Metin Akdülger'in kaleminden bir saray soytarısı: Joker!

Bu Joker bildiğiniz Joker değil… Bu fesli Joker, Gotham'dan değil 19. yüzyıl Osmanlı döneminden gelen düşmüş bir soytarı. 13 ülkenin kendi hikâyesini yazdığı Joker: The World çizgi romanının Türkiye hikâyesini kaleme alan sevilen oyuncu ve yazar Metin Akdülger ile kitabın basın lansmanında bir araya geldik. Keriz Boyacısı adıyla anlattığı Joker hikâyesini kendisinden dinledik.

MERVE YILMAZ ORUÇ

Bu Joker bildiğiniz Joker değil... Bu fesli Joker, Gotham'dan değil 19. yüzyıl Osmanlı döneminden gelen düşmüş bir soytarı. 13 ülkenin kendi hikâyesini yazdığı Joker: The World çizgi romanının Türkiye hikâyesini kaleme alan sevilen oyuncu ve yazar Metin Akdülger ile kitabın basın lansmanında bir araya geldik. Keriz Boyacısı adıyla anlattığı Joker hikâyesini kendisinden dinledik.

Suçun palyaço prensi Joker'i daha önce böyle görmediniz! Joker 19. yüzyılda Osmanlı topraklarında yaşasaydı sizce nasıl olurdu? Bunun cevabını bize sevilen oyuncu ve yazar Metin Akdülger veriyor. Joker: The World çizgi romanı kapsamında Joker'in Türkiye hikâyesini kaleme alan Akdülger kitabın basın lansmanında gazeteci ve özel davetlilerle bir araya geldi. Hikâye kadar çizimleriyle de dikkat çeken eseri, son yılların popüler illüstratörü Ethem Onur Bilgiç hazırladı.

13 ülkenin kendi Joker hikâyelerini anlattığı Joker: The World çizgi romanında Türkiye dışında; ABD, Japonya, Arjantin, Brezilya, Polonya, Çekya, Almanya, İtalya, Kamerun, Güney Kore, Meksika ve İspanya yer alıyor. Her ülkenin kendine özgü anlatımı ve çizimleriyle karşımıza çıkan Joker'in, her sayfada farklı serüvenine şahitlik edeceksiniz.

D&R Kitap Fuarı kapsamında gerçekleşen Joker: The World kitabının lansmanında bir araya geldiğimiz Akdülger ve Bilgiç'ten Joker'in Türkiye hikâyesini dinledik.

ÇİZGİ ROMAN DÜNYA İNSANINI BİRLEŞTİRİYOR

Oyunculuğun yanı sıra yazmayı da çok sevdiğini söyleyen Metin Akdülger, büyük yankı uyandıran ve herkesin heyecanla bekledi Joker hikâyesi ile çizgi roman severlerin karşısında. Daha önce Kaptan88 adlı bir çizgi roman çıkaran ve bunun ikincisi için çalışmalarının sürdüğünden bahsederek sözlerine başlayan Akdülger, "Arkadaşımla beraber dört yıl önce bir şirket kurduk. Ve akabinde Kaptan88 adlı çizgi romanı yazdık. Bu üç seri olacak. Şu an ikincisini yazıyorum. Çizgi romanlara olan ilgim çocukluğumdan geliyor. Benim jenerasyonum için çizgi romanlar çok kıymetli idi. Ülkemizden Abdülcanbaz ve Kasap karakterlerini çok severim. Yine uluslararası bakıldığında Batman, Joker, Incal karakterleri takip ettiklerim arasında. Yazmak kısmına gelirsek, ben zaten mesleğe tiyatro oyunları yazarak başladım. Galata Perform'da hem kursiyer hem bursiyerdim. Burada çok güzel bir eğitim aldım ve amatör tiyatro metinleri yazardım. Yazmanın özgürleştirici bir yanı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca oyunculuğun da farklı yerlerden beslenmesi gerektiğini düşünüyorum. Yazmak beni besleyen alanlardan biri. Çizgi roman da bu anlamda çok eğlenceli. Üstelik insanları birleştiren bir şey aslında. Dünyada farklı kimliklerde birçok insan var. Ve bu insanlar bir çizgi roman karakteri altında birleşebiliyor. Bu kitapta 13 ülke var mesela. Bu çok kıymetli bence." şeklinde konuştu.

Kitaba dahil olma sürecinden de bahseden Akdülger sözlerine şöyle devam etti: "Ethem takip ettiğim çok başarılı bir illüstratör. Daha önceki Batman The World serisini Ertan Ergil ile çıkarmıştı. Onların bana ulaşması ile Joker için hikâyemi gönderdim. Benim dışımda farklı hikâyeler de gitmiş. DC Comics ekibi benim hikâyemi seçti. Sonra üzerine çalışmaya başladık. Hikâye zaten aklımda olan bir şeydi. Şu an dünya bir değişim ve dönüşüm içinde. Bence 19. yüzyıl ortalarında da dünya sosyo-kültürel ve siyasî olarak böyle bir süreçten geçti. O dönem benim ilgimi çektiği için Joker'i de burada kullandım. Benim için çok özel ve heyecanlı bir süreçti."

FESLİ JOKER ÖNYARGILARI YIKACAK BENCE

Karşımızda fes takan bir Joker var. Joker'in Türkiye'ye uyarlamasında okuyucuları ilginç bir hikâye beklediğinden bahseden Akdülger, "Bizim Joker diğer ülke hikâyeleri arasında bence en eski zamanlarda geçen ve yaşadığı coğrafyadan en çok esinti taşıyan karakter oldu. Joker zaten çok ilgilendiğim bir karakter. Bu bağlamda 19. yüzyıl sonlarında, Karaköy, Fişekhane ve Beyoğlu'nda geçen; düşmüş bir saray soytarısının, düşmüş bir deli çeriyle olan ve Karagöz ile Hacivat dokularını taşıyan karşılaşmasına odaklanan bir hikâye yazdım. Düşmüş bir soytarı hikâyesi bu. Çıkış noktası olarak da aklıma Karaköy'de ayakkabı boyacılarının kullandığı bir numara geldi. Fırçayı yere bırakırlar ve sen ona yardımcı olmak için fırçayı alıp verirsin, ancak bir anda kendini ayakkabını boyatırken bulursun. İstanbul'a üniversite okumak için geldiğim ilk zaman, bu kerizleme metodunu çok güzel yedim ve açıkçası bende yer etti. Bu eylemden yola çıkarak bir hikâye oluşturmak hem komik hem de ilginç geldi.

Hikâyede modern bir Joker yok; tam tersine, karakterin özünü koruyarak onu 19. yüzyılın sonuna adapte ettik. Türkiye'ye özgü bir Joker varyantı oldu." diyor ve ekliyor: "Başta fes takan bir Joker karakterini görmek bazılarını itecek, bazılarını çekecek ama buradan çıkacak tartışma 'Joker: The World' hikâyesine yarayacak. Fesli joker önyargıları yıkacak bence. Fese karşı çok hassasiyetimiz varmış. Ama hem çizgi roman severler hem de bu dünyaya yeni adım atacak okuyucular için ilginç olacağını düşünüyoruz. Umarım bu farklı deneyimi severler."

Yazım sürecinde oynayarak yazdığı diyalogların olduğunu söyleyen Akdülger, en çok fırça numarası ve fıkra anlattığı yerleri yazarken eğlendiğini dile getirdi. Böyle bir karakteri yazmanın büyük sorumluluk getirdiğini ancak buna çok takılmadan özgürce hikâyesini yazdığını belirten Akdülger, kendisini bir hikâye anlatıcısı olarak görmek istediğini ve yeni şeyler yazmaya devam edeceğini vurguladı.

BU KARAKTER ÇOK BİZDEN BİRİ

Çizimlere başlamadan önce bir araştırma süreci geçirdiğini söyleyen illüstratör Ethem Onur Bilgiç ise kitapla ilgili şunları aktardı: "Daha önce aynı formatta 'Batman: The World'ü çizmiştim. Batman'i çizmek çocukluk hayalim idi üzerine bir de Jokeri çizmek çok güzel oldu. Joker, bildiğim, okuduğum, izlediğim bir karakterdi. Ancak bu farklı bir iş oldu. Metin ilk hikâyeyi attığında çok heyecanlandım. Bir dönem işi idi. Ben de tarihi severim. Tarihi dergilere çizimlerim de var. Hikâye 1800'lü yıllarda geçiyordu. Bundan dolayı Joker'i olağanın dışında, 1800'lerin sonundaki Osmanlı dünyasında resmetmem gerekiyordu. Daha lokalize ederek bir tasarım yaptım. Bu da çok heyecan vericiydi benim için. Hikâye, Karaköy çevresinde geçiyordu, Tarihi Yarımada da gözüküyor. Karaköy, benim yakından bildiğim bir yer; Fındıklı'da okuduğum için o bölgeye aşinayım. Bu bölge büyülü bir yer benim için. Ama 1800'lerin sonunda Karaköy nasıl görünüyordu sorusuna cevap bulmak için kütüphanelere gittim, kaynakları inceleyip bu konuda detaylı bir araştırma yaptım. Özellikle 19. yüzyıl tipolojisini ve o dönemki mimarî yapıyı inceledim. Ve o yıllarda tırnak içinde bir 'soytarı' nasıl oluyorsa Joker'i de öyle çizdik. Bu yüzden fes tercihinde bulunduk. Buralı bir Joker oldu, Gotham'dan gelmedi. Fes ve üzerindeki kıyafetler o döneme gönderme yapıyordu. Renk seçimlerinde ise orijinal Joker'e gönderme vardı. 14 sayfalık bir hikâye idi bizimki. İki ayda çizimler tamamlandı ama araştırma süreci ile birlikte işin onaylanması 7, 8 ayı buldu. Kapakta Galata Kulesi'ne vurgu yapıyorum. Yine sayfalarda Topkapı Sarayı ile ilgili detaylar da var. En zorladığım çizimlerden biri Batman yani bizdeki karşılığı Deliçeri karakterini hazırlamak oldu. En keyif alarak Joker'i çizdim. Burada çok fazla ifade çalıştım. Çünkü kaos içinde git gelleri olan bir karakter. Gülerken bir anda suratı asılıyor. Bu yüzden aynada defalarca mimiklerime baktım. Umarım insanlar sever. Joker'in lokalleşmesi insanlara ilginç gelebilir, garipseyenler olabilir. Ama bir şekilde ilgi çekecek."