Prof. Dr. Gülveli Kaya: “Sergi kendimizi görmemizi de işaret ediyor”

İGA ART Galeri'de açılan ve İstanbul Havalimanı'ndan geçen farklı kültürlerdeki 100 misafirin portresinin yer aldığı “İGA'nın Yüzleri / Bastığım Yerdeyim” sergisi hakkında konuşan küratör Prof. Dr. Gülveli Kaya, “Bütününe baktığımızda sergi bize nerede olursak olalım, dünyada bir yerlerde olduğumuzu, bazen bu akışın kenarına çıkıp kendimizi görmemizi işaret ediyor” dedi.

MERVE YILMAZ ORUÇ

İGA ART Galeri'de açılan "İGA'nın Yüzleri / Bastığım Yerdeyim – The Faces of İGA / I Am Where I Stand" adlı sergide, İGA İstanbul Havalimanı'ndan geçen farklı kültürlerdeki 100 misafirin portresi yer alıyor. İGA İstanbul Havalimanı'nın çok kültürlülüğü de ortaya koyan eserler, Dış Hatlar bölümündeki İGA ART Galeri A-B Knuckle'da sergileniyor. Havalimanı'nın, aynı gökyüzünün altında, aynı yeryüzünün üzerinde, birbirinden habersiz, farklı olan dünyaları birbirlerine bağlama vasfının altını çizen sergideki her bir portre; dünyanın çeşitli yerlerine uzanan umut, heyecan ve keşif dolu anıların bir yansıması aynı zamanda. 30 Nisan'a kadar ziyarete açık olan sergiyi küratörü İGA ART Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Gülveli Kaya anlattı.

FOTOĞRAFLAR RASTGELE ÇEKİLDİ

Binlerce kişi geçiyor İGA İstanbul Havalimanı'ndan... Bu sergi için nasıl bir çalışma oldu? Belli kriterler belirlenmiş miydi?

Bu sergi, İGA ART ekibi tarafından İGA İstanbul Havalimanı'nın çeşitli bölgelerinde, kişilerin izinleri ve gönüllükleriyle çekilmiş fotoğraf arşivinin paylaşılmasıyla ortaya çıktı. Portreler, İGA İstanbul Havalimanı Kurumsal İletişim Direktörlüğü'nde görev yapan Görsel İletişim & Dijital Medya Müdür Yardımcısı Murat Kahraman tarafından çekildi ve portre sahiplerinden izin alınarak sergide kullanıldı. Çok fazla kare fotoğraf çekilmişti. Karşıdan, poz verilen ve objektife bakan klasik fotoğraflardan bahsediyorum. İGA İstanbul Havalimanı içerisindeki herkesin yüzü olabilirdi; bunun dışında başka bir kriter yoktu. Serginin kavramsal çerçevesi belirlenirken fotoğrafları ve yüzleri bir fikir etrafında buluşturduk.

Bu kareler arasından sergide kaç eser var? Bu kareleri seçerken neye dikkat ettiniz?

Bu kareler arasından 100 imaj belirledim. Bunlar kendi içlerinde boy portreler, grup portreler ve omuz hizası klasik portrelerden oluşuyor. Bu gruplama aslında objektife yansıyan ve doğrudan karşımıza çıkan imajlardan oluşuyordu. Tek başlarına pek de bir şey ifade etmedikleri için onları bir araya getirecek ve ortak bir fikrin altında toplayacak dokunuşlara ihtiyaç vardı. Kareleri de bu doğrultuda seçtim.

SERGİYİ BİR RESİM GİBİ TASARLADIK

Nasıl bir sergileme yöntemi seçtiniz?

Serginin kavramsal çerçevesi olan "Bastığım Yerdeyim" söylemi, tüm yüzleri ortak bir zeminde buluşturdu. Bu, mikro anlamda İGA İstanbul Havalimanı iken, makro anlamda yeryüzünden başka bir şey değil aslında. Portreleri birbirleriyle yakınlaştırırken bir yandan bağımsız diğer yandansa sergi kavramı içerisinde bir bütün hâlinde okunmaları için dokunuşlara ihtiyaç vardı. Bu anlamda bütün sergiyi bir resim gibi tasarladım diyebilirim. Bazı fotoğrafları keserek diğer fotoğraflarla birleştirip bir kompozisyon oluşturdum. Bazı fotoğraflarda yeryüzünü, yani ufuk çizgisinin altında kalan yüzeyi ve figürleri siyah beyaz ve gerçek imajlarında tutarak, gökyüzünü ifade eden, yani ufuk çizgisinin üzerinde kalan planı ise renklendirdim ve aslında bu fotoğraflardan yeni eserler ürettim. Aynı boydaki ve sayıları çok fazla kareleri ise tıpkı kitap sayfası gibi düşünerek kelimeler yerine fotoğraflardan oluşan bir metin gibi değerlendirdim. İçlerinde birkaç fotoğraf vardı ki, gerek psikolojik etkileri gerekse kadraj olarak fotoğrafın sanat alanına çok yakın duruyorlardı. Bu iki görseli serginin merkezinde tekil olarak kullandım. Bütününe baktığımızda sergi bize nerede olursak olalım, dünyada bir yerlerde olduğumuzu, bazen bu akışın kenarına çıkıp kendimizi görmemizi işaret ediyor.

GELEN VE GİDENLERE KÜÇÜK HATIRALAR BIRAKMAK İSTEDİK

Sergiyi ziyaret edenlerin ilgisi nasıl? Nasıl dönüşler alıyorsunuz?

Geri dönüşleri almak, izlenimleri öğrenmek için İGA ART çok güzel temaslarda bulunarak yolculara ve ziyaretçilere sorular soruyor. Aslında sergideki yüzler, "Bastığım Yerdeyim" sergisini gezenler olabilirlerdi. Bu nedenle izleyiciler kendilerini görebiliyor; o da etkileşimi artırıyor. Hatta bazı yolcuların sergiyi gezip, sosyal medyada beni de ekledikleri oluyor. Sonuçta insana temas etmeyen bir çalışmanın karşılığının olmadığını düşünüyorum.

Bu sergi İGA İstanbul Havalimanı'nın aynı zamanda dünyanın dört bir yanından yolcu ağırladığının da bir göstergesidir diyebilir miyiz?

Havalimanlarının zaten bu tür mekânlar olduklarını söyleyebiliriz. Ancak burası küçük bir dünya modeli gibi. Herkesin gelip geçtiği ama kimsenin kalmadığı. Bu esnada bizler, gelenlere ve gidenlere kendi adımıza küçük hatıralar bırakmaya çalışıyoruz.