Sakarya'dan dünyaya uzanan zarif bir sanat: Kat'ı

Kültür ve Turizm Bakanlığı Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı Nimet Bakır: ''Zarafeti ve inceliği içinde barındıran kat'ı sanatı, sabır gerektiriyor. Belki bir eser aylar, yıllar sürebiliyor ama günün sonunda evinize geldiğinizde mutlu hissediyorsunuz''

HABER MERKEZİ

Sakarya'nın Arifiye ilçesinde yaşayan 56 yaşındaki kat'ı sanatçısı Nimet Bakır, Osmanlı'dan bugünlere taşınan unutulmaya yüz tutmuş sanatını sabırla işlediği geleneksel motiflerle geleceğe aktarmaya çalışıyor.

Geleneksel sanatın birçok dalıyla ilgilenen, 2013'te kat'ı sanatıyla tanışan Bakır, iki yıl sonra Adapazarı ilçesinde açılan, danışmanlığını Dürdane Ünver'in yaptığı kursa arkadaşları ve kardeşleriyle başladı. Ersin Yıldızhan ve Hasan Türkmen'den de dersler alan Bakır, 2018'de

Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver'in gelini Dürdane Ünver'in proje grubuna dahil oldu.

Bakır'ın iki yıl süren "Ayasofya" eseri, 2023'te Ümraniye Belediyesi ve Mimsanat Akademisi işbirliğiyle düzenlenen UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirası eserlerinin beğeniye sunulduğu "Türk Süsleme Sanatı Yoluyla Dünya Mirasında Türkiye" sergisinde yer aldı.

Eserleri yurt içinde sergilenen Bakır, 2024'de Kültür ve Turizm Bakanlığınca yok olma tehlikesi altındaki geleneksel sanatları icra eden Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcılarına verilen "Sanatçı Tanıtım Kartı"na lâyık görüldü.

TEZHİP EĞİTİMİ DE ALDIM, BİRBİRİNİ BESLİYOR

Nimet Bakır, sanata "terapi olsun" diye başladığını daha sonra detaycı olması nedeniyle işin hakkını vermek için inceliği ve derinliğine girerek profesyonelleştiğini söyledi.

Geleneksel sanatın iç içe olduğunu aktaran Bakır, "Zarafeti ve inceliği içinde barındıran sanat, sabır gerektiriyor. Özellikle ebru kağıtlarını, kendi boyadığımız kağıtları kullanıyoruz. Bütün sanatlar iç içe bu yüzden tezhip eğitimi de aldım, birbirini besliyor. Hocamız hep 'sanat iyileştirir' der, 'sanat iyileştiriyor' diyorum. Gerçekten insanın ruhuna dokunuyor, yapmak istediğinizi yapıyorsunuz. Belki bir eser aylar, yıllar sürebiliyor ama günün sonunda evinize geldiğinizde mutlu hissediyorsunuz." diye konuştu.

Çizimler ne kadar iyi olursa kesimlerin de o kadar iyi olduğunu, eserlerin minimum altı ay sürdüğünü anlatan Bakır, sözlerine şöyle devam etti:

"Çok büyük eserse, Ayasofya'yı yaparken sadece görsellerini almak aylarım sürdü diyebilirim. O zaman başladığımda Ayasofya müzeydi, üst katına çıkma ve görsel alma imkânım oldu. Çok fazla detaylı kitaplar bulamamıştım o dönemde ve bunu tasarım haline döndürdükten sonra çizimlerim birkaç ayımı aldı. Bunu icra edip eser haline getirmem yaklaşık iki yıl sürdü. Daha küçük çaplı eserler çalışırken minimum altı ay sürüyor."

Bakır, unutulmaya yüz tutmuş sanatı gelecek nesillere usulüne uygun en doğru şekilde aktarmak için köprü vazifesi gördüğünü dile getirdi.

ALANI GENİŞ OLDUĞU İÇİN KENDİMİ DAHA ÖZGÜR HİSSEDİYORUM

Eserleriyle severek ilgilendiğini belirten Bakır, "Özellikle de oymayı yaptığım zaman her bir oyma, bir sonraki eserim için bana ışık tutuyor. Kat'ı sanatının alanı ve yelpazesi çok geniş. Doğa tasviri, hat yazı oyma yapabiliyorsunuz. Çiçek yapıp vazonun içine koyabiliyorsunuz, bazen mimari unsurlar yapabiliyorsunuz. Alanı geniş olduğu için kendimi daha özgür hissediyorum." ifadelerini kullandı.

Proje ekibiyle yurt içinde birçok sergiye hazırlandıklarını aktaran Bakır, "Türkiye'deki usta hocalarla çalışmalarımı sürdürdüğüm için şanslı biriyim. Son iki yılımızda sergi için bir araya geldik ve çok güzel eserler çıktı. Çok güzel reprodüksiyon çalışmalarımız oldu. Bunun yanı sıra bireysel olarak yurt dışında sergi çalışması içerisindeyiz. Önümüzdeki sene gerçekleşecek sergi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz." diye konuştu.

Bakır, herkesin akşam eve geldiğinde uğraşacak ve günün yorgunluğunu giderecek bir sanat dalına ilgi duyması gerektiğini söyledi.

KURSİYERLERİ DE ATÖLYE KURMAYI HEDEFLİYOR

Kursiyer Meryem Kızıldağ ise geleneksel Türk sanatıyla üniversite döneminde tanıştığını aktararak, "Yaklaşık iki yıldır kat'ı sanatıyla ilgileniyorum. Türk sanatlarının gelecek nesillere aktarılması gerekiyor, biz de bunun için elimizden geleni en iyi şekilde ve doğru öğrenmeye çalışıyoruz, aktarımı da düzgün olması için." dedi.

Eğitimini tamamladıktan sonra kendi atölyesini kurmayı hedefleyen Kızıldağ, kat'ı sanatının kendisine sabrı ve inceliği öğrettiğini, eserin çıkmasının uzun süre aldığını ve hata yapıldığında geri dönüşü olmadığını sözlerine ekledi.

Kursiyer psikolog Aynur Çakır da danışanlarına sanatı önerdiğini aktararak, "Birçok sanat var ama kendime en yakın bulduğum buydu, arayıştaydım en çok beni cezbeden sanat dalıydı. Geç keşfettiğim için çok üzgünüm, unutulmamalı. Kendi projelerimi üretip kültürel anlamda daha iyi yerlere taşımayı hedefliyorum." ifadelerini kullandı.