Kadim coğrafyamızdan masalsı bir evrene: ''Dünyanın Göbeğine Yolculuk''

Yazar Ege Işık Özatay'ın tarihin sıfır noktası Göbeklitepe'den ilhamla yazdığı “Dünyanın Göbeğine Yolculuk” oyunu, dünya prömiyerini 26 Ekim'de Inspera Bodrum'da yapacak. Özatay, ilk sahneleme öncesi oyunu, aksam.com.tr'den Ali Demirtaş'a anlattı. Başarılı yazar, “Çocuklara bizim coğrafyamızda yer alan bu kadim merkezi masalsı bir evren kurarak anlatmak istedim.” şeklinde konuştu.

AKSAM.COM.TR

ALİ DEMİRTAŞ

Tarihin sıfır noktasından sahneye... Inspera Bodrum'un yeni oyunu "Dünyanın Göbeğine Yolculuk", Göbeklitepe'yi odağına alarak karşımıza çıkıyor. Oyunda; tarih, felsefe ve masal heyecanını bir araya getiren oyunun yazarı Ege Işık Özatay, aksam.com.tr için sorularımızı yanıtladı. Sohbetimize geçmeden önce gelin kendisini daha yakından tanıyalım: "Bize verilen isimlerin kader çizgimizi belirlediğine inanıyorum. Bu nedenledir ki yazdığım öykülerde, tiyatro oyunlarında ve hatta sanat yazılarında dönüp dolaşıp kendimi doğup büyüdüğüm İzmir'in çevresinde bulmam bir tesadüf olmasa gerek. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü Dramatik Yazarlık mezunuyum. Aynı bölümde yüksek lisans yaptım. Hemen ardından İstanbul'a taşındım. 15 yıl boyunca dijital ve geleneksel reklam ajanslarında yazar olarak çalıştım. İstanbul Art News, Hürriyet Kitap Sanat, Oksijen, ArtDog, Milliyet Sanat gibi mecralarda sanat yazıları yazdım. Geçen yıl eşim ve iki oğlum Sümer ve Pamir ile Berlin'e taşındım. Tam bu taşınmanın arefesinde Akaretler'de yer alan Sıraevler'de bir çocuk oyunu yazmaya başladım. 'Dünyanın Göbeğine Yolculuk' adını verdiğim bu oyun bu sezon Nevra Nergiz'in yöneticiliğini üstlendiği Bodrum Inspera Çocuk Tiyatrosu'nda sahneleniyor. Oyunun yönetmenliğini ise güzel sanatlar fakültesinden arkadaşım Serel Turhan yönetiyor."

Ege Işık Özatay

ÇOCUKLAR SALONDAN ARAŞTIRMA VE OKUMA İSTEĞİYLE AYRILACAK

Bize "Dünyanın Göbeğine Yolculuk" oyunundan bahseder misiniz, nasıl bir oyun?

"Dünyanın Göbeğine Yolculuk" aksiyonu bol, hareketli, merak duygusunu sürekli ayakta tutan; küçük hanımlar ve küçük beylerin tiyatro salonundan araştırma ve okuma isteğiyle ayrılmalarını hedefleyen bir oyun. Bir tren garında açılıyor. Çocukların bir maceraya çıkacakları en başından belli. Bu macerada yalnızca Göbeklitepe'nin sırlarla dolu dünyasını keşfetmekle kalmıyorlar, kendi kişisel özelliklerini de tanıyorlar. Ayrıca "birlikten kuvvet doğar" deyip önlerine çıkan engellere birlikte göğüs geriyorlar. Özel çocukların da hayata dahil olabilmesi konusunu da ekipçe çok kıymetli buluyoruz. Oyunda işaret dili ile anlaşabilen bir çocuk karakterimiz var; Güneş. Güneş de her çocuk gibi canlı, neşeli ve mutlu bir çocuk. Müzikli bir çocuk oyunu olmasıyla hem işitsel, sahnede bir macera treninin olmasıyla hem de görsel bir şölen yaratacağını düşünüyorum.

DÜNYA'NIN MERKEZİ NERESİ ANNE?

"Dünyanın Göbeğine Yolculuk" oyunu nasıl bir düşünce sürecinin ürünü? Çıkış noktası ne oldu?

Yetişkinlerin çocuklara hep "çocuk" gibi davrandığını düşünürdüm. Oysa uzun ve derin bakışları, yaprağın üstüne konan uğur böceğini bir bilim insanı kadar dikkatli incelemeleri, duyguları, düşünceleri, yapılan hareketleri ve söylenen sözleri ciddiyetle karşılamaları beni hep etkilerdi. Benim için çocukların ucu bucağı olmayan hayal güçleriyle kurdukları dünyaları, orada yaşananları dinlemek gibisi yok. İlk oğlum Sümer artık altı yaşında ve neredeyse aralıksız soru sorma şampiyonu. "Dünyanın Göbeğine Yolculuk"u yazmama da bu sorulardan biri ön ayak oldu. Bir sabah uyandı ve "Dünya'nın merkezi neresi anne?" diye sordu. Bu soru oyunun çıkış noktasını oluşturuyor. Sümer ile birlikte araştırmaya başladık. Jules Verne 1867 yılında Voyage au centre de la Terre (Dünyanın Merkezine Yolculuk) adlı romanında İzlanda'daki sönmüş yanardağ Sneffels'in kraterinden dünyanın merkezine inmişti. Oysa günümüzde tüm veriler, tüm çalışmalar Göbeklitepe'yi işaret ediyor. Bilinen en eski tapınak kompleksi olarak tanımlanan Göbeklitepe MÖ 9 bin 600 – 9 bin 500 civarında tarihleniyor. Yani Stonehenge'den yaklaşık 6 bin, Mısır piramitlerinden 7 bin yıl daha yaşlı. Özellikle "yaşlı" sıfatını kullanıyorum çünkü burası yaşayan bir organizma gibi. Çocukların da ilgisini çekebilecek çok fazla ayrıntı var. Dikilitaşların üzerinde yer alan yılan, tilki, akrep, aslan, kuş gibi hayvanların kabartmaları; çok "yaşlı" olması, 5-7 metre arasında devasa taşlar, define ve gizem duygusu, efsaneler, bilmeceler, kazı alanları... Karl W. Luckert'in "Göbekli Tepe" adlı araştırma kitabını okumaya başladım. Kendimi bir vahanın ortasında buldum. Çocuklara bizim coğrafyamızda yer alan bu kadim merkezi masalsı bir evren kurarak anlatmak istedim.

MİSTİK VE BÜYÜLÜ YANINI ÖNE ÇIKARACAK ŞEKİLDE KURGULADIM

Bu oyunla çocuklarda nasıl bir etki yaratmayı düşünüyorsunuz?

Çocuklar için yazarken önceliğim, konunun karmaşıklığını basitleştirirken onların merak duygusunu ve hayal güçlerini beslemek. Dilin anlaşılır, ritmin akıcı ve karakterlerin ilişkilerinin duygusal olarak bağlanabilir olmasına dikkat ediyorum. "Göbeklitepe" ekseninde ise tarihsel ve kültürel gerçekleri tamamen değiştirmeden, mistik ve büyülü yanını öne çıkaracak şekilde kurguladım; çocukların merakını tetikleyen hikâyelerle, sembollerle ve küçük dramatik sürprizlerle dengelemeye çalıştım. Böylece hem öğreniyor hem de oyun dünyasında keyifli bir yolculuk yapıyorlar.

Yeni oyun yazma fikriniz var mı? Veya başka projeler, paylaşır mısınız?

Şu an Berlin'de Magoa House Akademi'de "Harikalar Mutfağı" adındaki çocuk oyunumuz provasına devam ediyor. Ayrıca yetişkinler için öyküler yazmaya devam ediyorum.