Klasik ve modern sanatın buluşma noktası… Nazlı Ercan'la grafik tasarım üzerine

Princeton Üniversitesi sanat tarihi bölümü mezunu Nazlı Ercan icra ettiği grafik tasarım ve görsellik üzerine soruları cevapladı. Klasik sanat tarihi ve bilim alanındaki hakimiyetinin yeni nesil grafik tasarım alatındaki çalışmalarına büyük katkı sağladığına dikkat çeken Nazlı Ercan tasarım trendlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

HABER MERKEZİ

Walker Art Center'da kıdemli tasarımcı olarak görev yapan Nazlı Ercan, grafik tasarıma ilişkin merak edilenleri anlattı. Sanat tarihi okurken grafik tasarıma olan ilgisini keşfeden Nazlı Ercan, alanında uzmanlaşmaya giden yoldaki serüvenine ilişkin özel açıklamalarda bulundu. Mesleğinin püf noktalarına dair paylaşımlarını aktaran Ercan, çalışmalarıyla ilgili bilgi verdi, gençlere tavsiyelerde bulundu.

İşte Nazlı Ercan'ın açıklamaları:

Bize kendinizden ve şu anda neler yaptığınızdan bahseder misiniz?

İstanbul doğumluyum, liseyi Robert Kolej'de okudum ve ardından Princeton Üniversitesi'nin Sanat ve Arkeoloji bölümünden mezun oldum. Eğitimim sırasında grafik tasarıma olan ilgimi keşfettim ve şimdi bu alanda çalışıyorum. Şu anda Walker Art Center'da kıdemli tasarımcı olarak projeler üretiyorum; sergi, yayın ve görsel kimlikler üzerinde çalışıyorum.

Grafik tasarıma yönelme hikayeniz nasıl başladı? Bu alanı seçmenizde belirleyici bir an oldu mu?

Aslında başlangıçta grafik tasarım gibi bir kariyer hedefim yoktu. Lise yıllarımda sanatla ilgileniyordum ama daha çok küratörlük gibi alanlara yönelmeyi düşünüyordum. Hatta fen bilimlerine olan ilgim nedeniyle bir ara fizik bile okumayı düşündüm. Princeton'da bir arkadaşımın önerisiyle aldığım ilk grafik tasarım dersi bu yolculuğun kapısını açtı. Ancak dönüm noktam, üçüncü sınıfta aldığım bir ders oldu. Bu ders sırasında bir ürün arayüzü tasarlıyorduk ve süreç beni oldukça etkiledi. Grafik tasarımın analitik düşünme ve estetik anlayışı birleştirme gücü beni kendine çekti.

Sizce sanat tarihi okumanız ve fen bilimlerine olan ilginiz grafik tasarıma olan yaklaşımınızı değiştirdi mi?

Kesinlikle. Sanat tarihi okumak, farklı dönemlerin ve kültürlerin görsel dillerini anlamama yardımcı oldu. Bu da projelere çok yönlü bir perspektifle yaklaşmamı sağlıyor. Grafik tasarım projelerinde bazen estetik ve tarihsel bağlamlar üzerine düşünmek, bir reklamın ötesinde, daha derin ve anlamlı işler yaratmamı sağlıyor. Özellikle sanat dünyasıyla bağlantılı işlerde bu akademik altyapının etkisini hissediyorum. Matematik ve fen bilimlerine olan ilgimin ise grafik tasarıma mantıksal yaklaşmam konusunda yardımcı olduğunu söyleyebilirim. Grafik tasarım aslında sistematik bir alan. Bir sistem oluşturmak ve bu sistemi karşı tarafa en estetik ve anlaşılır şekilde sunmanın üzerine kurulu bir kariyer dalı. Bu nedenle analitik düşünceyle çok iç içe. Mesela bir kitap oluştururken ya da bir web sitesi tasarımı üzerinde çalışırken projenin içeriğinin sunumu ve farklı öğelerin birbirine nasıl bağlı olduğunu, hangi mantıksal açıdan ilişkilendirildiğini anlamak çok önemli. Bu farkındalık da zaten sizi diğer tasarımcılardan öne çıkarıyor.

Bize şu anda üzerinde çalıştığınız projelerden bahsedebilir misiniz?

Şu anda Walker Art Center'da kıdemli tasarımcı olarak çalışıyorum. Çağdaş sanatçı Kandis Williams'ın ilk bireysel sergisi olan ve Nisan 2025'te açılacak olan "A Surface" sergisinin kitap tasarımını yeni tamamladım. Walker'daki bazı sergiler için kitaplar tasarlıyoruz. Bu sergilerin reklamları ve görselleri de kitaplar üzerinden oluşturuluyor. Nisan ayında da tasarladığım kitabın görsellerini (yazı karakterini, resimlerini vs.) kullanarak sergi ve reklam tasarımları üzerine çalışacağım. Bunun haricinde, Walker Art Center'ın 30 yılı aşkın süredir yürüttüğü "Insights Design Lecture Series"[Tasarım Söyleşileri Serisi]adlı programın bu yılki reklamları üzerinde çalışıyorum. Walker her yıl dalında önde gelen dört tasarımcıyı Minneapolis'e davet ediyor. Bu söyleşiler hem tasarım öğrencileri hem de diğer tasarımcılar icin degerli bir kaynak oluşuyor. Konuk olan tasarımcıların yaratma ve süreçlerini öğrenmiş oluyorsunuz. Yaptığınız posterler ise Amerika'da ki tasarım okullarına ve kuruluşlarına gönderiliyor. O nedenle bu proje icin heyecanlıyım.

Peki biraz da daha önce çalıştığınız işler ve kurumlar üzerine konuşalım. Bunlar arasında öne çıkan ve en çok hoşunuza giden nelerdi?

Walker Art Center'da çalışmaya başlamak için Minneapolis'e geçen sene taşındım. Bundan önce yaklaşık yedi yıl boyunca New York City'de grafiker olarak çalıştım. Bu süre zarfında Whitney Müzesi, Brooklyn Rail dergisi, Rivers Institute of Contemporary Art & Thought gibi birçok yerle iş birliği yaptım. Whitney Müzesi'nin tasarım stüdyosunda 3,5 yıl çalıştım. En zevk aldığım projeler, Whitney'in her yıl düzenlediği ve yeni küratörlere eğitim veren ISP (Independent Study Program) programı için tasarladığım kitaplar oldu. Bunun haricinde, 2022 Whitney Bienali için bir duvar afişi tasarımı da benim için önemliydi. Bu Bienal, 1932'den beri düzenlenen bir etkinlik olduğu için proje benim için oldukça heyecan vericiydi. Brooklyn Rail ise aylık olarak yayımlanan ve New York'ta 20.000 kopya basılan bir sanat dergisi. Bu derginin tasarımını yaparak güncel sanatta önde gelen isimlerle çalışma fırsatı buldum. Rivers Institute ise New Orleans'taki bir sanat kuruluşu. Çeşitli sanatçılar ve Amerika genelindeki bazı müzelerle birlikte sergiler ve etkinlikler düzenliyor. Bu kuruluş için iki diğer tasarımcı, Eric Li ve Scott Ponik ile birlikte Rivers'ın web sitesini ve görsel kimliğini tasarladık. Hatta şu anda web sitesini geliştirme projesi üzerine çalışıyoruz. Birlikte çalıştığım tüm bu kuruluşlar ve diğer tasarımcılar alanımda tanınmama yardımcı oldu.

Bir tasarım projesi üzerinde çalışırken sizi en çok ne motive eder?

İçeriğin güçlü olması ve anlamlı bir mesaj taşıması beni en çok motive eden şeylerden biri. Ayrıca ekip çalışması sırasında ortaya çıkan yaratıcı fikir alışverişi ve süreçte karşılaşılan zorlukları çözmek de beni heyecanlandırıyor. Tasarımın sadece estetik değil, aynı zamanda bir hikaye anlatma aracı olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden bir projenin anlattığı hikayeyi keşfetmek ve onu görselleştirmek oldukça tatmin edici.

Tasarım trendlerini nasıl takip ediyorsunuz?

Tasarım trendlerini takip etmek için hem fiziksel hem dijital kaynaklardan faydalanıyorum. Sergilere gitmek, tasarım kitaplarını karıştırmak ve AIGA gibi tasarım organizasyonlarının etkinliklerine katılmak oldukça faydalı oluyor. Ayrıca online bloglar, özellikle Are.na, güncel tasarım dillerini anlamak için ve araştırma yapmak çok güzel bir kaynak.

Zor bir müşteri veya projeyle karşılaştığınızda bunu nasıl yönetiyorsunuz?

Her zaman açık iletişim kurmaya odaklanıyorum. Bir müşteri veya ekip arkadaşıyla fikir ayrılığı yaşandığında, öncelikle karşı tarafın ihtiyaçlarını ve endişelerini anlamaya çalışıyorum. Sorunlara çözüm odaklı yaklaşmak önemli. Örneğin, bir projede revizyon talepleri karmaşık hale geldiğinde, görsel örneklerle alternatifler sunmak hem süreci hızlandırıyor hem de karşılıklı anlayışı güçlendiriyor.

Peki bir tasarımın başarısını nasıl ölçersiniz?

Bir tasarımın başarısını iki temel ölçütle değerlendiriyorum: estetik etkisi ve işlevselliği. Tasarım, hedef kitleyle etkili bir şekilde iletişim kurabiliyor ve projenin amacını gerçekleştirebiliyorsa başarılıdır. Örneğin, bir sergi afişi tasarlıyorsam, görselin izleyici üzerinde merak uyandırması ve serginin kimliğini doğru bir şekilde yansıtması benim için başarıdır. Ayrıca, geri bildirimler ve kullanıcı deneyimi de önemli bir değerlendirme kriteri.

Hangi projeler sizi kariyerinizde en çok geliştirdi?

Kariyerimde beni en çok geliştiren projeler, genellikle zorlu zaman sınırlarına veya çok yönlü içeriklere sahip olan işler oldu. Örneğin, Whitney Müzesi'ndeki yıllık ISP (Independent Study Program) kitapları üzerinde çalışırken, yoğun bir akademik içeriği estetik bir şekilde sunmam gerekiyordu. Bu süreç, hem problem çözme becerilerimi geliştirdi hem de sabırlı olmayı öğretti. Ayrıca Brooklyn Rail için tasarladığım sayılar, sürekli değişen bir içerik ve sıkı teslim tarihlerine sahipti. Bu projeler hem hızımı artırdı hem de çok yönlü düşünme becerimi geliştirdi.

Gelecekte yapmak istediğiniz projeler ya da hayalleriniz nelerdir?

Kendi tasarım pratiğimi geliştirebileceğim ve deneysel çalışmalara yer verebileceğim bir stüdyo kurma fikri kesinlikle aklımda. Sanatçılarla ve sanatın içinde çalışmak çok keyifli ve kuracağım stüdyoyla böyle projeler üzerinde çalışmaya devam etmek istiyorum. Bunun haricinde, yapay zekanın çok gündemde olmasından dolayı ve bu konunun daha da önemli hale geleceğini düşündüğüm için "Human Interface Design" üzerine yönelmek istiyorum. Belki fen bilimlerine olan ilgim ve analitik düşünmeyi sevdiğim için arayüz tasarımı ve bu konu üzerine yapılan araştırma projelerine bir tasarımcı olarak katılıp destek verme fikri beni heyecanlandırıyor.

Genç tasarımcılara tavsiyeleriniz nelerdir?

Deneyim kazanmaktan ve hata yapmaktan korkmasınlar. Grafik tasarım, deneme yanılma üzerine çok şey öğreten bir alan. Portföylerini sürekli güncel tutmalarını ve farklı alanlarda projeler denemelerini öneriyorum. Ayrıca, iyi bir mentor bulmanın kariyerlerinde büyük bir fark yaratacağını düşünüyorum. Eğitim süreci hiçbir zaman bitmez; tasarım dünyası sürekli değişiyor ve bu değişime açık olmak çok önemli.

Nazlı Ercan'ın çalışmalarını takip etmek isteyenler; nazli-ercan.com adresine göz atabilir!