarkımızı stüdyo ortamında seslendirdik. Son olarak Muş'ta bu süreci güçlü bir kliple taçlandırıp ve böylece "Feryad-ı Etfal" adıyla yola çıktık.
İÇİMİZDE BÜYÜYEN BİR FERYADA DÖNÜŞTÜĞÜNÜ HİSSETTİK
Klip nasıl çekildi?
Klibimizin çekim sürecine gelmeden önce bazı önemli aşamalardan nasıl geçtiğimizden de bahsetmek istiyorum. Şarkımızı seslendirmek için ekibimizi oluşturduk ve düzenli çalışmalar yaptık. Daha sonra şarkının aranjesini tamamladık. Müzik grubumuz ilk aranje kaydını dinlediğinde gözyaşlarına hâkim olamadı. O an, şarkının sadece bir melodi değil, içimizde büyüyen bir feryada dönüştüğünü hissettik. Aranje tamamlandıktan sonra stüdyo kayıt sürecine geçtik. Ancak yaşadığımız bölgedeki teknik aksaklıklar planlarımızı zorlaştırdı. Kayıt süreci geç saatlere kadar sürdü ve öğrencilerimiz alışık olmadıkları bir durumla karşı karşıya kaldı. Saatler ilerledikçe yorulmalarına rağmen büyük bir özveriyle çalışmaya devam ettiler. Belki de en büyük mücadelemiz, uykuya karşı verdikleri savaştı. Ancak bu kayıt mutlaka tamamlanmalıydı çünkü ertesi gün klip çekimi yapılacaktı ve çekim ekibi İstanbul'a dönmek zorundaydı. Ertesi gün klip çekimi için Alparslan Üniversitesi Rektörlüğü'ne başvurduk ve sağ olsunlar bize uygun bir çekim alanı tahsis ettiler. Buradaki çekimlerden sonra, Muş'un önemli tarihi mekânlarından biri olan Murat Köprüsü'nde ikinci çekimimizi gerçekleştirdik. Son olarak, montajlama süreci tamamlandı ve şarkımız halkımızla buluştu. Klibimiz, müziğin taşıdığı güçlü mesajı daha geniş kitlelere ulaştırmak için önemli bir araç oldu.
BU, ÖĞRENCİLERİMLE BİRLİKTE OLUŞTURDUĞUM BİR VİCDAN HAREKETİDİR
Şarkı tamamlandığında ne hissettiniz?
Bu şarkı benim için sadece bir müzik eseri değil, vicdanımın ve eğitimci kimliğimin bir yansıması. İçimdeki derin adalet duygusu, öğrencilerimle birlikte hareket etme arzum ve Gazze'de yaşanan trajediyi unutturmamak için verdiğim mücadelem, bu şarkıya ruhunu katmış. Benim için önemli olmasının sebeplerinden biri, sadece duygularımı anlatan bir eser değil, aynı zamanda sesini duyuramayan çocukların ve ailelerin çığlığı olması. Müziğin gücünü kullanarak farkındalık oluşturuyor, topluma bir mesaj veriyoruz. Yaptığımız bütün eylemler, boykot, broşürler, kermes, yarışmalar şarkının içinde bir anlam buldu. O yüzden bu eser sadece bir melodi değil; bir duruş, bir tavır ve öğrencilerimle birlikte oluşturduğum bir vicdan hareketi.
HER KESİMDEN ÇOK MUHTEŞEM GERİ DÖNÜŞÜMLER ALDIK
Okuldan ve çevrenizden nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?
Dinleyiciler, şarkımızın içlerinde derin bir hüzün uyandırdığını söylüyor. Özellikle Gazze'de yaşanan trajediye dair farkındalık yaratması açısından, birçok kişi duygularını ifade ederken gözyaşlarını tutamadı. Öğretmenler ve eğitim camiası, öğrencilerimizle birlikte böylesine anlamlı bir projeyi hayata geçirmemizi büyük bir özveri ve değer odaklı yaklaşım olarak değerlendirdi. Eğitimin sadece derslerle sınırlı olmadığını, aynı zamanda hayatın içindeki gerçeklerle de şekillendiğini düşündüklerini ifade ettiler. Gazze'de yaşananları takip eden insanlar, özellikle duyarlı kesimler ve aktivistler, şarkımızın önemli bir farkındalık oluşturduğunu belirterek bize teşekkür etti. Bazı kurumlar veya insani yardım kuruluşları bizimle iletişime geçerek bu sesi daha da geniş kitlelere ulaştırmak için iş birliği teklifinde bulundu. Kısacası her kesimden çok muhteşem geri dönüşler aldık.
BU DOĞRULTUDA İLERLEMEYİ HEDEFLİYORUZ
Grup başka şarkılar da söyleyecek mi?
Gelecekteki çalışmalarımızda Gazze'nin yanında toplumsal ve manevi değerleri en güçlü şekilde ifade eden farklı temaları da işlemeyi düşünüyoruz. Ancak bundan sonraki projelerimizin yönü, "Gazze'de Çocuk Olmak" şarkımızın olgunlaşma süreciyle yakından ilgili olacak. Dinleyicilerimizden belirgin bir beklenti oluşursa, bunu dikkate alarak özverili bir şekilde yeni çalışmalara başlayacağız. Sanatın, duyarlılık ve farkındalık oluşturma gücüne inanıyor ve bu doğrultuda ilerlemeyi hedefliyoruz.
BU SESİ DUYURMAK HEPİMİZİN GÖREVİDİR
Gazze'de yaşananlarla ilgili olarak ne düşünüyorsunuz, duygu ve düşüncelerinizi paylaşır mısınız?
Gazze, sadece bir coğrafya değil, aynı zamanda vicdanların sınandığı bir yer haline geldi. Orada yaşanan acılar, sadece bir bölgeye değil, insanlığın ortak hafızasına kazınan trajedilere dönüştü. Biz de okul müdür yardımcımız Tülay Hocamız ile birlikte bu sesi duyurmayı kendimize bir sorumluluk bildik. "Gazze'de Çocuk Olmak" şarkımız tam da bu acının yansıması olarak doğdu. Ancak Gazze'yi anlatmak sadece bir şarkıyla sınırlı değil. Orada yaşananları unutturmamak, çocukların ve masum insanların çığlığını duyurmak sanatın, eğitimin ve toplumsal duyarlılığın ortak bir görevi. Biz, müzik aracılığıyla Gazze'ye olan desteğimizi sürdürmek istiyoruz. Ancak şunu da vurgulamak gerekir ki bu sadece bir şarkıyla bitmeyecek. Duyarlılığı artırmak için sanatın ve eğitimin gücünü kullanmaya devam edeceğiz. Gazze'nin yalnızlığı bizim sessizliğimizle daha büyük olmasın; bu sesi duyurmak hepimizin görevidir.
EĞİTİM SADECE BİLGİ AKTARMAK DEĞİLDİR
Bir öğretmen olarak plan, proje ve hayallerinizden bahseder misiniz?
Eğitim sadece bilgi aktarmak değil, aynı zamanda çocuklara değerleri, duyarlılığı ve toplumsal bilinci kazandırmaktır. Bir öğretmen olarak en büyük hayalim, öğrencilerimin donanımlı, bilinçli ve vicdan sahibi bireyler olarak hayata katılmalarını sağlamak. İlerleyen dönemde sanatın ve eğitimin birleştiği daha fazla projeye imza atmak istiyorum. "Gazze'de Çocuk Olmak" şarkısı gibi, toplumsal duyarlılık oluşturan sanat eserleri üretmeye devam etmek ve öğrencilerimle birlikte yeni çalışmalar ortaya koymak hedeflerim arasında. Eğitimin yalnızca sınıf içinde değil, topluma seslenen, farkındalık yaratan bir süreç olduğuna inanıyorum. Öğrencilerimle birlikte, sanat ve değer odaklı projeler geliştirerek onların kendilerini ifade edebileceği alanlar oluşturmayı amaçlıyorum. Eğer onların hayatında kalıcı bir iz bırakabilirsem, işte o zaman gerçek anlamda bir öğretmen olduğumu hissedeceğim.