MERVE YILMAZ ORUÇ
Klasik müzik kökenli ikiz kardeşler Arda ve Başak Tuncer'i bir araya getiren Kronik Leila, yeni çalışmaları Realistic Delusions ile dinleyicisiyle buluşuyor. 2020 yılında elektronik müzik üretip yayınlama fikri ile bir araya gelen ikiz kardeşler Kronik Leila olarak ilk çıkışlarını, 2021 Temmuz ayında yayınladıkları Yuva ile yaptı. O zamandan beri üretimlerine devam eden ve elektronik prodüksiyonun sunduğu imkânlarla ilerlemeyi seçen kardeşler, Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuarı Klarnet Bölümü mezunu. Birlikte mezun olmalarının ardından 15 yıla yakın bir süre ayrı yollarda ilerleyen ve ayrı bir kariyer çizen kardeşler, bugün geldikleri noktada kendilerine ait şarkılarını kaydetmeye devam ediyor. Bağımsız alternatif müziğin temsilcileri Arda ve Başak ile sanat yolculuklarını konuştuk.
Öncelikle Kronik Leila kimdir? Grubun adı neden Kronik Leila?
Arda: İkiz kız kardeşlerden oluşan bir elektronik müzik grubuyuz. Kronik Leila için en basit anlatımıyla klasik müzik eğitimi almış iki kardeşin çocukluktaki oyunlarını yetişkinlikte teknolojiden yararlanarak gerçek bir projeye dönüştürmesi diyebiliriz.
Başak: Grubun ismi, Arda'dan çıkan bir fikirdi. "Kronik Leila'ya ne dersin?" dedi. Bayıldım! "Kronik," sıfatı hem "leyla olma" durumunun sürekliliğini vurguluyor hem de hayatımızın değişmez bir parçası olan müziğe ve zaman içinde şekillenen sanatsal kimliğimize gönderme yapıyor. "Leila" ise birçok kültürde farklı anlamlar barındıran bir isim. Biz Türkçe'deki "başka bir alemde" tanımından yola çıkarak kendimize ve yaptığımız müziğe yakıştırdık. Hem elektronik müziğin modern dokusuna hem de müziğimizin duygusal ve hikâye anlatımına dayalı tarafına uyduğunu düşünüyoruz.
Arda klarnet sanatçılığı kariyerini Avrupa'nın farklı şehirlerinde ilerletirken Başak ise muhabirlik ve spikerliğin ardından fotoğraf sanatçısı olarak yoluna devam etmiş. Önce Arda'ya sormak istiyorum oradaki kariyerini bırakıp neden Türkiye'ye döndün?
Arda: Yurt dışındaki kariyerim, klasik müzik üzerine yoğunlaşmış bir süreçti. Ancak zamanla, klasik müziğin konservatif yapısı içinde sınırlarımı daha fazla zorlayamaz halde buldum kendimi. O dönem yaratıcılığımı daha özgürce ifade edebileceğim başka alanlar aramaya başladım. Türkiye'ye dönüş kararımda ise hem kişisel hem de sanatsal sebepler etkili oldu. Elektronik müziğe olan ilgim zaten hep vardı ama bunu gerçekten hayata geçirebilmek için yeni bir başlangıç yapmam gerekiyordu. Ne mutlu ki Başak'ın da kendi içindeki arayış benimkiyle aynı zamanlara denk geldi ve kendimizi bu noktada bulduk.
Başak sen müzikten ayrı bir kariyer çizmişsin kendine. Sonradan müziğe dönmeye nasıl karar verdin?
Başak: Benim müziğe ara vermem, aslında hayatın doğal akışı içinde gelişen bir süreçti. Kariyerimin farklı bir yöne evrilmesi, müziğin arka planda kalmasına neden oldu. Ancak müzik, benim için tamamen kopulabilecek bir şey değildi. Bir noktada, yaptığım işin benim için tam olarak tatmin edici olmadığını ve gerçekten kendimi ifade etmek istediğim alanın müzik olduğunu fark ettim. Kronik Leila ile müziğe dönmek, benim için sadece bir kariyer değişikliği değil, aynı zamanda kendimi yeniden bulma sürecim.
Bir müzik grubu oluşturma kararını nasıl aldınız?
Başak: Kronik Leila fikrinin ortaya çıkması Arda'nın yurtdışından Türkiye'ye kesin dönüş yapmasından iki yıl sonra gerçekleşti. Pandemi dönemiydi. O dönem ikimiz de İstanbul'da tekrar bir araya gelip kendimizi küçüklüğümüzdeki gibi birlikte çalıp söylerken bulunca Arda'ya "Neden kendi şarkılarımızı üretip yayınlamıyoruz?" dedim.
Arda: Ben bu soru üstüne biraz tereddüt ettim ama kendimi Başak'ın getirdiği taslaklara aranjmanlar falan hazırlamaya kaptırmış halde bulunca uzun süre sonra ilk kez içimde bir şeylerin kıpırdadığını fark ettim. Böylece çalışmalara koyulduk.
Yaptığınız müzik türünü nasıl tanımlarsınız?
Arda: Müziğimiz genel bir tanımla elektronik müzik ama elektronik müziği geniş bir yelpazede ele alıyoruz. Parçalarımızda deneyselden, elektronik dans müziğine ve elektropop'a kadar bu türün sunduğu farklı birçok alt türe yer veriyoruz.
Peki neden klasik müzik ikilisi değil de elektronik müzikle ilgili bir şey yaptınız?
Arda: Klasik müzik eğitimi aldık ama en başından beri kendimizi sadece klasik müzikle sınırlı hissetmedik. Elektronik müziğin sunduğu özgürlük, sınırları zorlayabilme ve yenilikçi olabilme fırsatı, bizi daha çok cezbetti. Günümüz teknolojinin geldiği nokta ve bize sunduğu seçenekler bizi elektroniğe yöneltti bence.
Başak: Klasik müzik, kuralları ve belli bir çerçevesi olan bir dünya. Biz ise bu temelleri alıp, onları yeniden şekillendirmek, kendi dokunuşumuzu katmak istedik. Elektronik müzik bize bunun için en uygun alanı sundu. Ses tasarımından ritmik deneylere kadar geniş bir yelpazede özgürce hareket edebiliyoruz. Bu yüzden Kronik Leila, klasik müzik temelli olsa da aslında onun kurallarını esneterek ve modern bir anlatıya dönüştürerek kendine bir yol çizdi.
Klasik müzik eğitiminizin şu an yapmakta olduğunuz müziğe ne tür bir katkısı oluyor?
Arda: Klasik müzik eğitimi, elektronik müzik yaparken bize çok sağlam bir altyapı ve perspektif kazandırdı. Almış olduğumuz eğitimle armoni, analiz ve kompozisyon gibi temel unsurları derinlemesine bilir halde başladık kendi müziğimizi yapmaya. Bu birikim, elektronik müzik üretirken de daha özgün ve zengin düzenlemeler yapmamıza olanak sağlıyor.
Başak: Ayrıca klasik müziğin yapı disiplinini elektronik müzikte de uyguluyoruz. Aynı zamanda ana enstrümanımız klarnetin yanı sıra piyano ve vokal eğitimimizin verdiği teknik beceriler de hem kayıt aşamasında hem performanslarımızda büyük avantaj sağlıyor. Özetle klasik müzik köklerimizi oluşturdu, elektronik müzik ise bu köklerden filizlenen modern bir ifade biçimi oldu. İkisi birlikte hem geçmişimizi hem günümüzü hem de geleceğimizi kucaklıyor.
Yeni albümünüz "Realistic Delusions"un isminden ve temasından bahseder misiniz? Bu süreç nasıl gelişti?
Başak: "Ralistic Delusions", gerçeklik ve hayal dünyası arasındaki ince çizgiyi keşfetme fikrinden doğdu. İnsanlar olarak yarattığımız küçük "gerçeklik balonları" ve bu balonların bazen hayatlarımızı nasıl şekillendirdiği üzerine düşündük. Ve hepimiz zaman zaman hem kendi içimizdeki hem de çevremizdeki gerçeklik algısıyla oynarız; bu hayatta kalmak için geliştirdiğimiz bir savunma mekanizması olduğu kadar bir kaçış yolu da olabilir. Albümün teması tam da bu noktada, hayallerin ve gerçeklerin birbirine karıştığı o gri alana odaklanıyor. Albümde yer alan her şarkı, bu gerçeklik ile hayal ve hayal kırıklığı arasındaki dansı bir şekilde yansıtıyor.
Arda: Albümün ismini bulmadan önce şarkılar birer birer ortaya çıkmaya başlamıştı ve her biri, bilinçaltımızdaki bu ikilemleri farklı açılardan anlatıyordu. Şarkılar ilerledikçe, bu temanın sadece bir fikir değil, aynı zamanda bir anlatım bütünlüğü oluşturduğunu fark ettik. İsmi ise ikimizin de içine sinen o tek cümle oldu: "Realistic Delusions."
Bestelerinizi yaparken nelerden ilham alıyorsunuz?
Arda: Hayatın kendisi başlı başına bir ilham kaynağı. Günlük yaşantımızda karşılaştığımız insanlar, duygularımız, hayallerimiz, hatta bazen korkularımız bile bir şarkının temelini oluşturabiliyor. Ayrıca, geçmişin nostaljisi ve geleceğin belirsizliği arasında bir denge kurmaya çalışıyoruz. Bu, müziğimizde hem vintage hem de modern tınılar duymanızın bir nedeni.
Başak: Bunun dışında, doğa ve şehir hayatı arasındaki kontrast da bizi çok etkiliyor. Örneğin, bir ormanın sessizliği ile bir metropolün kaosu arasında sıkışmışlık hissi şarkılarımızda yer alabiliyor. Görsel sanatlar, sinema, edebiyat gibi diğer sanat dalları da ilham kaynaklarımız arasında.
Yaptığınız müziğin Türkiye'de nasıl bir yer bulduğunu ya da bulacağını düşünüyorsunuz?
Arda: Türkiye sınırları dışındaki müzik sektörlerine baktığımızda pop müziğin uzun süredir elektronik altyapıyı benimsediğini görüyoruz. Dolayısıyla rock gibi türler de elektronik prodüksiyonun sunduklarından faydalanıyor. Ülkemizde arabesk türünde de oto-tune kullanımı ve elektronik altyapı örnekleri var. Yani aslında bu saydığımız türlerin hiçbiri elektronikten kopuk türler değil.
Başak: Bizim öncelikli hedefimiz, herhangi bir akımın ya da trendin peşinden gitmekten ziyade, içimize sinen, bizi gerçekten heyecanlandıran müziği yapmak. Nerede konumlandığımız konusunda katı bir çerçeve çizmek yerine, doğal akışında gelişmesine izin vermeyi tercih ediyoruz. Önceliğimiz kendimizi özgün ve samimi bir şekilde ifade edebilmek.
Geleceğe dair hedefleriniz neler?
Başak: Kronik Leila'yı hem müzikal hem de sanatsal olarak sürekli geliştirmek ve daha geniş kitlelere ulaşmak. En büyük önceliklerimizden biri, müziğimizle insanlara dokunmaya devam etmek ve onların hayatlarında bir şekilde bir iz bırakabilmek.
Arda: Kısa vadede hedefimiz, "Realistic Delusions" albümümüzü mümkün olduğunca çok dinleyiciye ulaştırmak ve bu süreçte hem Türkiye'de hem de yurtdışında daha fazla sahne alabilmek. Yeni yerlerde çalmak, farklı kültürlerden insanlarla etkileşime geçmek ve müziğimizi global bir platformda duyurmak istiyoruz. Uzun vadede ise Kronik Leila'yı sadece bir müzik grubu olarak değil, bir sanatsal platform olarak da büyütmek istiyoruz. İleride farklı sanat disiplinleriyle iş birliği yaparak konsept projeler üretmek gibi fikirlerimiz var. Örneğin, interaktif albümler ya da dijital sanat projeleriyle dinleyicilerimize daha benzersiz deneyimler sunmak istiyoruz.