''Her Yerde Ev Olma Arzusu'' ile ''Baskı Noktası'' sergileri Anna Laudel İstanbul'da açıldı

Sanatsal ifadesinde insan ve mekân arasında kurulan güçlü bağa odaklanan Özlem Yenigül'ün ilk kişisel sergisi, “Her Yerde Ev Olma Arzusu” ve Anna Laudel İstanbul'un, 11 sanatçının üretimlerini bir araya getirdiği yeni karma sergisi “Baskı Noktası”, 23 Ocak - 2 Mart tarihleri arasında ziyaretçilerini bekliyor.

"Her Yerde Ev Olma Arzusu" adlı sergi, mekân, kişisel tarih ve bireyin yakın çevresindeki nesnelerle kurduğu ilişkiler üzerinden aidiyet kavramını ele alıyor. Sanatçı, "Nereye ait hissediyorum?" sorusunu merkeze alarak, mekân ve ev kavramlarını sorguluyor ve yanıtlarını ev yaşamında kullanılan geleneksel tekniklerde arıyor. Sergide, Yenigül'ün tufting ve punch dokuma teknikleriyle ürettiği duvar işleri; önceki çalışmalarının temelini oluşturan desen defterleri; kolalama yöntemiyle biçimlendirdiği ev içi nesnelerden kumaş kalıpları ve yüksek baskı örnekleri yer alıyor.

KİMLİĞİNİ VE NESNELERİN AİDİYETİNİ SORGULUYOR

Sergideki büyük ölçekli dokuma duvar yerleştirmelerinde, Yenigül, kendi evinde kullandığı nesnelerin temsillerinden yola çıkarak ev ile kurduğu bağı, kimliğini ve nesnelerin aidiyetini sorguluyor. İlk mekânı olan "eve" dönüş fikri etrafında şekillenen bu yerleştirmelerde, sanatçı tufting ve punch dokuma tekniklerini kullanarak kadın figürlerine yer veriyor ve kadın kimliğinin ev ile olan bağlantısını öne çıkarıyor. Rengârenk çiçeklendirmeler ise sanatçının mekâna güzelleme yaparak bir tür kimlik edindirme çabası olarak öne çıkıyor.

ÖZGÜN BİR KOMPOZİSYON YARATIYOR

Sanatçı, izleyiciye tanıdık ama bir o kadar da kendine özgü yeni ifade biçimleri sunarken, kullandığı nesnelerle oluşturduğu yüksek baskı örneklerinde "izini alma" düşüncesini işliyor. Yenigül, her evde bulunan ve varlığını sürdüren danteli, kendi evinde kullandığı nesnelerle birleştirerek özgün bir kompozisyon yaratıyor. Yüksek baskı tekniğiyle bu kompozisyonların izini çıkaran sanatçı, böylece nesnenin oradanlığına atıfta bulunuyor. Özlem Yenigül'ün iz bırakmak üzerine çalıştığı baskı serisine, kumaşları kolalama yöntemiyle elde ettiği kaşık, küllük gibi gündelik nesnelerin kalıpları da eşlik ediyor. Bu nesneler, ev kimliğine dair göndermeler yaparak, seriye anlam katıyor. Sergide, sanatçının pratiğinin temelini oluşturan desen çalışmaları da yer alıyor.

İZLEYİCİSİNİ DİNGİNLİK, DERİNLİK VE EMEK ODAKLI BİR DENEYİME DAVET EDİYOR

Baskıresimin özünü ve değerini yeniden hatırlatmayı amaçlayan "Baskı Noktası" sergisi ise farklı teknikler ve kavramsal yaklaşımlarla çalışan sanatçıları bir araya getiriyor. Kapsamlı seçkide Şerife Şen Akkaş, Ozan Bilginer, Ramazan Can, María Chillón, Emre Çalış, Sabine Delahaut, Engin Esen, Doğu Gündoğdu, Fırat Güner, Aslı Işıksal ve Jean-Michel Uyttersprot'un üretimleri yer alıyor. Görüntülerle olan etkileşimimizin tarih boyunca olmadığı kadar eşsiz bir yoğunluğa ulaştığı bugünlerde, "Baskı Noktası" izleyicisini dinginlik, derinlik ve emek odaklı bir deneyime davet ederken, zanaatkarlığın organik ilişkilenme biçimlerine dikkat çekiyor.

BENZERLİKLER YERİNE UYUŞMAZLIKLARIN DİYALOĞUNU ÖNEMSİYOR

İlhamını baskıresimin dönemine özgü teknikler, malzemeler ve sanatçının dokunsal emeğiyle şekillenen sanat pratiğinden alan "Baskı Noktası" sergisi, birbirinden farklı teknikler ve kavramsal yaklaşımlar sunan sanatçılara yer veriyor. Sergi, baskıresmin doğası gereği kusursuz imgeler üretmek yerine sürece yayılan sistemini ve deneyselliğini görünür kılınıyor. Her bir eserin fiziksel emeği, malzemeyle kurulan ilişkisi ve zamana yayılan üretim süreci, imgenin kendisini değil, yaratılma hikayesini ön plana çıkarıyor. Sergi, benzerlikler yerine uyuşmazlıkların diyaloğunu önemserken, farklı teknik ve kavramsal yaklaşımlarda çalışan sanatçıları bir arada izleyiciye sunarak uyuşmazlıkların bir çatışmadan çok farklı bir tartışma, görme ve düşünme biçimi olabileceğinin kapısını aralıyor.