İstanbul'da pedal çevirme vakti!

Şehir merkezlerinde yaşanan trafik, hava kirliliği ve iklim krizinde gelinen nokta ulaşım araçlarında değişikliğe gitmemizi zorunlu hale getirdi.

SERDAR SAĞLAM

Bir yandan elektrikli araçlara geçiş hız kazanırken bir yandan da bireysel otomobillerin şehir içi kullanımı azalıyor. Bunun yerine yürüyüş, bisiklet ya da elektrikli scooter gibi araçlar toplu taşımayla birlikte önem kazanıyor. Gelişmiş ülkeler bu konularda önemli mesafe kat ederken ülkemiz de kaçınılmaz olarak aynı yönde adımlar atacak. Trafik sorunun çözülemez bir noktaya geldiği düşünülen İstanbul'da da çözüm yukarıda saydığımız yollardan geçiyor. İstanbul'da bisiklet sürmek ulaşımın ötesinde aynı zamanda büyük bir keyif. Her ne kadar motorlu taşıtlar zaman zaman canımızı sıksa da İstanbul'un tarihi sokaklarında, büyüleyici manzaralara tanık olarak bisikletle gezmenin keyfini tarif etmek zor. Bisikletinize binip Kadıköy'den Adalar'a giden vapura atlayın sabah erkenden. Giderken vapurda kahvaltınızı yapıp çayınızı için. Enerjinizi depoladınız. Şimdi Adalar'ın güzel ve tarihi sokaklarında, ağaçların eşliğinde keyifle pedal çevirebilirsiniz. Hepimizin yeterince formda olmadığı malum.

BİLİNMEYENİ KEŞFETMEK

Bisiklet sürmek en başta zorlayıcı olabilir. Fazla inişi çıkışı olmayan 15-20 kilometrelik rotalarla başlamak yeniler için daha doğru olacaktır. Anadolu yakasında olanlar Kadıköy'den Tuzla'ya kadar olan sahil şeridinde kendilerine en uygun noktadan başlayarak turlayabilir. Bu sahilde bisiklet yolları çoğunlukla parklarla ve yürüyüş yollarıyla iç içe olduğundan oldukça güvenli. Zamanla form tuttukça bu rotanın tamamını yani Kadıköy- Tuzla arasını gidip gelebilirsiniz.Bisikletle şehri gezerken daha önce hiç girmediğiniz sokaklara girip çıkacak ve daha önce varlığından dahi haberinizin olmadığı harika mekanları ve yapıları keşfedeceksiniz. Üsküdar'da biraz turlayın örneğin ve sonra Beylerbeyi'ne doğru pedallayın biraz bisiklete alışınca. Boğaz kenarında ilerleyen yol biraz dar olduğu için araçlarla iç içe olacaksınız. Beykoz'a doğru çok keyifli bir yol sizi bekliyor. Çengelköy'de mola verip bir çay içebilir ve geri dönebilirsiniz. Ama formunuz daha iyiyse Kanlıca ve Anadolu Hisarı'na kadar da gidebilirsiniz.

YAVAŞ YAVAŞ FORM TUTUN

Daha sessiz ve sakin bir sürüşün aslında buralarda başladığını söylemem gerek. Beykoz'dan sonra trafik yavaş yavaş azalmaya başlıyor. Eğer form durumuz iyiyse zor ama çok keyifli bir yokuş var. Ağaçların arasında Yuşa Tepe'sine bisikletle en azından bir kere çıkın ama hazır olduğunuz zaman! Bu yokuşun bir benzeri Avrupa yakasında Sarıyer sahilden Rumeli Feneri istikametine giderken var. Rumeli Feneri'ne kadar orman içerisinde çok güzel bir yol devam ediyor. Bu yol bisiklet sürmek için yapılmış sanki. Rumeli Feneri'nde vereceğiniz molanın tadını çıkarın ve dönüş öncesi karnınızı güzelce doyurun.

Yuşa Tepesi tırmanışımızdan bir kare.

ORMANLARDA PARKURLAR VAR

Şehir içinde bisiklet sürmek yerine orman içinde dağ bisikleti sürmeyi de seçebilirsiniz. Bunun için de en iyi başlangıç noktalarından birisi Belgrad Ormanı. Burada toplam 20 kilometre uzunluğunda bisiklet sürülebilecek yol bulunuyor. 6 kilometre ise sadece bisiklet parkuru olarak ayrılmış. Anadolu yakasında olanlar ise Polonezköy'ü tercih edebilir. Burada yürüyüş ve bisiklet için 4.5 kilometre uzunluğunda parkur yer alıyor.

TARİHİ BİR DE BÖYLE GÖRÜN

İstanbul'un en güzel yapılarının ve sokaklarının bulunduğu tarihi yarımadayı ve çevresini bisikletle bir gün içinde rahat bir şekilde gezmek mümkün. Karaköy ve Eminönü civarında turladıktan sonra Sirkeci'den Gülhane Parkı'na yönelebilirsiniz. Topkapı Sarayı ve Ayasofya'yı geçtikten sonra Sultanahmet'tesiniz. Buradan Süleymaniye ve Fatih Camii tarafına yönelip Balat ve Haliç sahiline doğru pedallarsınız. Balat'ta son dönemde açılan güzel kafelerde oturup bir kahve içerek yorgunluğunuzu atarsınız.