MERVE YILMAZ ORUÇ
"Evrendeki sonsuz akışa eşlik ederek özü anlamaya bir davet..." Sonsuz Akıştan İzler sergisi, Millî Saraylar Saray Koleksiyonları Müzesi Sanat Galerisi'nde açıldı. Geçmiş ve geleceğin birleştiği kritik anları yakalama çabasındaki eserlerden oluşan sergi, 17 Kasım'a kadar ziyaretçilerini bekliyor. Sergi, tarihî bir zeminden beslenen hat sanatı ve bu sanatın özgün yorumlarına dayalı eserlerden çağdaş sanata uzanan bir perspektif sunuyor. 68 eserin yer aldığı Sonsuz Akıştan İzler sergisi, hem geçmişe hem de geleceğe kök salan bir yolculuk...
Ülkemizin önde gelen hattatlarından Hattat Gürkan Pehlivan ve öğrencileri; Deniz Çimen, Emine Geçtan, Hasan Yayla, Mevhide Süheyla Demir ve Songül Köse ile Deniz Çimen'in öğrencileri; Ayşe Şeyma Pepe, Chahinez Maria Türker, Fidan Leyla Kuşaslan, Hasibe Kılıç, Sena Karaçor, Nebahat Son ve Elif Sultan Dalgıç'ın hat sanatının geleneksel ve özgün yorumlarından oluşan eserleri, Reyhan Çelik'in küratörlüğünde hazırlandı.
Hat sanatının geleneksel formlarının çağdaş yorumlarıyla simetrik kompozisyonlar oluşturan Hattat Gürkan Pehlivan'ın üslubunu yansıtan; Allah, Rahmân, Gani, Kelime-i Tevhit, Rabbenâ Âtinâ, Accilû Bi's-Salâti Kable'l-Fevt, Elif ve Lâ isimli eserleri sergide yer alıyor. Sıra dışı istifleme teknikleri, dinamik ve geometrik düzenlemeleriyle hat sanatına yenilikçi bir yaklaşım kazandıran Gürkan Pehlivan hat sanatı ile ilgili şunları aktardı: "Sanat, tarih boyunca medeniyetlerin aynası olmuş. İslam medeniyetinin zarafetini ve derinliğini, kelimeler ve yazı üzerinden ifade eden hüsn-i hat sanatı, 'Cismani aletlerle meydana getirilen ruhani bir hendese' olarak tarif edilmiş. Harflerin ilahî bir ahenkle birleştiği bu sanatta her bir nokta, çizgi ve kıvrım, derin bir ruhaniyeti yansıtır. İstanbul, fetihten itibaren asırlar boyu hat sanatının en önemli merkezi olmuş. 'Kur'an-ı Kerim Hicaz'da nazil oldu, Mısır'da okundu, İstanbul'da yazıldı' cümlesi, bu tarihî gerçeği yansıtıyor. Şeyh Hamdullah, Hafız Osman, Ahmet Karahisârî, Mahmut Celaleddin, Mustafa Râkım, Yesârîzâde Mustafa İzzet hüsn-i hat sanatında üslup ve tarz sahibi olmuş büyük sanatkârlar. Geleneksel sanatlarımızın bütününde olduğu gibi hat sanatı da sabır, disiplin ve azim gerektiren bir sanat olmasının yanı sıra derin bir maneviyat yolculuğu. Bu yönleriyle hoca ve talebe arasında kurulan güçlü bağ, sanata da akseder."
Sergide yer alan eserler hakkında da konuşan Hattat Pehlivan, "Geleneksel hat sanatının inceliklerini birlikte tecrübe ettiğimiz öğrencilerim; Deniz Çimen, Emine Geçtan, Hasan Yayla, Mevhide Demir, Songül Köse ve Deniz Çimen'in öğrencilerinin hat sanatıyla kurduğu kişisel bağları yansıtan Sonsuz Akıştan İzler sergisi, gelenekten aldığı ilhamla geleceğe yönelen eserlerden oluşuyor. Sergide yer alan şahsıma ve öğrencilerime ait eserler, klasik hat disiplinine duyduğumuz saygıyı ve yenilikçi ve özgün yorumlarla geleneği nasıl dönüştürdüğümüzü ifade ediyor." şeklinde konuşuyor.
Sonsuz Akıştan İzler sergisinin küratörü Reyhan Çelik ise sanatçıların hocaları Gürkan Pehlivan'dan aldıkları klasik hat eğitiminin sağlam temelleri üzerinde oluşturdukları sanat anlayışlarını şöyle ifade ediyor: "Sergide sanatçıların klasik ve özgün yorumlarla hazırladıkları hat eserlerinde sanat yolculuklarının durakları, ana hatlarıyla izleyiciye sunuluyor. Sanatçıların sinema televizyon, görsel sanatlar, fizik, ilahiyat ve mimarlık gibi farklı disiplinlerdeki eğitimleri de sanat anlayışlarına zenginlik katıyor. Geleneksel sanatlar alanı ve fotoğrafçılık alanlarında eğitim alan Deniz Çimen, eserlerinde insanın iç dünyasının sanata yansımasını aktarıyor. Sergide dört adet özgün istif eseri bulunan sanatçının; Ya Allah, Ya Hay, Nun Yıldızı, Dörtlü Vav, Derviş'in Rüyası, Kelebek Etkisi ve Kara Delik / Nokta isimli eserleri özgün ve yenilikçi tarzını yansıtıyor. Fotoğraf ve video art alanında çalışan sanatçı, hat sanatını dijital sanatın imkânlarıyla buluşturduğu çok katmanlı eserler de üretiyor. Yine Tezhip sanatı yanı sıra hüsn-i hat alanında da eserler veren uluslararası ödüllü sanatçı Emine Geçtan, eserlerinde felsefe ve matematiğin evrensel dilinden beslenen sanatı aracılığıyla sonsuz seçeneğe sahip olan evrende, görünen -reel- dünyanın arkasında görünmeyen boyutların var olduğu mesajını veriyor. Sergide yer alan Allah isimli eseri klasik anlayışı yansıtırken üç boyutlu dikkat çekici heykel çalışması Mabud II ve diğer eserleri; Mabud VII, Niyaz I, Niyaz II, Niyaz III ve Niyaz IV ile özgün sanat anlayışını yansıtıyor. Radyo, Televizyon ve Sinema yanı sıra İlahiyat eğitimi alan Hasan Yayla, El-Mucîb Estağfirullah El-Azîm ve Mâ Rameyte, Fezkurûnî isimli özgün eserleriyle sergide yer alıyor. İlahiyat eğitimi alan ve hat sanatı yanı sıra tezhip sanatında eserler veren Mevhide Demir'in bir eseri Amasya'da açılan Hattat Şeyh Hamdullah Yazı Tarihi ve Hüsn-i Hat Müzesinde yer alıyor. Fizik ve ilahiyat eğitimi alan Songül Köse, Rabbenağfir Lenâ Zünûbenâ ve Ah Meded Ya Rab adlı iki özgün çalışmasıyla sergide yer alıyor."
Serginin kavramsal çerçevesi hakkında da konuşan Çelik, "Sergide yer alan sanat eserleri aracılığıyla evrendeki sonsuz akışı ve varlığın özünü hatırlatmaya çalışıyoruz. Hattın en küçük birimi olan noktanın güçlü sembolizminin yanı sıra hat sanatının soyut ve sembolik dilinin çağdaş sanatla ilişkisine dikkat çekiyor ayrıca varlık ve zaman kavramları üzerinde de düşünmeyi teklif ediyoruz. Sergi manifestomuzda sanatın evrensel anlamda insanlığın ortak mirası olduğunu vurgulayarak sanatçının geçmiş ve geleceği de kapsayan sonsuz andan ilhamla eserlerini oluşturmasına atıf yapılıyor. Sonsuz Akıştan İzler sergisinin disiplinlerarası bir yaklaşımla geleneğin felsefe, bilim ve çağdaş sanatla buluşacağı yeni sergilere ve sanat eserlerine ilham olmasını umuyoruz." şeklinde konuşuyor.