Nefsine ve kalemine diz çöktürdü

Necip Fazıl sadece Türkiye Cumhuriyeti'nin değil, aynı zamanda bütün Türk dünyasının önde gelen mücadeleci şahsiyetlerinden, nefsine ve kalemine diz çöktüren şairlerinden biridir.

Bedir Acar

Sadece ülkemizde değil, dünya ölçeğinde de önemli çalışmalara imza atan sanat ve düşünce insanlarına verilen bir ödül... Kardeş ülke Azerbaycan'ın halk şairi Elçin İlyasoğlu Efendiyev, bu seneki Necip Fazıl Uluslararası Kültür Sanat Ödülü'ne layık görülen isim oldu.

Azerbaycan Edebiyatı ve kültürünün etkili şahsiyetlerinden olan yazar ve siyasetçi Efendiyev, yayımladığı hikâyeler ve romanlarla Azerbaycan'ın mücadelesinde önemli roller üstlenmiş, toplumun yaşadıklarına ayna tutmuş bir isim. Necip Fazıl Jüri Heyeti de edebi ve kültürel çalışmalarıyla iki ülke halkının yakınlaşmasına yaptığı katkılardan dolayı bu yılki Necip Fazıl Uluslararası Kültür Sanat Ödülü'nü Efendiyev'e layık gördü. Efendiyev ile ödülü ve Necip Fazıl'ı konuştuk.

Necip Fazıl deyince sizdeki karşılığı nedir?

Necip Fazıl Kısakürek yalnız sevgili Türkiye Cumhuriyeti'nin değil, tüm Türk dünyasının büyük düşünürü, kalem sahibi, seçkin şairi ve dramaturgudur. O, 25 Mayıs 1904'te doğdu ve 25 Mayıs 1983'te vefat etti. Necip Fazıl'ın aynı günde doğup aynı günde de vefatını sembolik bir gösterge olarak görüyorum: O, yeryüzündeki görevini, misyonunu baştan sona tam olarak yerine getirdi ve bu dünyadan göçtü.

Necip Fazıl, "diz çök ey nefis, önümde diz çök!" diye kalemi ile nefse, haksızlığa ve manevi sahtekarlığa karşı mücadele veriyordu ve o, bu mücadeleden galip çıktı. O, nefsi kendisinin ve kaleminin karşısında diz çöktürdü.

Ödül için duygılarınızı alabilir miyiz?

Necip Fazıl kardeş Türkiye'nin büyük kalem sahiplerinden ve büyük vatandaşlarından biridir. O, "tomurcuk derdinde olmayan ağaç odundur" diyordu ve tomurcuklanmayı kendine dert edinen bir insandı. Ben onun adını taşıyan bu ödülü sembolik olarak Türkiye'nin layık gördüğü bir ödül olarak değerlendiriyorum. Böyle bir ödülü ben nasıl karşılayabilirim? Sevinçle!

Türkiye ve Azerbaycan halkları edebiyat alanında birbirini yeterince tanıyor mu, iki devlet tek millet arasında kültür alanında daha sıkı bağ kurabilmek için neler yapılmalı?

Gönül ister ki, Azerbayca'la Türkiye'nin - iki devlet, bir milletin arasındaki birliğin kapsamının genişliğine layık derecede karşılıklı kültürel alışveriş olsun, yani her iki devletin tarihteki ve bugünkü sanat insanları, sanat hadiseleri, sanat ürünleri daha fazla tanıtılsın. Bu da demek oluyor ki daha çok kitap yayımlansın, klasik ve çağdaş edebiyat, müzik, resim, tiyatro, sinema, kısacası sanatın bütün dalları daha derinden öğrenilsin ve tanıtılsın.

'Necip Fazıl Kültür Sanat Ödülü' sahibi: Elçin İlyasoğlu Efendiyev:

Günümüz Azerbaycan edebiyatının önde gelen isimlerinden olan Elçin İlyasoğlu Efendyev, 13 Mayıs 1943'te Bakü'de doğdu. Azerbaycan Devlet Üniversitesi'nin dil ve edebiyat fakültesinde öğrenim gördü (1960-1965). Azerbaycan Yazıcılar İttifakı'nın idare heyeti sekreterliğinde bulundu (1975). 1968'de Sovyetler Birliği Yazıcılar ittifakına üye kabul edildi. 1970'te Azerbaycan Bedii Nesri Edebi Tenkitte adlı tez çalışmasıyla filoloji doktoru oldu. İlk eserleriyle 1960'lı yıllarda edebiyat sahasına girmiş olan Elçin, yalnız Azerbaycan'da değil, bütün eski Sovyet Birliği'nde edebiyat ve tenkit camiasının dikkat merkezinde oldu. Özellikle Mahmut ile Meryem, Ak Deve, Ölüm hükmü romanları ve birçok hikayesi devrin eleştirmen ve edebiyat bilimcileri tarafından tüm Sovyet nesrinde ciddi edebi-estetik olay olarak değerlendirildi. Eserleri çok sayıda yabancı dile çevrildi. Şuşa Dağlarını Duman Bürüdü, Edebi Düşünceler, Mahmut ile Meryem, Ölüm Hükmü, Sarı Gelin Türkçede yayınlanmış eserlerinden bazıları.