1
Doğu Roma'nın başkenti İstanbul, tarih boyunca Osmanlı dışında farklı devletler tarafından defalarca kuşatıldı.
Hazreti Muhammed'in "İstanbul elbette fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, konu fetheden asker ne güzel askerdir." şeklindeki sözleri Müslüman devletlerin de bu övgüye mazhar olmak için defalarca İstanbul'u kuşatmasına yol açtı.
Sultan 2. Mehmet'in İstanbul'un fethinin tasarlaması ve bunun gerçekleştirilmesinden sonraki hedefleri, cihanşümul bir ebedi devlet anlayışının peşinde koştuğunu gösterir.
İstanbul'un fethi için yapılan hazırlıklar, kuşatma boyunca hem içeride hem dışarıda verilen mücadeleler ve fetih sonrası tavrı ilk saltanatı başarısız görülen Sultan 2. Mehmet'i "Fatih" ve cihan imparatoru yaptı.
AA muhabirinin kaynaklardan derlediği bilgiye göre, 2. Mehmet, şehzadeliği döneminde aklına İstanbul'u fethetme düşüncesini yerleştirdi. Bu hedefine ulaşmak için hazırlıklara başlayan 2. Mehmet, ilk saltanat döneminin kötü izlerini silmek için çalıştı.
İstanbul'un fethi için gerekli hazırlıklar Sultan 2. Mehmet tarafından verilen emirle Karaman seferi dönüşü Edirne'de başlatıldı.
EDİRNE'DE BÜYÜK TOPLAR DÖKÜLDÜ
Şehrin dışarıdan destek almaması için Zağanos Paşa 1452 başlarında Anadolu Hisarı'nı güçlendirdi, ağustosta ise Rumeli Hisarı tamamladı. Böylece Karadeniz'le Bizans'ın iaşe ve ikmal bağlantısı kesilerek İstanbul'a askeri yardımların engellenmesi sağlandı.
Osmanlı'ya hizmet teklifinde bulunan Urban isimli Macar top döküm ustasının yaptığı ilk top Rumeli Hisarı'na yerleştirildi ve bu top sayesinde İstanbul Boğazı'nı izinsiz geçmek isteyen Venedikli Antonio Rizzo'nun idaresindeki gemi batırıldı. Bu topun başarısı surları yıkabilmek için daha çok ve büyük topların yapımına ihtiyaç olduğunu gösterdi. Edirne'de büyük top dökümü işi başlatıldı.
Edirne'de yeni dökülen büyük top, 62,8 santimetre çapındaydı. Her biri 600 kilogram ağırlığında taş gülleler atabilecekti. Büyük toplar, 64 günlük zorlu bir yürüyüşten sonra İstanbul önlerine geldi. Rumeli ordusunun büyük bir kısmı, büyük topların hareketinden yaklaşık 2 ay sonra Edirne'den hareket etti ve 10 gün sonra İstanbul'a vardı.
Hisarın tamamlanması savaş sebebiydi ve inşaat sırasında yer yer Bizans ve Osmanlı birlikleri arasında küçük çaplı çatışmalar yaşandı.
Ardından 2. Mehmet Bizans İmparatoru 11. Konstantinos'tan kenti teslim etmesini talep ederek resmen savaş ilan etti.
DEVLET İÇERİSİNDE KUŞATMAYA KARŞI ÇIKANLAR OLDU
İstanbul'un fethi iç politikada da dengeleri değiştirecekti. Devlette oldukça etkin olan Çandarlı Halil Paşa'nın başını çektiği kesimler kuşatmanın başarısızlıkla sonuçlanmasının saltanat açısından sarsıcı olacağını düşünüyordu.
Özellikle uç beylerinin bir bölümü, İstanbul'un fethedilip devlet merkezinin buraya taşınması halinde Edirne merkezli gaza ve akın faaliyetlerinin son bulacağını ve Osmanlı Devleti’nin dört tarafı sularla çevrili başkentinden ötürü denizciliğe kayacağı endişesini dile getirdi.
Böyle bir ortamda ilk büyük genel taarruz 18 Nisan günü gerçekleştirildi.
Büyük çaplı saldırının da başarısızlıkla sonuçlanması Osmanlı ordugahındaki havayı olumsuz etkiledi.
Ayrıca 20 Nisan'da üç Ceneviz ve bir Bizans gemisinin rüzgarın da yardımıyla Haliç önlerindeki Osmanlı ablukasını yarıp şehri savunanlara yardım ulaştırması, kuşatmanın kaldırılmasına taraftar olan kesimin eline büyük bir koz verdi.
Bu zorlu günlerde padişahın yanında olan Akşemseddin o dönemden bugüne ulaşan tek belge olan mektubunda 2. Mehmet'i destekleyerek kuşatmanın devam etmesi gerektiğini yazdı.
GEMİLERİ KARADAN YÜRÜTME PLANI DEVREYE ALINDI
Ordudaki yılgınlığı bertaraf etmek için önceden hazırlanan plan devreye sokuldu. Beşiktaş-Kabataş arasında kalan ufak koydan Kasımpaşa'ya uzanan vadide bir süredir hazırlanan özel bir yol aracılığıyla 60 gemi karadan yürütülerek Haliç’e indirildi.
Bu hamle Urban'ın döktüğü devasa topun etkisine benzer şekilde şehri savunanlar ve içerideki halk üzerinde büyük bir psikolojik etki oluşturdu.
Osmanlı gemilerinin 22 Nisan sabahı Haliç'e indirilmesi, şehre yardıma gelen Ceneviz gemilerinin doğurduğu iyimser havayı dağıtarak Bizans halkını büyük bir umutsuzluğa sürükledi.
28 Nisan'da Venedikli Amiral Giocomo Coco, Osmanlı teknelerini yakma girişimiyle başlattığı saldırıda başarısız oldu ve gemisiyle Haliç sularına gömüldü.
Osmanlı ordusu 6 Mayıs'ta top atışları nedeniyle zayıflayan Topkapı ve Edirnekapı arasında kalan surları ana hedef olarak seçti.
KUŞATMAYI ENGELLEMEK İÇİN YALAN HABERLER YAYILDI
Bu sırada Macar elçisi Osmanlı ordugahına gelerek kuşatmanın kaldırılmaması durumunda bir Haçlı ordusunun yola çıkacağı tehdidinde bulundu. Bizanslılar da Osmanlı ordusu içine gizlice adamlar yollayarak büyük bir yardım kuvvetinin Balkanlar’a doğru harekete geçtiği yönünde haberler yayarak karışıklık çıkarmaya çalıştı. Şayia dilden dile dolaştı.
Neredeyse 50 gündür devam eden kuşatma sebebiyle Osmanlı ordusu arasında huzursuzluk had safhaya çıktı.
Bu durumu kullanan Çandarlı Halil Paşa ve taraftarları yeni bir harp meclisi toplanmasını talep etti. Kuşatmanın kaldırılmasını isteyenlerle son bir genel taarruzda ısrar edenler arasında tartışmalar yaşandı.
Sonunda bir kez daha 2. Mehmet'in desteğini alan Zağanos Paşa nihai saldırının gününü belirlemekle görevlendirildi.
Her şey 29 Mayıs'ta yapılmasına karar verilen son hücuma bağlandı.
Askerlerin de savaş azmini artırmak için şehrin İslam hukuku gereğince üç gün yağma edilebileceği duyuruldu.
Öte yandan 11. Konstantinos, şehir surlarını gezerek askerlere moral vermeye çalışıyor, şehirde birbiri ardına dini ayinler düzenleyip moralleri yüksek tutmaya çalıştı. Ayrıca savunmadan kaçanlar için de sert tedbirler devreye sokuldu.
GÜN DOĞUMUNDA ÜÇ DALGA HALİNDE BÜYÜK TAARRUZ
Osmanlıların gün doğumunda başlayan üç dalga halindeki büyük taarruzu sırasında, İstanbul kuşatmasının simge isimlerinden Giovanni Guistiniabi-Lungo ağır yaralandı ve müdafaa hattı tam anlamıyla çöktü.
Topkapı surları ve burada bulunan yüksek kule, ağır topçu ateşi ve başarılı lağım faaliyetleri sonucu kulenin altına yerleştirilen barut fıçılarının ateşe verilmesiyle yıkıldı. 11. Konstantinos, beraberindeki askerlerle Yedikule civarında azap askerleri tarafından sıkıştırılarak öldürüldü.
Artık "Fatih" unvanını almaya hak kazanan 2. Mehmet öğle üzeri muzaffer bir kumandan olarak şehre girdi ve Ayasofya’nın kubbesine çıkarak olup bitenlere göz gezdirdi. Ardından yağmayı ikinci günde durdurdu.
Sonra şehir halkına can ve mal güvenliği temin ederek başkent yapacağı şehrin daha fazla zarar görmemesi için özel itina gösterdi.
Orta Çağ'ın en güçlü kara ve deniz kaleleri, Fatih Sultan Mehmet'in kuşatma teknikleri, ateşli silahları ve düzenli askeri gücü karşısında yenilmiş oldu.
İstanbul'un fethi ile 1058 yıllık Bizans İmparatorluğu sona erdi, Orta Çağ kapandı ve Yeni Çağ başladı. İstanbul, Osmanlı Devleti'nin yeni başkenti oldu.
HAÇLILARIN TAHRİP ETTİĞİ İSTANBUL AYAĞA KALDIRILDI
Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u aldıktan sonra reformlar gerçekleştirerek Osmanlı'nın klasik çağını başlattı.
Fetihle birlikte hem İslam hem de Hristiyan dünyasında büyük bir şöhret kazanan Fatih, 1204'teki 4. Haçlı Seferi büyük tahribata uğrayıp gerilemeye başlayan şehre eski ihtişamını kazandırmak için çaba harcadı.
Fatih'in mirasıyla sonraki devirlerde İstanbul eski günlerini de aşarak dünyanın en önemli şehirlerinden birisi haline geldi.