Gülcan Tezcan
Ahmet Adnan Saygun'un baş yapıtım dediği eser, 42 yıldır sahnelenemiyordu. Saygun'un kültürler arası köprü kurmayı amaçlayan bu eseri insanın varoluşsal soruları olan ölüm, aşk, bilgelik ve yaşama dair arayışını epik bir anlatı ile sahneye taşıyor. İDOB bünyesindeki sanatçı kadrosunun yüzde 75'inin eserde yer aldığı, Gürer Aykal ve İbrahim Yazıcı'nın orkestra şefi olduğu, Caner Akın'ın rejisini üstlendiği eserin dekor tasarımını Efter Tunç, kostüm tasarımını Gizem Betil, ışık tasarımını Cem Yılmazer, video tasarımını Aisha Haciyeva, koreografisini ise Deniz Özaydın üstlendi. İDOB Korosunun şefliğini ise Volkan Akkoç yapıyor. Devlet Opera ve Balesi tarihinin en büyük sanat olayı olarak nitelendiren Gilgameş Operası, video mapping tasarımlarının görsel gücüyle daha da göz kamaştırıcı bir görsel şölene dönüşüyor. İDOB Müdürü ve Sanat Yönetmeni Caner Akgün'e bu özel projeyle ilgili merak ettiklerimizi sorduk.
Yazıldıktan sonra ilk defa sahneleniyor Gilgameş değil mi?
Bu eser 1962'de Ahmet Adnan Saygun tarafından yazılmaya başlanmış ve 1983 yılında bitirdi. 42 yıldır sahnelenmiyordu. Hocanın başyapıtım, bütün birikimlerimi yansıttım dediği en son eseri. Saygun, Gilgameş Destanı'ndan epic dram şeklinde bir eser yazdı ve librettosunu da kendisi kaleme aldı. Form olarak bu bir opera değil, bale ya da tiyatro değil. Bir epik dram diye anlatmış. Bu anlamda Wagner'in bütünlüklü sanat eseri tanımına uygun bir sahne eseri. Opera sahnesi de bütün sanatların birleştiği büyük bir alandır. Bir sürü unsuru ve disiplini bir araya getiren bir olaydır opera der her zaman. İçinde dekor var, resim, tiyatro, müzik, drama var. O yüzden Devlet Opera Balesi kurulduğundan beri Türkiye'deki en büyük sanat olayıdır bu.
Neden bu kadar uzun bir süre sahnelenemedi?
Dramaturjik olarak sahnelenmesi, sahneye konulması çok zor bir eser. İstanbul Devlet Operası'nı kuran Aydın Gün hocamız Ahmet Adana Saygın hocamızla çok uğraşmışlar bunu sahnelemek için. Şanssızlıklar sebebiyle olamamış. Ama bize nasip oldu.
Çok önemli ve yetkin isimlerin buna el atması lâzımdı. Daha önce cesaret edilememesinin sebeplerinden biri de bu. Devlet Opera Balesi Genel Müdürlüğü bünyesinde özellikle İstanbul Devlet Opera Balesi artık yılların getirdiği tecrübe ve yetkin kadrosuyla birlikte bunu yapabilecek kuvvette. Benim de çok gurur duyduğum bir sonuç çıktı. Bazen milli değerimiz diye biz mi abartıyoruz acaba diye düşünüyoruz. Ama hayır, sahnelenme şekliyle müziğin yapısıyla tamamen çağın ve zamanın da dışında bir şaheser bu. Güncel fikirler, popüler yaklaşımla anlamaya çalışanların biraz garipseyeceği ama sonradan onların da çok iyi anlayacağı bir şey. Kendi milli kültürüne, efsanelerine, masallarına, hikâyelerine sahip çıkan bir toplumun bir yansıması bu eser. O yüzden çok değerli.
Biz hep Batı sanatı olarak görüyorduk operayı ama Ahmet Adnan Saygun bunun aslında buradan, yeni bir dil ve yeni bir söyleyişle üretilebilecek bir sanat olduğunu göstermek istiyor galiba bu eserle?
Tabii tabii. Bu eserle çok büyük mesajlar var. Gilgameş bizim kültürümüzde, Mezopotamya coğrafyasında doğmuş bir efsane. Sahne eseri bir anlatımdır, ifade ediştir. O yüzden bu batının değil, kültürün asıl kaynağı Doğu'nun eseridir sahne eseri dediğimiz şey. O yüzden altını çizmek istiyorum. Yunan tragedyası derler. Öyle bir şey yoktur. Bu Batı'nın bastırmasıdır. Drama bildiğiniz gibi insanlık kültüründen çıkan bir durumdur. Yunan mitolojisi derler. Çoğu Anadolu efsanesidir. Yunan kültürü veya bir millete aidiyet yoktur. İnsanın kendini ifade etme biçimiyle alakası vardır. O yüzden benim gibi yöneticilerin ve bu konumda olan insanların halkımıza bunu çok net, çok ciddi bir duruşla anlatması gerekir.
Gilgameş de böyle bir duruşun ürünüdür. O yüzden çok anlamlı.
Çok katmanlı bir metin Gılgamış Destanı... Bu açıdan nasıl değerlendirmek lâzım?
Metaforik çok şey kullanıyoruz. Birden fazla anlamı var. Anka kuşunu kullanıyoruz küllerinden doğan. Işığın kaynağını, magmasını kullanıyoruz. Kültürün kaynağı nasıl Anadolu oldu? Bütün savaşların, en büyük sıkıntıların yaşandığı yerler hep buralar. Çünkü kültürün ve yaşamın doğduğu alanlar, mezopotamya. Üç semavi din yine bu topraklarda ortaya çıkıyor. Ve bu üç semavi dinin söylediği bir şey var. Sevgi dünyayı gerçekten kurtaracak şeydir. Eserin sonunda diyor ki "Huzur ne güzel, barış ne güzel, sevgiden öte bir şey var mı?". Gılgamış ölümsüzlüğü arıyor demek çok yüzeysel kalır. Gılgamış normal yaşamla öldükten sonraki yaşam arasındaki durumu fark ediyor ve Anadolu topraklarından doğan tasavvuf fikrinin de altını çiziyor. Varlığımız, etimiz, kemiğimiz yok, önemli olan gönüllerde olmak diyor. Eserin içinde Librettoyu bu şekilde yazıyor Ahmet Adnan Saygun Hoca.
Yunus Emre'ye, Mevlana, Aşık Veysel'e de selam veriyor...
Tabii ki. O yüzden bizim en tepemizdeki yönetici birimden, en ücra köşede, Anadolu'da yaşayan köydeki insana varana kadar bizim insanımıza bir güzellemedir bu. Benim idrak ettiğim ülkemizde yaşanan en büyük sanat olayıdır.
Müzikolog Gülper Refiğ'in samimi niyetleri, sizlere aktardığı birikimi böyle vücut buluyor
Onun öğrencisi olup bu büyük eseri sahnelemenin bana nasip olması ayrıca büyük mutluluk. Çünkü onun en büyük idealidir bunlar.
Pek çok seyirci bilet bulmakta zorlandı. Festival'de izleyemeyenler ne zaman izleyebilecek?
Gilgameş Destanı İstanbul Devlet Opera Balesi'nin Atatürk Kültür Merkezi'ndeki önemli prodüksiyonlarından bir tanesi olarak repertuarımızda olacak. Ve biz devamlı bu eseri sergileyeceğiz. Biz bir repertuvar operasıyız. Seçkimizde İtalyan repertuvarı da var, Alman, Fransız, Rus eserler de var. Türkçe repertuvarımız da var.
Gılgameş'i yurt dışına taşıma planlarınız var mı?
Bu eseri tabii oraya taşımak lâzım. Özellikle kütleden arındırdık taşıyabilmek için. Zaten Opera balemizin yurt dışına açılması gerekir. Bu da geç kalmış bir adımdır. Nasıl 42 sene sonra bu eserin sahnelenmesi geç kalınmış bir şeyse yurt dışına taşımakta da geciktik bu birikimi.
Yurt dışında sinema ve dizilerin başarısıyla övünüyoruz. Ama bunun ötesine geçip yüksek sanatla da dünyaya kendimizi göstermemiz gerekiyor sanırım...
Türkiye Cumhuriyeti'nin yıldızı her zaman yükseliyor. Umudumuz yüksek. Yapacağız. Niye yapmayalım? Bütün potansiyel bizde var. Dünya da artık yüzünü doğuya döndü.
Doğuyla batı arasındaki coğrafi özelliğimiz ve kültürel zenginliğimiz dolayısıyla kaçınılmaz bir şey bizim başrol oynamamız. Günümüzde de hep birleştirici unsuruz. "Huzur ne güzel, barış ne güzel, sevgiden daha öte bir şey var mı" diyor Ahmet Adnan Saygun hocam Gılgameş'te. Mustafa Kemal Atatürk 'Yurtta sulh cihanda sulh' demiş. Bizim bu söylemden başka söyleyebileceğimiz bir cümle yok zaten. Şu an da dünyaya güncel mesajımız bu bizim millet olarak. Bütün bu birleştiriciliğin altını çizdiği için çok güçlü bu eser.