TRT ekranında performansa dönüşen bir program: Espas

TRT 2'de ekrana gelen Espas, doğu ve batı sanatına farklı bir yerden bakmayı, sanat felsefesini sadece ‘batı'yı merkez alarak okumak yerine sanat belleğimizi bu toprakların birikimini temel alarak konuşmayı ve yeni sorular sormayı hedefliyor.

GÜLCAN TEZCAN

Ekranlarda bir elin parmaklarını bulmayan kültür sanat programları içinde son dönemlerde en dikkat çekenlerden biri TRT 2'de ekrana gelen Espas.

Kübra Sönmezışık'ın hazırlayıp sunduğu program sanat felsefesi, doğu ve batı sanatı, kavramlar ve akımlar, çağdaş sanatın işlevi üzerine yeniden ve farklı bir yerden düşünmeyi teklif ediyor. Programın sunumu ve sosyal medya tanıtımlarını da birer performansa dönüştüren Sönmezışık'la hem Espas'ı hem de sanatı konuştuk.

Görsel İletişim Tasarımı bölümü mezunu olan ve yıllardır medyada kültür sanat üzerine çalışan Sönmezışık, öğretili sanat anlayışının, ezberlerin dışına çıkmanın mümkün ve gerekli olduğunu söylüyor. Sanatı sanat yoluyla anlatmak ve sorular sordurmak istediğini kaydeden Kübra Sönmezışık bunun nedenini ise şöyle ifade ediyor:

"Uzun zamandır sanatın içindeyim ve görüyorum ki hep tek tip bir bakışın egemen olduğundan şikâyet ediyoruz. Batı sanatının normları her anlamda hâkim. Geç Osmanlı'dan günümüze kadar, sanat alanında Batıya hep bir öykünme var. Bu açıdan bakıldığında, Batı'nın estetiği daha önemli bir hikâyeye sahip. Yıllardır bu normları üstümüze giydiğimizi düşünüyorum. Self-oryantalist bir bakış açısıyla, ideolojik ve inanç grubu fark etmeksizin benzer bir yaklaşım sergiliyoruz."

Sadece batı sanatını merkez alarak yapılan sanat ve estetik okumalarının eksik ve yetersiz kaldığının altını çizen Sönmezışık, 'sanatın işlevi ne?', 'sanat nedir' ve 'zanaatla sanatın ayrıldığı nokta neresidir' gibi soruların da peşinden gitmeye çalıştığını anlatıyor.

SANATA BİR DE BURADAN BAK!

"Sanat tarihine baktığımızda bugün olduğu gibi zanaatkâr ile sanatçının ayrışmadığını görürüz. Sanayileşmeden sonra üretim biçimleri değişti ve zanaatın kıymeti düştükçe düştü.

Moderniteyle birlikte sanatsal üretimi bireysel yorumlayan bir sanatçı tipi çıktı ortaya. Kimdi bu sanatçı? Asiydi, bohemdi, dokunulmazlığı vardı. Burada sanatını sadece Allah için yapan bir sanatçı profiline yer yok. Özellikle dijital devrim zamanın akışını değiştirdi, mekân kırıldı. Joseph Beuys'un dediği gibi her şey sanat, herkes sanatçı olduğu bir noktaya gelindi. Ben de bu yeni ortamda "sanat nedir ve sanatçı kimdir?" diye soruyorum." diyerek sözlerine devam eden Sönmezışık, bu yüzden sanatı yeniden düşünmeyi teklif ediyor. "Tarihe baktığımızda bildiğimizi var saydığımız bir sanat anlayışı var. Gelecek ise muğlak ve giderek ön görmemiz zorlaşıyor. Bende içinde bulunduğumuz zaman için güzel, çirkin ve hakikat gibi kavramlara bir de buradan bak, bu zamandan bak, diyorum. Sanatın hayretlerini ve ortaya çıkardığı hakikati, geçmişi yok saymadan anlatmaya çalışıyorum." çağrısı da sanatla ilgilenen özellikle genç kuşaklar için çok değerli ve anlamlı.

ZAMANIN RUHUNA UYGUN BİR FORMAT

Sanata dair tüm bu soruları ve entelektüel tartışmaları ekrana taşımak elbette hiç kolay değil.

Popüler kültürün esir aldığı televizyonlarda bu zemini oluşturabilmek için eğitimini aldığı tasarım ve sanat birikimini değerlendiren Sönmezışık, "İçinde performans ve kurgunun olduğu bir içeriği ekrana taşımanın handikapları vardı. Çünkü kültür sanatı hep belli formatlarla görmeye alışkın izleyici. İçinde söyleşi, eleştiri ve video sanatının olduğu bir işi ortaya koymak bizim için de deneysel bir süreçti. Hayal ettim, ekip ise bu fikirleri samimiyetle sahiplendi.

TRT 2 yönetimi de projeye inandı ve destek oldu. Amacım "oyun" kurmaktı. Bana sunulan bu ortamda ne biliyorsam önüme serdim ve bir tasarımcı gibi çalıştım. Metninden kostümüne her şey tasarıma dahil." diyor. Oluşturduğu format ile programını bir performansa dönüştüren Sönmezışık, bunun ortaya çıkış sürecini de şöyle anlatıyor:

"Espas ilk önce sadece sanat tarihi ve felsefesinin olduğu bir söyleşi formatı olarak tasarlandı. Sözü ötelere taşıyan, daha önce denenmemiş estetik bir anlatım nasıl mümkün olabilir? sorusundan hareketle kendimi programın bir izleyicisi gibi konumlandırdım. Sorduğum sorular beni eleştirel metinlere taşıdı. Metinlerde bazen dini alıntılara bazen de şiirlere yer veriyorum. Konuklar, farklı perspektifler açarak konunun derinleşmesini sağlıyor. Metinler, sorular ve kavramlar performans, video art ve kolajın da sunduğu imkânlarla görsel gramere dönüşüyor. Program seyirciye 'Gel ben sana bir şey anlatacağım ama önce sana bir oyun sahneleyeceğim' diyerek izleyiciyi oyuna davet ediyor. Bir de tabii sosyal medya var. Çektiğimiz videolar sosyal medyanın içerik stiline de çok uygun. Espas'ta konuk aldığı isimlerin çoğunlukla alanında yetkin ancak ekrana mesafeli isimler olduğunu ve tam da bu yüzden onların birikimlerinden istifade etmek istediğinin altını çizen Sönmezışık, kimi isimleri ikna etmekte zorlansa da sonuçta ortaya çıkan işten herkesin memnun olduğunu söylüyor. Espas her cumartesi saat 12:00'de TRT 2 ekranında yayınlanıyor.