MERVE YILMAZ ORUÇ
TRT tarafından bu yıl on beşincisi düzenlenen "TRT Uluslararası Belgesel Ödülleri", ulusal ve uluslararası belgesel gösterimleri ve alanında uzman konukların katılımıyla dün başladı. Amatör ve profesyonel belgesel filmcileri desteklemek, belgesel türünün gelişmesi ve yaygınlaşmasına katkıda bulunmak amacıyla düzenlenen etkinlik, 15 Aralık'a kadar devam edecek.
Programın açılış gününde "TRT Uluslararası Belgesel Ödülleri"nin özel konuğu olarak İstanbul'a gelen Game of Thrones dizisinde Davos Seaworth karakteriyle tanınan İrlandalı aktör Liam Cunningham, "İnsanlık Çağrısı" başlıklı panelde katılımcılarla buluştu. Panelden önce bir araya geldiğimiz ünlü aktör Cunningham, aksam.com.tr için sorularımızı yanıtladı. Gazze'de yaşananları soykırım olarak adlandıran sanatçı, 45 yıldır Filistin'in mücadelesine destek verdiğini söyledi.
Gazze'nin ilk ne zaman farkına vardınız?
Filistin'deki durumun 45 yıldır farkındayım aslında ve onları bu konuda destekliyorum. Gazze'de bugün yaşananlar 7 Ekim'de başlamadı. Öncesi vardı zaten. Ben bundan 30 yıl önce de Filistin ile ilgili gösterilere, yürüyüşlere katılırdım. Game of Thrones ve diğer yapımlarımla tanınırlığım artınca insanlar benim bu konudaki düşüncemi öğrendi. Mücadelemi o zaman fark ettiler. Ancak 7 Ekim'den sonra işler biraz daha değişti. Zulme maruz kalan insanları görünce kalbim acıyor. Sadece Filistinliler için değil, temel insanî bir tavır olarak ayağa kalkmalıyız. Çocukları bombalamak, insanların bütün yaşam haklarını elinden almak, sağlık ve eğitim sistemini yok etmek bunlar kabul edilemez.
Orada yaşananların bir soykırım olduğunu düşünüyor musunuz?
Orada yaşananları ben de Türkiye Cumhuriyeti devleti gibi soykırım olarak adlandırıyorum. Ve soykırım bir insanlık suçudur. Bu durum normalize edilmeye çalışılıyor. En korkunç olanı da bu. Eğer sorumlular ceza almaz ise dünyadaki bütün güçlü devletler dişini geçirebileceği her yere bu şekilde davranabileceklerini düşünecekler. Ve uluslararası hukukun bir anlamı kalmayacak. Baktığınız zaman kriz Lübnan'a sıçradı. Suriye'ye de geliyor. Ve yayılmaya, başka yerleri tehdit etmeye devam ediyor. Bunun nedeni ise sorumlunun cezasını çekmemesi.
Burada İsrail dışında başka suçlular da var aslında...
Elbette... İsrail'e silah sağlayan da orada yaşananları hafife alan devletler de bu suça ortaktır. Ve insan hakları ihlalleri konusunda İsrail ile birlikte bu devletler, insanlar da yargılanmalıdır.
Uzun zamandır Filistin'i desteklediğinizi söylediniz. Onlar için ülkenizde neler yapıyorsunuz?
Ülkemizde İrlanda-Filistin Dayanışma Ekibi var. Onlarla birlikte düzenli olarak yürüyüşlere ve etkinliklere katılıyorum. Onun dışında ülke yönetimi konusunda da bazı adımlar atıyoruz. Benim de desteklediğim bazı siyasetçilerle birlikte işgal altında olan yerlerle ilgili bir yasa çıkarmaya çalışıyoruz. Bununla ilgili bir imza kampanyası da başlattık. Sosyal medyadan çağrıda bulundum. Bu yasa; bir toprağı işgal altında tutan ülkelerle ticareti tamamen sonlandırmayı öngören bir düzenleme. Çalışmalarımız devam ediyor. Bu çalışma, 7 Ekim'den önce de gündemdeydi ama gelen hükümetler bunu sümen altı etti. Ancak artık bu konunun sümen altı edilmesine izin vermeyeceğiz. Yasanın geçmesi için gerekli çalışmaları yapıp, kabul edilmesini sağlayacağız.
İrlanda da uzun yıllar Filistin'le benzer bir kader yaşadı ve işgal altında kaldı. Bu hassasiyetinizde ülkenizin yaşadığı sıkıntıların etkisi var mı?
Bizim küçük ülkemiz 700 yıl boyunca dünyanın en büyük imparatorluğu olan Birleşik Krallık'ın işgali altındaydı. Biz yıllarca bunun savaşını verdik. Şimdi İrlanda'nın küçük bir kısmı hâlâ işgal altında. Tarihimizden dolayı da benim işgal altındaki topraklara karşı bir hassasiyetim var. Bu hayata gözlerimi yummadan İrlanda'nın bir bütün olduğunu görürüm inşallah. Bundan hiç şüphem yok aslında.
Gazze'ye verdiğiniz destek çok kıymetli. Çoğu sanatçı sektörden dışlanma korkusu ile sesini çıkaramıyor. Bu konuda sizin bir çekinceniz oldu mu?
Ben korkak değilim! Bu konu ile ilgili biri bana aksini söyler ise başı dertte demektir. Sesini çıkaramayan, susanların çoğu yalancı ve korkak. Benim de böyle insanlarla asla işim olmaz, onlara ayıracak vaktim yok.
Gazze'ye destek olmak için sanatçılar kendi alanları ile ilgili bir şeyler yapıyor ve bugün yaşananlar unutulmasın diye eserler üretiyor. Siz de TRT'nin çektiği I See Gaza belgeselinde yer aldınız. Belgesele nasıl dahil oldunuz ve yaşananların kayıt altına alınması ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Öncelikle Gazze'de yaşananları belgelemek ve kayıt altına almakla alakalı bir şeyler söylemek istiyorum. Bu konu çok önemli. Sosyal medyayı bu kadar aktif kullanmamın nedeni de budur. Orada yaşananları paylaşıyorum, duyuruyorum. Benim Instagram ve X'te yaklaşık bir milyon takipçim var. Amacım bu bir milyon insana orada yaşananları göstermek ve farkına varmalarını sağlamak. Burada kalıcı olacağını da biliyorum. II. Dünya Savaşı sırasındaki Holokost sürecinde insanların bahanesi neydi? "Bizim haberimiz yoktu. Bu olanları bilmiyorduk." idi. Ama şimdi kimsenin böyle bir bahaneye sığınmasına izin veremeyiz. Her şey dünyanın gözü önünde. Biz de bu dökümanları yayıyoruz ki yarın bir gün kimse, "Bilmiyorduk!" diyemesin. Bu yaşananlar karşısında sessiz kalamazsınız. Hiçbir şey söylemezseniz siz de suç ortağı olursunuz. I See Gaza belgeseline gelecek olursak, İrlandalı bir siyasetçi beni yönlendirdi. Gazze için bir belgesel yapıldığını öğrenince ben de destek vermek istedim. Röportaj yaptık, gösterileri çektiler. Çok kıymetli bir iş.
Buradan dünyaya nasıl bir mesajınız olur?
Çocuklar masumdur! Çocukların ölmesi bizim insanlığımızı yitirdiğimiz anlamına gelir. Ve kim çocukların ölmesine neden oluyor ya da buna göz yumuyor ise Allah katında tabii inancı var ise oradaki iyi yaşam hakkını kaybetmiş demektir. Kötülerin kazanmasına izin veremeyiz!