“Kudüs'le ilgili bir iş yapıp Nuri Pakdil'i anmamak olmaz”

Kudüs Fatihi Selahattin Eyyubî dizisinin ikinci sezonu için hazırlanan fragmanda Nuri Pakdil ve Akif İnan'ın Kudüs'e dair mısralarına yer verildi. Pakdil'in vefat yıl dönümüne denk gelen bu şık gönderme seyircilerin dikkatlerinden kaçmadı. Bu konuda şiirden devraldıkları bayrağı taşımaya çalıştıklarını söyleyen dizinin yapımcısı Emre Konuk, “Türkiye'de Kudüs'le ilgili bir iş yapıp Nuri Pakdil ismini anmamak olmazdı. Keza Merhum Akif İnan da öyle. Bu insanlar, hem yazarak hem yaşayarak insanlara daima dik durmayı ve inandığı şey için mücadele etmeyi telkin etti. Şimdi biz de elimizden geldiği kadar onların yaptığı şeyi, kendi iş sahamızda yapmaya çalışıyoruz.” diye konuştu.

Aksam.com.tr

Gülcan Tezcan

"Gazze'de bir yıldır yaşananları bir film izler gibi izleyenler oldukça, bizim elimizden çıkan filmlere çok daha fazla iş düşüyor demektir."

Yapımcı ve yönetmen olarak imza attığı işler dünyanın dört bir yanında ilgi ile izleniyor. "Bugün haritaya baktığımızda bize çok uzak görünen şehirlerin toprağı altında binlerce şehidimiz, kahramanımız var. Şehir topraklarının üzerini ise onlardan kalan abidevi yapılar süslemekte hâlâ. Dönem işi yaparak hedeflediğim, kendime vazife edindiğim en önemli noktalardan biri bu coğrafya ve kültür bütünlüğünü gösterip hatırlatmak oldu." diyen yapımcı Emre Konuk ile başarılı yönetmenlerden Sedat İnci'nin rejisi ile ekrana gelen Kudüs Fatihi Selahattin Eyyubî dizisinin ikinci sezonunu, dönem işlerinden muradını ve Nuri Pakdil'e selâmını konuştuk.

Yunus Emre, Payitaht Abdülhamid, Uyanış Büyük Selçuklu, Alparslan Büyük Selçuklu'dan sonra dönem işi seriyaliniz Kudüs Fatihi Selahattin Eyyubi ile devam ediyor. Dünü anlatmak, hikâye etmek bir sinemacı olarak size ne katıyor, nasıl bir tecrübe kazandırıyor?

Saydığınız projelerden ikisinin yönetmenliğini diğerlerinin ise yapımcılığını yaptım. Hepsinde, hikâyesini ekrana taşıdığımız çok kıymetli tarihî şahsiyetler vardı. Türkiye'yi Türkiye yapan Osmanlı öncesindeki en mühim unsurlardan biri olan Selçuklulara dair bir söz söylemek, insanların dikkatini o döneme, o dönemin unutulmaz isimlerine çekmek benim için çok önemliydi. Bugün haritaya baktığımızda bize çok uzak görünen şehirlerin toprağı altında binlerce şehidimiz, kahramanımız var. Şehir topraklarının üzerini ise onlardan kalan abidevi yapılar süslemekte hâlâ. Dönem işi yaparak hedeflediğim, kendime vazife edindiğim en önemli noktalardan biri bu coğrafya ve kültür bütünlüğünü gösterip hatırlatmak oldu. Bütün bu söylediğim genel çerçevede bu işlerle uğraşmak, bu bütünlüğü ve birliği kendi hafızamda da daima diri tutmaya yarıyor. Temsil noktasında, kendi tarihimizin inceliklerini gösteren filmler yaparak hem yerli hem da yabancı izleyicilerin nazarına sunuyor olmak benim için çok kıymetli.

Kudüs Fatihi Selahattin Eyyubi, Gazze'de katliamların yaşandığı bir döneme denk geldi. Projeyi ne zaman planlamaya başlamıştınız? Nasıl ortaya çıktı Eyyubi?

Dizi ile ilgili ilk çalışmalara 2021 yılının Temmuz ayında başlamıştık. Uzun bir hazırlık sürecinden sonra 2023'te sete çıktıktan sonra Gazze'den acı haberler gelmeye başladı. Kudüs ve genel olarak Filistin meselesi şahsî gündemimize yeni giren bir şey değil. 1948'den bu yana o bölgede yaşanan her şeyi, Siyonistler tarafından Filistin halkına yapılan sistemli zulmü bilen ve bunun sızısını taşıyarak her alanda bir şeyler yapmaya çalışan insanlardanız. Hassasiyetimiz ve gayretimiz mevsimlik değil. Özetle bu proje, Filistin'de son yaşanan şeyler sebebiyle planlanıp yapılan bir proje değil.

7 Ekim'le birlikte sizde nasıl bir hissiyat oluştu? Ben işime devam ediyorum duygusu mu vardı yoksa bu hikâye mutlaka buradan anlatılmalı diye mi düşündünüz?

Kudüs bizim elimizden çıkalı 107 yıl oldu. Çok daha uzun bir süre gibi gelse de aslında bir insan ömrü kadar. Kudüs elimizden çıksa da gönlümüzden çıkmadı elbette. Bana öyle geliyor ki 7 Ekim'in tohumları 1917'de atıldı, 1948'te boy verdi ve o tarihten bu yana da zehirli bir sarmaşık gibi her yeri sarıp büyüdü. Gazze'de bir yıldır yaşananları bir film izler gibi izleyenler oldukça, bizim elimizden çıkan filmlere çok daha fazla iş düşüyor demektir. Bir taraftan da bizim yüzlerce filmle anlatamayacağımız hakikati, Filistinli kardeşlerimiz bir bir şehid olarak ve bu şehadetin nasıl kutlu bir dava için olduğunu haykırarak anlattılar bütün dünyaya. Biz de elimizden geldiğince, dünü anlatırken bugünün insanlarına davanın kökünün hala aynı olduğunu, kurtuluşu ve zaferi getirecek olan tek şeyin de birlik olduğunu hatırlatmaya gayret ediyoruz.

Bu sezon başlangıç fragmanında Nuri Pakdil ve Akif İnan'ın dizeleri yer aldı. Bu fikir nasıl ortaya çıktı? Neden bu dizelerle başlangıç yapmak istediniz? Fragman nasıl bir etki uyandırdı ve izleyicilerden nasıl yorumlar geldi?

Yeni sezonun besmelesini, ömürlerini Kudüs aşkıyla süsleyen bu iki kıymetli insana selam vererek çekmek istedik. Merhum Nuri Pakdil, benim de, ikinci sezonda bizimle yola çıkan senaristimiz Feyza Rumeysa Altındal'ın da çok sevdiği ve hürmet ettiği bir isim. Türkiye'de Kudüs'le ilgili bir iş yapıp Nuri Pakdil ismini anmamak olmazdı. Keza Merhum Akif İnan da öyle. Bu insanlar, hem yazarak hem yaşayarak insanlara daima dik durmayı ve inandığı şey için mücadele etmeyi telkin etti. Şimdi biz de elimizden geldiği kadar onların yaptığı şeyi, kendi iş sahamızda yapmaya çalışıyoruz.

Özellikle yurtdışında tarihi dizilerimizin çok izlendiğini biliyoruz. Hangi ülkeler daha sıkı takipçisi yaptığınız işlerin?

Diziler Pakistan, Arnavutluk, Bosna Hersek, Bangladeş'e satıldı. Cezayir, Bahreyn, Mısır, Iran, Irak, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Libya, Fas, Amman, Katar, Suudi Arabistan, Suriye, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri ve Yemen'in de dahil olduğu Mena bölgesine de satışlar gerçekleşti, çok ciddi bir izleyici kitlesi var bu bölgede. Keza Azerbaycan'da da yine heyecanla takip ediliyor. Rusya, Arabistan, Amerika, Kazakistan, İngiltere de satış yapılan ülkeler arasında. Yaptığımız işi daha kurarken, sınırları aşan ve milyarlarca insanın gözüne değeceğini bilerek, bunu göz önünde tutarak çalışıyoruz. Gözüne değdiklerimizin çok azının özüne de değebilirsek, ne mutlu bize.

Genel olarak son dönemde çekilen tarihi dizilerle ilgili bir eleştiri var. Hikâye hep belli klişeler etrafında dönüyor, neden farklı bir anlatım denenmiyor şeklinde. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Farklı şeyler denemeyi düşünüyor musunuz?

İzleyicide artık dönem işlerine karşı doygunluk olduğu bir gerçek. Buna sebep olan şeyse bahsettiğiniz ezber ve ezberden doğan tekrarlar olsa gerek. Kendi adımıza bu süreci doğru okuyup ona göre bir eylem planı hazırlamaya çalıştık. Yani ikinci sezonumuzun ilkinden çok daha farklı bir dile, farklı bir hikâye üslubuna sahip olduğunu söyleyebilirim. İzleyicinin takdiri ne olacak, hep birlikte göreceğiz.

Yeni dönemde ekipte yenilikler var mı? Seyirciyi nasıl sürprizler bekliyor?

Ekibimize katılan çok sayıda yeni oyuncumuz var. Hepsi birbirinden kıymetli isimler. Selahaddin Eyyubi'nin Mısır'daki sürecini anlatacağımız için atmosferimiz, renklerimiz de oldukça farklılaştı. Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi'nin ikinci sezonu izleyicinin gözünün de gönlünün de aklının da tat alıp lezzet bulabileceği sahneler, hikâyelerle dolu olacak.