Ressam Pınar Tınç: ''Resim hep benimle; bazen bir sığınak bazen de bir soru işareti olarak…''

“Yenilenme - Regeneration” adını verdiği yeni kişisel sergisini Bozcaada'da açan sanatçı Pınar Tınç, aksam.com.tr'nin sorularını yanıtladı: “Çocukluk yıllarımdan itibaren resim hep yanımdaydı; bazen bir sığınak, bazen de bir soru işareti olarak… Sanat benim için görünmeyeni görünür kılma yolculuğu, yalnızca estetik bir haz değil, aynı zamanda bir içsel keşif, bir yeniden doğuş alanı.”

AKSAM.COM.TR

ALİ DEMİRTAŞ

Bozcaada şu sıralarda çok güzel bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Ressam Pınar Tınç, adalı sanat tutkunlarının karşısına, küratörlüğünü Uğur Batı'nın yaptığı "Yenilenme - Regeneration" adlı sergisiyle bir kez daha "merhaba" diyor. Çalışmalarını çini mürekkebiyle hayata geçiren ve bu konuda ülkemizdeki önemli temsilcilerden biri olan Tınç, eserlerinde aynı zamanda hem yaşadığı ada hayatının ve hem de çocukluğunun izlerini sürüyor. 20 Eylül'e kadar devam edecek olan bu anlamlı sergiyi sanatçısı ile konuştuk. Adanın güzel atmosferinde sorularımızı yanıtladı Tınç. Sohbetimize geçmeden önce kendisini daha yakından tanıyalım: "Resim, benim için yalnızca görsel bir ifade biçimi değil, aynı zamanda varoluşu anlamlandırma çabamın en yoğun, en sahici alanı. Bozcaada'da doğdum, hâlâ adanın ışığı, rüzgârı ve mavisi sanatımın en temel dokularından biri. Yaşamım boyunca hem akademik hem de kişisel anlamda sanatla iç içe oldum. Kendimi; resim aracılığıyla hem bireysel hem de kolektif bilinçaltına açılan bir köprüde konumlandırıyorum."

Ali Demirtaş ve Pınar Tınç

SANAT BENİM İÇİN GÖRÜNMEYENİ GÖRÜNÜR KILMA YOLCULUĞU...

Sanata ne zaman ve nasıl yöneldiniz? Sanat sizin için ne demek?

Çocukluk yıllarımdan itibaren resim hep yanımdaydı; bazen bir sığınak, bazen de bir soru işareti olarak... Sanat benim için görünmeyeni görünür kılma yolculuğu. Heidegger'in "Sanat, hakikatin kendini açmasıdır" sözünü çok önemserim. Benim için sanat, yalnızca estetik bir haz değil, aynı zamanda bir içsel keşif, bir yeniden doğuş alanı. Öte yandan sanat, aslında hepimizin içinde taşıdığı bir potansiyel. Benim yolculuğum resim üzerinden şekilleniyor, ama inancım şu: Her insan kendi yaratıcı gücünü bulduğunda daha özgür, daha barışçıl ve daha bütün bir varlığa dönüşebilir.

RUH-ZİHİN-BEDEN ÜÇLEMESİNİ RESİMLERİME TAŞIMAYA ÇALIŞIYORUM

Kendi sanat üslubunuzu teknik ve içerik olarak nasıl tanımlar ve adlandırırsınız?

Teknik olarak soyut ile geometrik düzenlemelerin arasında bir yerde duruyorum. Renkler, dokular ve parçalanmış formlar aracılığıyla ruh–zihin–beden üçlemesini resimlerime taşımaya çalışıyorum. İçerik açısından ise eserlerim varoluşsal temaları merkezine alıyor: Yok oluş, yeniden doğuş, aidiyet, ruhsal dönüşüm... Adlandırmam gerekirse "varoluşçu soyutlama" diyebilirim ama aslında isimler, sanatın özünü sınırlamaktan öteye gitmez.

EN BÜYÜK İLHAMIM DOĞA

Nelerden ilham alırsınız, eserlerinizi yaparken beslenme kaynağınız nelerdir?

En büyük ilhamım doğa. Özellikle Bozcaada'nın denizi, rüzgârı, üzüm bağları... Bunun yanı sıra felsefe, mitoloji ve psikoloji de benim için besleyici kaynaklar. Jung'un kolektif bilinç kavramı, varoluşçu felsefenin soruları ya da Antik Yunan mitosları eserlerime sık sık nüfuz eder. Ayrıca müzik, özellikle klasik ve caz, resim yaparken ruhumu besleyen en güçlü eşlikçimdir.

HEM ÇOK KİŞİSEL HEM DE EVRENSEL BİR DENEYİMDİ

Daha önce nerelerde ve kaç tane sergi açtınız, sizin için nasıl deneyimlerdi?

Bugüne dek çeşitli kişisel sergiler açtım: "Seni Seviyorum Anne", "Masumiyet", "İyi Geceler Bebeğim", "Yuvaya Dönüş", "Je T'aime" ve en son olarak "Yenilenme (Regeneration)"... Her biri farklı bir dönemin ruhsal izdüşümü oldu. Benim için en özel olanı "Yuvaya Dönüş"tü. Çünkü Bozcaada'da, doğduğum yerde açtım. Bir sanatçının doğduğu topraklarda kendi sesini yeniden duyurması hem çok kişisel hem de evrensel bir deneyimdi.

SANAT BİR KARİYER DEĞİL, BİR YAŞAM BİÇİMİ

Sanat yolculuğunuza yeni başlayacak olanlara neler söylemek istersiniz, sizce kendilerinde hangi sorulara yanıt verdikten sonra bu yola baş koymalılar?

Öncelikle, neden sanat yapmak istediklerini kendilerine dürüstçe sormalılar. Sanat bir "kariyer" değil, bir "yaşam biçimi". Kendilerine şu soruları sormalarını da öneririm: Ben kimim ve dünyaya neyi aktarmak istiyorum? Dayanabilir miyim? Çünkü sanat, yalnızlık ve dirayet ister... Kendimi sürekli dönüştürmeye, değiştirmeye açık mıyım? Sanat, içten bir niyetle başlarsa kalıcı olur.

Pınar Tınç, Mehmet Tınç ve çocukları

SANAT, YALNIZCA İZLEYENE DEĞİL, ONU ÜRETENE DE ŞİFA VERİR

"Sanatın iyileştirici gücü"ne inananlardan mısınız?

Kesinlikle. Sanat, yalnızca izleyene değil, onu üretene de şifa verir. Resim yaparken zaman kavramı ortadan kalkar; adeta meditatif bir boyuta geçerim. İzleyicinin de kendi duygularıyla yüzleşmesine aracılık ederim. Bu, modern dünyanın karmaşasında kaybolmuş ruhlarımız için bir tür iyileşme pratiği aslında.

SANAT, PİYASANIN ÖTESİNDE BİR HAKİKATİN PEŞİNDEDİR

Sanata dair şu ara kafanızı neler kurcalıyor?

Birkaç şey var. Birincisi, sanatın hâlâ yeterince demokratikleşememesi. Büyük şehirlerin dışına çıkıldığında sanat erişimi sınırlı kalıyor. İkincisi, sanatın bir "meta"ya indirgenmesi. Oysa sanat, piyasanın ötesinde, bir hakikatin peşindedir. Ayrıca genç sanatçılar için destek mekanizmaları çok yetersiz. Bunun değişmesi gerektiğine inanıyorum.

HAYALİM, SANATIMI DAHA EVRENSEL BİR BOYUTA TAŞIMAK

Bundan sonrası için hayaliniz nedir, nerede olmak, ne yapmak istiyorsunuz?

Hayalim, sanatımı daha evrensel bir boyuta taşımak. Bozcaada'dan çıkan bir sesin, dünyanın farklı şehirlerinde yankı bulması... Önümüzdeki dönemde uluslararası sergilere açılmak ve farklı disiplinlerle –örneğin edebiyat, performans sanatı ve müzikle– işbirlikleri yapmak istiyorum. Ayrıca sanatın iyileştirici yönünü daha görünür kılacak atölyeler düzenlemeyi planlıyorum.