AKSAM.COM.TR
İstanbul'un tarihi dokusu içinde asaletiyle dikkat çeken Rüstem Paşa Camii, Osmanlı mimarisinin en nadide yapılarından biridir. 16. yüzyılın ortalarında inşa edilen bu camii, sadece bir ibadet mekânı olmanın ötesinde, dönemin sanat anlayışını ve ustalığını yansıtan bir şaheserdir. Kanuni Sultan Süleyman'ın sadrazamı ve aynı zamanda kızı Mihrimah Sultan'ın eşi olan Rüstem Paşa'nın isteği üzerine, Osmanlı'nın en büyük mimarı, Mimar Sinan tarafından 1561 yılında inşa edilen camii, küçük bir alan üzerine inşa edilmiş olmasına rağmen, zarif ve dengeli tasarımı sayesinde oldukça ihtişamlı bir görüntü sergiler.
MİMAR SİNAN'IN USTALIKLI MÜHENDİSLİĞİ SAYESİNDE
Caminin en dikkat çekici unsurlarından biri, hiç şüphesiz ki İznik çinileriyle süslenmiş iç mekânıdır. Osmanlı çini sanatının en güzel örneklerini barındıran Rüstem Paşa Camii, renkli ve detaylı çini süslemeleriyle ziyaretçilerini büyüler. Mavi, kırmızı, yeşil ve beyaz tonlarının muazzam uyumu, camiye girenleri adeta başka bir dünyaya taşır. Bu çinilerde Osmanlı dönemi bitkisel motifleri, laleler, karanfiller ve hat sanatı öne çıkmaktadır. Caminin iç mekânı, akustik yapısıyla da dikkat çeker. Mimar Sinan'ın ustalıklı mühendisliği sayesinde ses, mekânda yankılanmadan homojen bir şekilde dağılır. Bu da ibadet edenlerin huzurlu bir atmosferde namaz kılmasını sağlar. Küçük ama etkileyici kubbesi, içeride mistik bir hava yaratırken, ferah pencereleri de mekâna doğal ışığın süzülmesini sağlar. Camiye iki yandan merdivenle çıkılır. Merkezî kubbe kemerlerle dört fil ayağına ve sütunlara oturur. Caminin son cemaat yeri altı sütunlu ve beş kubbelidir. Önüne sonradan kemerler, sütunlar ve ahşap çatılı, saçaklı bir kısım eklenmiştir
OSMANLI'NIN SANATA VERDİĞİ DEĞERİ HİSSEDERSİNİZ
Küçük ama etkileyici yapısıyla görenleri kendine hayran bırakan Rüstem Paşa Camii, sadece bir ibadet mekânı değil, aynı zamanda Osmanlı'nın sanat ve mimari mirasının en nadide örneklerinden biridir. Bugün, İstanbul'un dar sokaklarında yürürken Rüstem Paşa Camii'ne girerseniz, o büyüleyici çinilerin arasında Sinan'ın ustalığını, Rüstem Paşa'nın adanmışlığını ve Osmanlı'nın sanata verdiği değeri hissedersiniz. Belki de bir taşın, bir çininin fısıldadığı hikâyeyi duyarsınız...