“Kubbeli Sarnıç: Su Yoksa Yaşam da Yoktur” sergisi Kuğulu Sanat Galerisi'nde açıldı

Genç sanatçı İsmail Burak Balcı'nın “Kubbeli Sarnıç: Su Yoksa Yaşam da Yoktur” isimli kişisel sergisi Kuğulu Sanat Galerisi'nde açıldı. Küratörlüğünü Prof. Dr. Kıymet Giray'ın yaptığı sergi, 24 Nisan'a kadar devam edecek.

HABER MERKEZİ

Küratörü Prof. Dr. Kıymet Giray sergiyi şu sözlerle anlatıyor: Sanatı bireyin iç dünyasıyla dış dünyası arasındaki ilişkisini algılama ve tanımlama çabası olarak tanımlamak olasıdır. İnsan, bu iki dünya arasında kurulu ilişki ile yalana tutunuyorsa, yüzyıllardır yaşamın devamını sağlayan su, sarnıcın taş duvarlarının çeperlerinde birikerek, geçmişi tanımlayarak saklar ve sakladığı geçmişi geleceğe taşır. Evrenin yaşamını var eden su, geleceğe onsuz yaşamanın olası olmadığını belirleyen sarnıçlarla gönderme yapar.

Bu bağlamda İsmail Burak Balcı "Kubbeli Sarnıç: Su Yoksa Yaşam da Yoktur." konseptli resimleriyle, suyun ve insanın yaşamsal ilişkisini vurgulamaya yönelir. Yüzyılımızın yaşamsal konusunu irdeler. Suyun evrenin içine ve dışına dönük varlığını koruyan sarnıç, insanın kendi varlığına koşut anlamlar kazanır.

Balcı, "Kubbeli Sarnıç: Su Yoksa Yaşam da Yoktur." serisinde yarattığı düşsel gerçeklik ve realite ile dualite arasındaki diyaloğu yüklediği resimlerinde insanın içe ve dışa dönük algılarının arasındaki felsefi ilişkileri sorgulamaya odaklanır. Bireysel hafızanın toplumsal olgular içinde nasıl biçimlendiğini, gerçekleri yansıtan metaforlar üzerinden ilerleyen bir anlatımın algılarıyla resimlere dönüştürerek inceler.

Bu aşamada, 12. yüzyıl mimarisinin en önemli yapı örnekleri olan Roma Dönemi'nin gelişimi çizgisinde, Vitruvius'un mimari kuramlarıyla geometri kuramlarının içinde formlar kazanarak yaygınlaşarak, Selçuklu ve Osmanlı yapı tipi arasında yerini alan sarnıç formunu mimari elemanlarının formlarını işlevsel izlerini belirleyerek tanımlarken, bir yandan da dönüşüm metaforunun izinde okumalar yapar. Balcı bu aşamada, 19. yüzyılın modernleşme sancılarıyla başlayan dönüşüm döngülerinin Kafkaeshk labirentlerini yüzyıllar içinde insanın iç ve dış dünyasıyla süregiden felsefesini 'sarnıç' kavramının toplayıcı formunda yaşatmaya yönelir.

Ardından kendi yüzyılı olan 21. yüzyılın sorunsalı olan bireyselleşmenin ve yabancılaşmanın psişik süreçlerini, dönüşümlerini, döngülerini, temel insan değerlerini, sütunlaşmış bireyler ve 'Kopenhag Kriterleri' ile Susan Cain'in 'içe-dışa dönüklük' kavramları üzerinden bir çözümlemeyle irdelemeye çalışır. Balcı; Susan Cain'in içe dönük bireylerin derin düşünme, gözlem ve yaratıcı üretim süreçlerinde belirleyici olduğu savunmasını sanatının temelleri arasına yerleştirir: "Sanatçının içe dönüklüğü, bireysel hafızanın oluşum sürecidir. Bu süreçte, birey geçmişle bağ kurar, deneyimlerini biriktirir ve bunları metaforlarla şekillendirir. Dışa dönüklük ise bu hafızanın topluma aktarılması, kolektif hafızayla birleşmesi sürecidir."

"Kubbeli Sarnıç, Su Yoksa Yaşam da Yoktur" serisi resimlerinin amacı yalnızca bir hafıza mekânı yaratmak değil, aynı zamanda bu hafızayı paylaşılabilir ve dönüştürülebilir bir forma sokmaktır. Kubbeli Sarnıç, bireysel hafızanın kolektif hafızayla birleştiği bir metafor alanıdır. Burada hem içe dönüklük hem de dışa dönüklük, sanatın biçimlenme sürecinde bir araya gelir. Kafkaesk labirentler içinde sıkışan bireyler, sütunlaşmış insanlara dönüşebilir; ancak cam tavanı aşarak bir gemiye binenler, sarnıcın hafızasından kubbenin özgürlüğüne ulaşabilirler."

İsmail Burak Balcı, "Kubbeli Sarnıç, Su Yoksa Yaşam da Yoktur." serisi olan resimler, İsmail Burak Balcı ve sanatının gerçeklik ve sanat dualitesi ile yüzleşmenizi ve kendi yorumlarınız üzerinde yoğunlaşmanızı gerçekleştirecektir.